"Hey bayım ne yapıyorsunuz orada?"Genç oğlan bir 'siktir' çekti içinden. Şimdi arkasından ona seslenen kişi yüzünden huzuruna kavuşmasını ertelemek zorundaydı, belki de hiç kavuşamayacaktı.
Bu yüzden genç oğlan duyduğu sesi önemsemeden işine odaklanmaya çalıştı, taa ki o seslenen kişi genç oğlanı kolundan tutana kadar.
"HEY BIRAK BENİ!"
"Ne yaptığınızı sordum değil mi?"
Karşısındaki adamın sesi gayet net ve düz çıkmıştı.
Genç oğlan, tanımadığı o kişinin elinin arasından kaçmaya çalışıyordu fakat yapabildiği çok da söyleyemezdi. Bu yüzden pes edip demir korumalıkların arka tarafına geçip köprüye tekrar geldi.
"Buyrun kimsiniz de benim işime karışıyorsunuz?"
"Reşit misin sen onu söyle"
"Bu sene olacağım"
"İzin vermiyorum o zaman. Reşit ol tekrar dene, tabii o zamana kadar tekrar böyle yapmak istersen"
"Sen kimsin diyorum hani?"
Jisung ile aralarında pek de bir yaş farkı yokmuş gibi görünen genç, üniversite öğrenci kartını çıkartıp Jisung'a gösterdi.
"Seul Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisiyim"
"Anladım. Şimdi beni bırak da gideyim"
"Daha reşit bile değilmişsin kendi ağzınla söyledin. Şimdi söyle bakalım, daha resmi olarak çocuk olan biri gecenin bu saatinde köprü başında ne yapıyor?"
"Aramızda sadece üç yaş var abartma istersen"
"Sana bu saatte köprü başında ne işin olduğunu sordum"
"Sence ne yapıyordum? Bırak da devam edeyim"
"Olmaz, gel benimle. Reşit olunca gelirsin sonra. Ama dediğim gibi acaba tekrardan ister misin"
"Gidecek yerim var sağol"
"Neresi? Sokak köşeleri falan mı"
"Tamam, pes ediyorum! Sadece güneş doğana kadar kalacağım ama"
"Kabul"
Jisung tahta kutusunu da kucağına alıp, öğrenci kimliğinde Lee Know yazan gencin arkasından sürüklenerek köprünün yanındaki apartmana girdiler birlikte.
"Gel bakalım içeriye" dedi Lee Know, eve kendisi girdiğinde. "Sıcak çikolata yapayım sana ne dersin?"
Jisung cevap vermiyordu. Şu an her şeyi karşısındaki Lee Know bozmuştu. Tek düşünebildiği şey buydu fakat reşit olmasına sadece bir yıl kalmıştı.
Jisung sinirini belli etmemeye çalışıyordu aslında şu an düşündüğü en önemli şey, abisinin durumu ve eğer babası onu bulursa yapacaklarıydı.
Jisung bunlara iyice dalmışken dakikalar hızlıca geçip gitmişti.Bu sırada Lee Know hızlıca hazırladığı sıcak çikolatayı Jisung'un oturduğu sandalyenin yanına bıraktı. Temaslarına çok dikkat ediyordu Lee Know, sonuçta karşısındaki hiç tanımadığı ve gecenin bu saatinde köprü başında intihara kalkışan genç oğlan bundan hoşlanmayabilirdi.
Jisung artık konuşması gerektiğini düşünerek söze atıldı.
"İsmin Lee Know değil mi?"
"Minho diyebilirsin"
"Pekala Minho"
"Senin adın ne?"
"Jisung"
"İsmin çok güzel"
Minho artık konuya girmesi gerektiğini düşündü çünkü karşısındaki oğlanın denediği şey basite alınamazdı.
"Neden denedin? Yapmaya çalıştığın şeyin ağırlığının farkında mısın sen"
"Evet farkındayım hem de çok"
"Peki, söyle şimdi neden denedin?"
----
En sevdigim ficim oldu buu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost me, minsung
Fanfiction"tahta kutu ve bir avuç kafası karışık oğlan." ,,,,on beş ekim iki bin yirmi üç, jaws