Bu arada söylemiş olayım sen güzellik tanrıçası gibi bir şey olacaksın yani Yunanın Afrodith'i neyse bu mitolojideki sen de o sun.
________________________________"Bıraksana beni!" Bileğimi hâlâ Levi'dan kurtarmaya çalışıyordum. Obadakilerin tuhaf bakışları üzerimdeydi, beyaz saçımın yabancılığı onları şaşırtmış olsa gerek.
"Levi bırak beni!" Çadırın içine beni fırlatırcasına attıktan sonra kimsenin girmemesi gerektiğini gösteren ikinci perdeyi indirdi. "Çadırda dur demiştim." Üzerime doğru geldiğinde ben de onunla birlikte bir iki adım geri gittim. "Hange denen kadın peşinde sürükledi ne yapabilirim!?"
Göz bebekleri genişlemişti, hızlı hızlı nefes alıp vermesi de gözümden kaçmadı. Bakışlarını aşağı indirdiğinde yutkundu ve bedenimi izlemeye devam etti. "Ne-neye bakıyorsun?.."
"Soyun."
"Ne?..."
Birkaç saniye anlamsızca yüzüne baktım. Ne dediğini idrak edememiştim, daha doğrusu anlamak istememiştim.
"Sadece görmek istiyorum... Sadece bacakların... Evet-evet sadece onlar."
Sinirlerime daha fazla hakim olamayarak yüzüne doğru atabildiğim en sert tokadı yapıştırdım. "Haddini aşıyorsun! Senin gibi aşağılık bir adamdan yardım beklemektense ölürüm daha iyi!"
Tam gidecektim ki bileğime yapıştı. "Bir şey yapmayacağım. Sadece bakmak istiyorum. Senin için o kadar şey yaptım bana bunu çok mu görüyorsun?" Ay cidden delireceğim! "Seni çıkarcı-"
"Yn lütfen..." Beni kendisine çekip kollarını belime mengene gibi sardı. "Bırak beni!"
"Karşılığında bana istediğini yapabilirsin. Ben de istediğin bir şeyi gösteririm." Lanet olsun anne! Bula bula bu adamı mı buldun!? "İstemiyorum!" Kollarını bana sarmak için eğilmişti, şimdi de beni sıkıca tutup tekrar dikleşti ve ayaklarımı yerden kesti. "Bıraksana ya!" Yer yatağının yanına gidip ucuna oturdu ve kucağında beni yerleştirdi. Eteğim onun yüzünden dizlerime kadar yukarı kıvrılmıştı.
"Sakin ol küçük, bir şey yapmayacağım..."
Bir kolu hareket etmemem için sıkıca belimi sararken diler eli eteğimin altından üst bacağıma doğru yol almaya başlamıştı. "Dur lütfen..." Utançla başımı omzuna gömdüm ve omuzlarına sıkıca tutundum.
"Tahmin ettiğim gibi yumuşacık..." Etimi elinde sıkıp ovuşturdu. "Pislik herifin tekisin." Bana daha sıkı sarılıp saçlarıma burnunu sürdü ve derin bir nefes aldı. "Hepsi senin suçun... Beni bu hâle sokan sensin..."
"Ben bir şey yapmıyorum..." Özgüvensiz çıkan sesim omzunda kayboldu. Eli bacağımı okşamaya ve yoğurmaya devam ederken kendimi tuhaf hissediyordum. Levi da benim gibi ateşe yakalanmış gibi yanıyordu.
"Yn... Çok güzelsin..."
Tek hamlede dönüp beni yatağa yatırdı, kendisi ise üzerimde yerini aldı. "Levi dur..." Göğsünden onu ittiren ellerim titriyordu ama o bir tanesi alıp avuç içime derin bir öpücük bıraktı. "Sakin ol küçük, ileri gitmeyeceğim." Avuç içime dilini değdirip etimi gözümün içine bakarak emdi, bu sırada ise diğer eli iç uyluğumun en üstlerine kadar çıkmıştı.
"Bırak beni..."
"Yapamam..."
Bacağımı omzuna attığında diz kapağımın üzerinde kalan iç uyluğumu öpmeye başladı. "Sapık herif!" Saçını tutup onu itmek istedim ama elimi sıkıca tutup buna izin vermedi. Kadınlığım istemediğim tepkileri verirken Levi çoktan bacağımı ısırık ve morarma izleriyle doldurmuştu bile. Dilini tenimde kaydırdığında diğer eli diğer bacak içimi okşuyordu. "Çok tatlı bir şeysin küçük."