Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım. Uyku mahmurluğuyla nerede olduğumu algılamaya çalışıyordum. Kalın yorganda daha ağır bir şeyi bana yaslı hissettiğimde hızla gözlerimi açtım. Levi hâlâ arkamdan bana sıkıca sarılıyordu.
Kışın son soğuklarını yaşıyor olsak da Levi'ın bedeni bunu hiç hissettirmiyordu. Sayesinde donarak ölmediğim için bir ara teşekkür etmeliyim.
Karnımın üzerinde sıkıca yer edinmiş kolunu kaldırmak için elini tuttum ama bırak yerinden oynatmayı onun beni daha çok kendisine bastırmasına neden olmuştum.
"Nereye gidiyorsun küçük?"
Kolunu kaldırıp biraz önce kullandığım elimi tutup sarıldı. Yüzünü daha çok enseme gömüp tekrar uyumaya devam etti.
"Bırak artık beni. Sabah oldu, daha fazla bana sırnaşmana gerek yok."
"Şu an hiç olmadığım kadar rahatım... Biraz daha uyuyalım..."
"Sapık mısın be adam? Bıraksana!" Kalkmak için büyük bir efor sarf etsem de izin vermedi ve beni tekrar yatağa çekip üzerime çıktı.
"Uslu dur." Ağırlığını üzerime bırakıp bacaklarımın arasına yattı, yüzünü boynuma gömüp kollarını tekrar bana sardı. "Sapık herif insene! Bu yaptıklarını babam duysa ne olur biliyor musun!?"
"Baban bana karışamaz küçük."
(Babanı siktim öldü yazmamak için çok zor dayandım
hsjshsjbsksn)"Karışamaz?? Afedersin ama kim oluyorsun sen?" Burnunu boyunuma kokumu almak istiyormuş gibi sürdü. "Ben bir Akkerman'ım küçük. Babanın dokunmamaya yemin ettiği bir aile." Akkerman mı? Hun devletinin yıkılışından sonra soylarının tükendiğini sanıyordum.
"Benden ne istiyorsun Levi? Neden bana yardım ediyorsun?"
"Bilmem, öylesine." Cidden delirecegim artık!! "Küçük... Çok güzel kokuyorsun..." Yüzünü boyun girintime gömdüğünde yüzümün yandığını hissediyordum. Bu adam cidden neyin peşinde!?
"Levi Bey!" Perdenin ardında telaşlı bir erkek sesi Levi'ın bacağımın üzerindeki elini durdurdu. "Yine ne var Farlan?"
"Oba beyi seni görmek istiyormuş."
"Tch, bir bu eksikti." Levi üzerimden kalktığında üşüdüğümü hissettim. Koyu mavileri üzerimde gezindikten sonra gözlerimi buldu. "Birazdan dönerim çadırdan çıkma."
Bir çırpıda üzerini giyindikten sonra hızlıca zırhının iplerini bağlamaya başladı. "Saçlarını kimseye gösterme, saçını örtecek bir börk bul. Beyaz saç dikkatleri üzerine çekecektir. Gereken her şey sandığın içinde." Börkünü takıp hızlıca çadırdan çıktı.
"Şükürler olsun..." Beni bu sapığın elinden kurtaran adama teşekkür etmeliyim.
Levi'ın söylediği büyük sandığın yanına gittim ve onu açtım. İçinde kıyafet ve takılar vardı. "Bunlar iş görür." Üzerimdeki ince kaftandan kurtulup sandıktan seçtiklerimi giyindim.
(Yazar-chan bakış açısı)
Levi senden ayrılmanın hoşnutsuzluğuyla oba beyinin çadırına doğru yürümeye devam etti. Erwin manyağının ondan ne istediğini merak ediyordu.
Büyük çadırın önüne geldiğinde kapıcı askerler üzerindeki bıçak ve kılıçları alıp geçmesine izin verdiler.
Erwin postuna kurulmuş ve Levi'ı seyrediyordu. İkisi de birkaç saniye süren bir göz savaşı verdikten sonra Erwin söze başladı. "Dün gece bir kadın ile gelmişsin."