Gece Sabahın | icardi & kerem

01- Parti Günü

~Öncelikle merhaba. Bu benim ikinci, bu hesaptaki ilk hikayem. İlk hikayemin bu olması da çok manidar ama neyse fksbdlshdkehd.

~İlk hikayemi yıllar önce, lise zamanlarımda yazmıştım. Kalemim biraz paslanmış olabilir. Umarım beğenirsiniz.

~Bu arada bölümde SMUT var. Rahatsız olanlar işaret verdiğim yerden itibaren okumazlar. Teşekkürler.
_________________________________________________

Kerem koltukta oturuyor, etrafına bıkkınca bakınıyordu. Müzik sesi kafasını şişirmiş, bunun üzerine etrafindaki onca insanın konuşma sesine maruz kalınca daha da ağrımıştı kafası. Bu tür ortamları pek sevmiyordu. İçkili, yüksek müzikli, fazla cinsel ilişkili... Ama sağ tarafında oturan sarı saçlı adam için katlanabilirdi buna. Sonuçta onun evi, onun partisiydi.

Mauro İcardi, Galatasaray'a gelmesinin şerefine evinde takım arkadaşlarıyla bir parti vermişti. Kalabalık olması amacıyla diğer takımlardaki arkadaşlarını da davet etmelerini söylemişti. Sevgilisiyle gelenler, arkadaşlarıyla gelenler derken Kerem'in az kişi olacağını düşündüğü parti, 300 kişilik koca bir gece kulübünde gibi hissettirmişti.

Arkadaşlarına bir göz gezdirdi. Yunus, Halil ve Nicolo üçlü grup halinde ; Berkan ve Sacha birlikte; Mauro, Dries, Lucas, Fernando dörtlü olarak, Kazımcan ve Baran birlikte, Barış ve Apokerim de yine birlikte sohbet ediyorlardı. Herkesi kısa kısa dinliyor ama muhabbete katılmak içinden gelmiyordu.

O sırada yanlarına diğer takımlardan oyuncular da gelince onlara dikkatini vermişti kumral çocuk. Arda, Ferdi, İsmail, Talha Tayyip, Altay, Mert Hakan, Cenk ve birkaç kişi daha oturdu koltuklara. Onların da bir kısmı grup sohbetlerine katılırken diğerleri de yine ikişerli grup olarak sohbete başlamışlardı. Kerem'in ise yaptığı tek şey boş boş oturup, konuşan insanlara onları asla dinlemediğini belli eden bakışlar atmasıydı.

Her ne kadar konuşulanları dinlemese de çaprazında oturan Arda ve Ferdi ile tebessüm etti kumral oğlan. Arda'nın, Ferdi her konuştuğunda aşkla parıldayan gözleri daha da mutlu etmişti onu. Her ne kadar farklı takımlarda olduklarından çok konuşamasalar bile küçük kardeşi gibi severdi Arda'yı.

Arda milli takıma ilk kez davet edildiğinde ondaki heyecanı, kıpır kıpır hallerini görmüştü Kerem. Kendisi milli takıma ilk davet edildiğinde neler hissettiyse aynı şeyleri yaşayan çocukta kendini görmüştü ve ileride çok başarılı bir futbolcu olacağını hissetmişti. Arda'nın da kendisine karşı olan sevecen tavırları sayesinde iyice ısınmıştı çocuğa. Bu sebeple gerek maçlarla alakalı taktiklerde ve olaylarda gerekse normal yaşantısında elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordu ona.

Arda ile rakip takımdaydılar. Ama ikisi de karşı karşıya geldikleri maçlarda birbirlerine karşı kışkırtıcı veya küçük düşürücü herhangi bir harekette bulunmamışlardı. Yenseler de yenilseler de... Aksine her maçta, fırsat buldukları zamanlarda sürekli konuşuyor, birbirlerini motive edecek şeyler söylüyorlardı. Tabii genelde Arda, Ferdi'den başka bir şey görmüyordu ama...

O bunları düşünürken ona seslenen çocukla dikkatini ona verdi.

"Kerem abi nasılsın? Beni davet eden sensin ama keyif almadığın o kadar belli ki. Sıkıldıysan kaçıralım seni." demişti Arda. Ferdi'ye bakıp güldüğünde, Ferdi de gülmüştü.

"Siz eğlenmenize bakın aslanım. Sıkıldığım doğru ama benim için parti yeni başlıyor." diyip gülerek konuştu kumral göz kırpmayı ihmal etmeden.

"Sen nasıl dersen abi." demişti karşısındaki çocuk da ona ithafen.

Uzanıp saçlarını karıştırdı kardeşi yerine koyduğu çocuğun. Bunun karşılığında Arda'dan minik bir kıkırtı almıştı. İzlendiğini hissettiğinde kafasını kaldırdı. Ferdi'yle göz göze geldiklerinde kıskançlık kokularını aldığını fark etti Kerem. Elini Arda'nın saçlarından çekti ve sağına döndü. Bu sefer de onu gülümseyerek izleyen Mauro ile göz göze geldi. O da gülümsedi ve önündeki çikolatalı kuru pastadan birini alıp yemeye başladı. Ne diye utanmıştı ki birden? Altı üstü ona gülümseyerek bakıyordu hoşlandığı çocuk. Bu kadar heyecan yapması gereksizdi.