"Her şeyi biliyorum."
Kerem bu cümleyi kurmuştu ama daha tam olarak ne bildiğini bile bilmiyordu. Kabul ettiği şeyler vardı gerçek olan. Ama bir de tahmin üzerine düşündüğü şeyler vardı gerçek olduğu bile belli olmayan. Ama pembe saçlı adamın hal ve hareketlerine bakılırsa doğru noktaya basmıştı ve gayet iyi ilerliyordu. Onu köşeye sıkıştırmıştı belli ki.
Biraz daha üzerine gidip gerçekleri en sade haliyle duymaya ihtiyacı vardı. Bildiği şeyler sınırlı sayıda da olsa, Mauro absürt tepkiler verdiğine göre demek ki kumralın her şeyi hatırladığını düşünüyordu. Bu da Kerem'in en büyük kozuydu, en doğru şekilde kullanacağı.
"Sen bana şimdiye kadar hiç yalan söylemedin Mauro. Ah pardon, daha doğrusu söylememiştin. Ama o gün söyledin. Benim sana o gece ne oldu diye sorduğum gün, partinin hemen sabahında, söyledin Mauro. Hem de gözlerimin içine baka baka. O yüzden sen şimdi yine inkar etmeden, yine bana yalan söylemeden ben söyleyeyim sana benim bile bilmediğim o gecenin sırrını. Her şeyi biliyorum Mauro, benden gizlediğin bütün gerçekleri hatırlıyor ve sürekli yaşıyorum."
Pembe saçlı duyduğu cümle ile beyninden vurulmuşa dönmüştü. Ne diyeceği, ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Mavi gözlerini, kumralın ela gözlerinden çekti ve yere dikti.
Kumral ise bu hareketinden hoşlanmamıştı. Ona yalan söylese bile gözleri gözlerine değsin istiyordu. Birkaç adım pembe saçlıya yaklaştı ve işaret parmağını sevdiği adamın çenesine yerleştirdi. Yavaşca çenesini okşarken hafifçe yüzünü kaldırdı ve gözlerini tekrardan gözlerine çıkarmasını sağladı. Yaptığı hareketle içi titredi pembe saçlının. Pembe saçlı nasıl ona karşı koyabilirdi ki, karşısında bu kadar güzel dururken?
"Senden hala bir cevap bekliyorum Mauro. Bana yalan söylemenin, benden uzak durmanın, bana acı çektirmenin sebebini söylemelisin. Hiç değilse bunları bilmeye hakkım var Mauro. Bu kadarcık bile hatrım yok mu sende? Hiç mi sevmedin beni?"
"Deli misin sen Kerem? Seni sevdiğim kadar hiçbir şeyi sevmedim ben. Asla da sevmeyeceğim. Sadece... anla halimi lütfen. Sana her şeyi tüm çıplaklığı ile en ince ayrıntısına kadar anlatıcam. Ama şimdi değil."
"Ne zaman Mauro. O zamana kadar yine kaçıcak mısın benden? Bildiğim gerçeklikle uzaklaşıcak mısın bıkmadan?"
"Hayır Kerem aksine bu sefer kaçmayacağım. Bu akşam antrenmandan sonra benim evime gidelim. Sana her şeyi anlatıcam söz. Bana biraz zaman ver ki kafamı toparlayabileyim."
"Tamam ama akşam sendeyim. Bu sefer kaçarın yok."
"Sen nasıl istersen. Hatta istersen çıkışta direkt benim arabamla gidelim. Belki o zaman kaçmayacağıma tamamen ikna olursun."
"Pekala. Antrenmandan sonra görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
O sırada onları uzaktan izleyen Yunus, Halil, Barış ve Nicolo dörtlüsünden haberleri yoktu.
"Oğluum. Gördünüz mü çenesini nasıl kavradı? Valla yapışacak dudağına mucuk yapacak zannettim."
"Evet Yunus gördük de abartmasan mı acaba?" Dedi Halil, Yunus'un abartılı hareketlerine bakarak.
"Valla kanka normalde bu salak shipper olduğu için otu boku abartıyor derdim ama bu sefer ben de bi' yükseldim Allah'ıma. Mauro daha uzun ve baskın olmasa Kerem üstte olur derdim. Açık ve net. Ama işte, göz var izan var. O değil de feci hareket aga. İlerde sevgilim veya sevdiğim olursa düşürmek için ben de kullanıcam bunu." Diyerek de Barış konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Sabahın | icardi & kerem
Fanfic"Gece, sabahındır." "Gece sabahındır, sense benimsin." ... Mauro, yakın arkadaşı olan ama uzun zamandır arkadaş gözüyle bakmadığı Kerem'le sarhoşluğun etkisiyle bir gece geçirir. Sabah uyandığında her şeyi hatırlayan Mauro, hiçbir şey hatırlamay...