Cenaze alanına yaklaştıkça daha fazla stresleniyordum. Cenaze alanına geldiğimizde kapüşonumu kapattım ve başımı eğip yürümeye başladım. Sera ve Nigel takım giydikleri için koruma gibi duruyorlardı ve ikisi de iki yanımdaydı. İleride iki tane tabut vardı. İnsanlar benim geldiği-mi görünce bir geçit oluşturmuş ve asker selamı vermişti çünkü çoğu askerdi. Tabutların orta-sına geçtim ve istemsizce ağlamaya başladım. Rahip bir şeyler söylüyordu ama ben anlamıyordum. Sonra tabutlara arkamı döndüm ve kafamı çevirmeden sadece gözlerimle kimsenin anlamayacağı şekilde konukları inceledim. Ve onu gördüm... Jason... Yavaşça Sera'nın yanına gittim. ''Jason burada.'' Sera başka bir şey istemişim gibi yaparak bana iki tane çiçek demeti verdi. Tabutların yanına gittim ve demetlerden birini anneannemin diğerini de dedemin tabutuna koydum. Başımı çevirdim ve Jason onu fark ettiğimi anlayınca koşmaya başladı. Sera o kaçmaya başlayınca çitaya dönüşüp onun peşinden koştu. Hangi şeyi yönetiyorsanız onlardan birine dönüşebilirdiniz.
Cenazeden ayrıldım ve pelerinimi arabaya bırakıp ateşten kanatlarımı çıkarttım. Bunu ilk kez yapıyordum. Uçmaya başladım ve onları aradım. Sera ve Jason ağaçların arasında dövüşüyordu. Oraya indim ve Jason'a doğru yürüdüm. ''Jason!''
''Ooo çakma prenses de gelmiş.''
''Ah Azrail'ine prenses deyip dememek sana kalmış. Senin canını almaya geldim sonuçta. Hem ben sana seni öldüreceğimi söyledim ve ben şimdi sözümde duracağım seni öldüreceğim. Bunun için buradayım.'' İyice ona doğru yaklaştım ve bileğime sakladığım neşteri aldım. Ona saldırdığımda bir eliyle bileğimi tuttu. Dönerek arkasına geçtim ve önceden yaralamış olduğum dizine topuklu ayakkabımın topuğunu geçirdim. Sonra bileğimi kurtardım ve sırtına neşterle uzun bir yara açtım ona benden bir iz bırakacaktım. Topuzuma sakladığım şırıngayı aldım. Bu şırıngaya özel olarak hazırlattığım zehri koymuştum. Boynuna şırıngayı sapladım. Ve yere çökmüş Jason'ın önüne geçtim. ''Ben yaparım dediğim şeyi yaparım.'' Ona boş şırıngayı gösterdim. ''Bu şırıngada seni sadece on beş dakikada bütün damarlarına yayılarak ve acı vererek öldürecek bir zehir vardı. Ve panzehiri yok çünkü yaptırmadım. Sonuçta paranın açamayacağı kapı yok derler. Bende bir kapı açtım sadece ve anahtarı çevirmek zor olmadı. Bir de değerini bil. Bir milyon dolar harcadım senin için.''
''Bundan bana ne?''
''Ablanda en son böyle demişti. Ona en son arkadaşımı öldürdüğünü söylediğimde o bana 'Bundan bana ne?' diye sormuştu.''
''Öldüreceksen öldür artık.''
''Ölüyorsun zaten.''
Arkasına geçtim ve attığım çiziğin yanına beş harf yazdım. ASEDM... Alex Shiva Ella Delores ve Malefiz. Çünkü bu gün annemin bana verdiği güç olmasaydı bu adam yok edemezdim. Onu orada bıraktım.
Cenaze alanına geri döndüm ve mikrofonu aldım. ''Burada bulunmamızın sebebi ailemdeki son iki kişinin öldürülmesiydi. Ve ben onları öldürene onu öldüreceğimi söylemiştim. Yaptım. Onları öldüreni öldürdüm. Kendisi Jason Harold. Ve o öldü.'' Arabaya gittim ve telefonuma bağlayıp bir şarkı açtım. Nigel nakarata geldiğinde söylemeye başladı benimle birlikte. ''I'm bigger than my body. I'm colder than this home. I'm meaner than my demons. I'm bigger than this bones. And all the kids cried out 'Please stop you're scaring me' I can't help this awful energy. Goddamn right, you should be scared of me. Who is in control?3''
''Şarkıyı bilmemem normal mi?
''Bunu Nigel ilk dinlediğinde beni anlattığını düşündü. O günden beri her moralim bozulduğunda, sinirlendiğimde, mutlu olduğumda bunu dinleriz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shiva: Ateşten Taç
ActionNe olursa olsun ailemi bulacaktım ve sonrasında da insanlara onların bana yaptığı haksızlıkları göstererek gücümü gösterecektim... - Alex...