Canlarımmmmmmm
Çoook uzun zaman oldu çook özür dilerim :')
Ama bu bölümün sonu mükemmel oldu. Tek sorun biraz daha kısa.
Bu bölümümüzde aramıza iki yeni karakterimiz geliyor haberiniz olsun.
İyi okumalaar.
Kara Ruhlar senelerdir benim peşimdeydi. Gücümü, beni ve kurtlarımı eğitmeye çalışıyorlardı. Senelerdir onlardan kaçıyordum. Ama onlar sıkılmadan ben yakalamaya çalışıyorlardı. Çok özel teknikleri vardı ama öğrencilerine çok acı çektirirlerdi. Çünkü Kara Ruhlar acıdan beslenirlerdi. Onlarda diğerleri gibi 12 sene önceki o yangını benim çıkardığımı düşünüyorlardı. Eğer onların bana acı çektirmeyeceklerini bilseydim, onların eğitimine katılırdım ya da beni de onlardan biri yapmayacaklarını. Ama onlar acıya âşıklardı.
Karşımdaki Kara Ruh Şövalyesi benden kat ve kat iriydi. Dövüş yeteneğinin de aynı şekilde olduğundan emindim. Çünkü onlar böyle eğitilmişlerdi. Ve bir şeyi almadan durmazlardı.
Şövalye bana yaklaştığında beni zorlu bir şeyin karşıladığından tamamen emindim. Elindeki kılıç da onun kadar güçlüydü. Onlara özel olan bu kılıç yani ölüm kılıcı, onlara özel üretiliyordu. Üzerindeki bir çeşit zehir kişinin etini kestiği anda kana karışıyordu ve iki dakika içinde etkisiz hale getiriyordu. Öldürmüyordu, sadece onu kısa süreli felç haline getiriyordu.
Şövalye elindeki kılıcı usta bir şekilde çevirerek üzerime doğru gelmeye devam ederken dövüş pozisyonumu aldım. Hızlıca bileğimde her zaman takılı olan küçük çakıyı yerinden çıkartıp açtım. Şövalye üzerime atıldığı anda biraz eğilerek kolunun altından kaydım. İlk hamle kolaydı. Gözlerimi kılıçtan ayırmıyordum. Kılıcın bana değmesine izin veremezdim.
Gittikçe daha zor hamleler kullanıyordu. Kılıç bir keresinde kolumun hemen yanından geçmişti. Bir yandan kılıçla saldırıyor, bir yandan da elleriyle atağa geçiyordu.
Kılıçla üzerime doğru atıldığı zaman bileğinin altına çakıyı dayadım. Kılıcı neredeyse bana değecekti. Büyük bir zorlukla kollarını ittim. Bu sayede kılıcı düşmüş oldu.
Onunla dövüşürken bıçağımı sürekli savuruyor ve ona isabet ettirmeye çalışıyordum. Ama o kadar hızlıydı ki hiçbir hamlem tutmuyordu. Artık yaram ağrımaya başlamıştı.
Şövalye yaramın acıdığını fark etmiş ve artık oraya doğru saldırıyordu. Bir hamlesinden kaçamadım ve sert bir darbe yedim. Bu darbe sayesinde dudaklarımın arasından küçük bir çığlık döküldü.
Bana doğru bir tekme savurduğu anda yere düştüm.
''Uzak dur benden!'' dedim bir yandan da ateşle kendimi savunmaya çalışırken. Bana sürekli daha çok yaklaşıyordu.
''Alex Ella Shiva Delores, seni Kara Ruh Birliği'ne götürmem emredildi. Lütfen daha fazla zorluk çıkarma.'' Dedi benim aksime sakince. Birden ondan üç tane oldu. Demek ki onlardan kaçması bu yüzden bu kadar zordu.
''Sizinle gelirsem o birliği başınıza yıkarım! O birliği yeryüzünde siz ve sizin gibiler için yeryüzünde bir cehennem haline getiririm.''
''Ah bunlar çok yersiz cümleler. Bunu yapamayacağını iyi biliyoruz.'' Sinirlerimi bozuyordu.
''İstersen deneyebiliriz.''
''Daha elimden kurtaramıyorsun.''
''İnan bana yaralı olmasam ve şu lanet olası güçlerimi kontrol edebilsem, burada senin küllerini bile bulamazlar. Ateşle fazla oynuyorsun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shiva: Ateşten Taç
ActionNe olursa olsun ailemi bulacaktım ve sonrasında da insanlara onların bana yaptığı haksızlıkları göstererek gücümü gösterecektim... - Alex...