twelve

180 14 191
                                    

Ellerimi yüzüme yaslarken Boruto'nun konuşmasını bekliyordum. Bakışları masada dolandı, düşünceli duruyordu. En sonunda bakışları bana döndü.

"Ne konuşmak istiyorsun?"

Ne konuşmak istiyordum? Aslında konuşulacak çok şey vardı. Ve biz, bu çok şeyin altında çoktan ezilmiştik.

"Her şeyi."

"Peki, her şeyi konuşalım." Birden bu kadar ciddileşmesi beni şaşırtmıştı. Gerçi kızarık yanakları, dağınık saçları ve kısık gözleri ile ne kadar ciddi olabilirse o kadar ciddiydi ama...

"Dinliyorum." diye mırıldandım.

Siktir, dinleyemiyorum.

Elleri ile masaya ritim tutmaya başlaması ile bakışlarım masaya kaydı. Az çok hatırlıyordum, çocukken ne zaman gerilse fark etmeden bunu yapıyordu.

"Bizimkilerleyken olan olay, ondan başlayalım. Aklındaki soru işaretleri gitsin."

Ah, şu mesele...

"Okuldayken duymuş Mitsuki, çocuğun seninle ilgilendiği falan yok." Sesi fazla sertti. "Akılları sıra seni bir iddaya kurban edip eğlenceklerdi." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Demek ki bizimkilerin bu rahatsız bakışları bu yüzdendi.

"Bir daha sana bulaşamayacaklar, merak etme."

Şu an kendimi o kadar kasıyordum ki cevap veremedim. Normalde olsa "Sikimde bile değil." der ve geçerdim.

"Gelelim her şeye."

Gözlerimi okyanusuna diktim.

Her şeye, her şeyime.

Hayır. Eskiden her şeyim olana.

"Boktan bir veledin tekiydim. Karşı, aksi, kavgacı," Alayla sırıttı. "Kısacası tüm kötü şeylerin toplandığı bir çocuk." Sırıtışı yüzünden yavaşça silinirken "Ben buyum." diye mırıldandı.

Gerçekten o bundan ibaret miydi?

"Çocukken huysuzdum. Bu huysuzluk geçmedi ve gün geçtikçe arttı."

Oysaki o, çocukken en gülümserimizidi.

"Karışmadığım kavga kalmadı. Annemler ne yapacağını şaşırıyor ancak engelliyemiyordu." Hafifçe toparlandı ve üzerindeki tişörtü yukarıya doğru kıvırdı. Kaşlarım çatık bir şekilde ne yaptığını izlerken bakışları karın kısmında gezindi. "Yaklaş." dedi tok sesiyle.

Ne yapıyordu?

Kısa bir an kararsız kalsam bile en sonunda derin bir nefes alıp ona yaklaştım. "Evet?"

Elini uzatıp elimi kavradığında yuktkundum. Meraklı bakışlarla ne yapacağını beklerken o elimi karın kısmında gezdirdi. İlk ne olduğunu anlamasam bile hissettiğim tırtıklı yer ile dudaklarım usulca aralandı.

"Bu da ne?"

"Liseden küçük bir hatıra." Benim kızgın yüzüme rağmen ifadesi alaycıldı.

"Resmen karnında bir kesik izi var ve sen gülüyor musun?"

"Oluştuğu zaman da ağlamamıştım, Sarada."

"Ben... Ben diyecek hiçbir şey bulamıyorum."

"Bu en büyüğü. Bunlardan bir sürü var, sadece izleri yok. Ben buyum Sarada." Kafasını yana doğru yatırırken her bir mimiğimi izliyordu. "Ben bu oldum Sarada. Artık çocuk değiliz. Kavga etmek ve ya ölmek beni korkutmuyor."

Benim hayatımda şiddete yer yokken o...

"Hayır..." diye fısıldadım. "Sen bu değilsin."

"Öyleyim. Kısacası sorunlu, boktan bir çocuktum Sarada. Hâla da öyleyim." Gözlerinin dudaklarıma kaymasıyla kalp atışları hızlandı.

Hayır, olamaz.

"Sıra senin."

Bakışlarım bacağıma kayarken "Anlatacak bir şeyim yok." diye fısıldadım.

"Yok mu?"

Gözlerimi kaçırırken "Yok." dedim. Ona anlatamazdım.

"Anlat Sarada. Dinliyorum."

"Anlatamam." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Çattığı kaşlarını tahmin edebiliyordum ama yüzüne bakamıyordum.

"Pekala, anlatma."

Tam derin bir nefes almıştım ki saçlarımı çekmesiyle istemsizce bakışlarım yüzüne kaydı. Yüzünde bir sırıtış ile bana bakıyordu.

Bu ifade de ne böyle?

"Benim için daha önce yüzlerce okuduğum bir kitaptan farkın yok."

Yüzüme doğru eğilmesi ile soluğumu tuttum.

Ne yapıyordu?

Neredeyse burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı yüzlerimiz.

Uzaklaşmadım. Uzaklaşmadı.

"Her şeyinle ezberledim seni. Her bir miliminle aklıma kazıdım."

Yutkunamadığımı fark ettim. Neden aklım ve kalbim arasındaki o ince çizgiyi zorluyordu?

"Kapalı bir kutu olabilirsin ama bu, o kutunun içini bilmediğim anlamına gelmez. Kutunun yokluğumda içten içe dolması onu bilmediğim anlamına gelmez. Neden biliyor musun?"

Gözlerimi kaçırmamak için verdiğim üstün çabaya rağmen o oldukça rahattı. Dudaklarım aralandı, derin bir nefes aldım.

"Çünkü o kutunun anahtarı bende, Uchiha."

Duyduğum şeylerle ellerim titrerken aramızdaki mesafeyi kapatarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken titreyen ellerimi birbirine bastırdım.

O beni öpüyordu! Öpüşüyorduk tanrı aşkına!

💗

Hellloooo

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bu bölüm biraz kısa oldu ama iki tane bölüm atacağım için telafi edeceğimi umuyorum. Bu arada iki tane önemli sınav geçti ama unutmayın ki sizden önemli değil. Yine de umarım istediğiniz gibi geçmiştir diyorum.

Yazım yanlışları varsa görmezden gelin lütfen.

Başka bir ybde görüşmek üzere!

💗

Who are you? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin