Merak

45 6 1
                                    

2 gün olmuştu Felix'in ölmediğini biliyordum. Bangchan ile beraber bir kaç kanıt bulabilmiştik bu kanıtlar Felix'in ölmediğini sadece bir yerde saklandığını apaçık belirtiyordu.

Bangchan'a bu konuda çok minnettarım hiç bilmediğim bir kasabada kalacak bir oda verdi  ve tanımadığı yani kuzenim olan kişiyi bulmam için yardım etti gerçi hangi kuzenimden bahsediyorduk?

Bulunduğum bu kasabadaki bütün evler ahşaptan yapılmıştı. Kaldığım otel de yani daha çok terk edilmiş gibi duran bir otelde odamda yatarak saatlerce öylece tavanı izliyordum aklım Felixdeydi.

Benim gözümde katil değil, asla olmayacakta sadece freni tutmayan masum bir çocuktu o, onu bulacaktım ama bulduğumda da bağırıp çağırmak istiyordum ona 'neden gittin, neden kendini düzgünce açıklamadan ortadan kayboldun pislik herif' ya da pislik herif yerine komşunun çocuğu mu deseydim.

Komşunun çocuğu lakabını jisungla beraber vermiştik Felix'e çünkü adını ortamda geçirdiğimiz zaman  kara bulutlar toplanıyordu başımıza jisung demişken uzun zamandır telefona bakmadığım için merak etmiş olmalı.

Elime telefonu aldım şarjı yoktu. Eski model kullandığım için durmadan şarjı biter, alanı dolardı hayatımın yarısını siliyordum fakat o alan asla boşalmıyordu. Ah şu eski model telefon sorunları.
...

Evet mukemmel bir gün telefon sorunları yetmezmiş gibi şimdi de şarj aleti sorunu çıktı evden o hüzünle hızlıca çıktığım için yanıma çanta falan almamıştım neyseki jisung'un numarasını ezbere biliyordum.

...

Odadan çıktım hemen, otelde olan telefondan arayacaktım minho'nun dediği gibi bu zeka bana fazla neyseki hala sönmemiş bir zeka.

"şey arama yapabileceğim telefon var mı?" sorduğum çalışan suratsız bir bakış attı sonra yavaşça dönüp yavaşça elini kaldırıp telefonu gösterdi şaka yapmıyorum korkmuştum.

Gösterdiği yere koştum hızlıca, jisung'un numarasını tuşladım geriye kalan jisung telefonu açana kadar bip seslerini dinlemekti.

"alo?" jisung'un sesini duyduğumda kocaman bir iç çektim.

"jisung benim hyunjin."

"Ulan sevimsiz nerelerdesin sen mesaj atıyorum bakmak yok arıyorum açmak yok herkese sordum kimseden cevapta yok kafayı yedim burada!"

"jisung her şey çok acil oldu bir arkadaşım geldi beraber bir kasabaya  geldik telefonumun şarjı yoktu buradan aramak zorunda kaldım özür dilerim seni meraklandırmak istemedim." bir arkadaşım da Chan olur adını sormaz herhalde.

"bir arkadaşım mı? Kimmiş o bir arkadaşın?" tamam yakalandım benim 3-4 kişi dışında arkadaşım olmadığını jisung biliyordu ve bunu her zaman dile getiriyordum.

"ee sesin gelmiyor jisung." ağzımdan garip garip sesler çıkardım ve aninda hızlıca telefonu kapattım kötü hissetmiştim ama jisung'un öğrenmesi için henüz çok erkendi.

Derin bir nefes aldım koşmadan koşmuş kadar çok yorulmuştum her şey üst üste geliyordu.

"Ha Hyunjin buradasın seni arıyordum her yerde." arkamı döndüm bir hışımla.

"ahah evet çok haklısın, bu arada ne zaman gidiyoruz buradan? " yapay gülüşle bir şeyler söyledim ama yemin ederim ki söylediğim an unuttum.

"kahvaltımızı yapalım bir araba kiraladım bize sonra yola çıkarız daha bulmamız gereken  kuzenin var." cümleleri ard arda sıralarken saatine bakıyordu.

"kuzenim mi? Haa evet kuzenim gidelim haydi."  ağlamak bende kafa yapıyordu muhtemelen beni sarhoş sanıyor.

...

Kahvaltımızı yaptık, arabaya bindik ama bu süre boyunca hiçbir şey konuşmadık hatta yüzüne bakmamaya çalıştım çünkü parlayan sarı saçları ve giyiniş tarzı bana Felix'i hatırlatıyordu.

Chan bir yer bildiğini söyledi direksiyonun başında o olduğu için oraya gidiyorduk yolculuk çok sessizdi bu sessiz yolculuğumuza yağmur da katıldı yağmurun sesiyle uyumak üzereydim ama uyumak istemiyordum kabuslarım 'uyuyamazsın' diye haykırıyordu. İşte bu yüzden ilaç kullanıyordum.

"Sen neler yapıyordun? Hobiler falan." kafam hala cama doğru dönüktü sorusunu ona bakmadan cevapladım.

"Resim çiziyorum." ooo diye mırıldandığını duydum.

"çok havalı, bu resim işinde neler yapılıyor peki?" hakkımda bir şey söylemek istemiyordum ama sorduğu soru benim iyi olduğum bir alandı sanatı herkese anlatmayı, duyurmayı çok seviyordum keşke bana mikrofon verseler tüm dünyaya duyursam.

"kursa gidiyorum, bize bir konu veriliyor hocanın haline göre sinirli, rahatsız ise zor bir konu veriyor mutlu, eşi ile iyi bir gece geçirmişse daha basit soyut bir konu veriyor. O konuyu cizdikten sonra açık bir alanda sergileniyor herkesin resmi. Resimlere bakan kişiler en beğendikleri resmin önüne o resimden çıkardığı anlamı ve neden bu kadar çok beğendiğini yazıp atıyor en beğenilen resim ile de yarışmaya girme şansın oluyor. Böyle çok yarışmalara katıldım."

"yani çizilen resimler insanların yorumuna bırakılıyor vay be ne güzelmiş." öyleydi. Taa ki felix tekrar hayatıma girip tam ortasına sıçmasaydı.

Bir şey demedim tekrar kafamı cama yaslayıp uyumak için gözlerimi kapattım.



My Eyes. ~HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin