Kanae
Hayattayım. Ailem sayesinde, Kardeşim sayesinde, onun sayesinde hayattayım. Ama elbet bir gün hayata arkamı döneceğim değil mi? Asıl önemli olan o gün gelmeden önce yaptıklarım...
Sahi, benim amacım ne? Hayatta olmamın sebebi ne?
Eğer kendim için yaşasaydım zaten bu yola hiç girmezdim. Küçükken yaşadığım kaderi başka kimsenin yaşamasına izin vermeyecektim, esas amacım buydu. Bu sebeple eğitildim ve güçlendim.Ancak dünyada iki türlü güçlü vardır, birincisi kendini güçsüzleri korumak için adayanlardır, ikincisi ise güçsüzleri ezmek için yaşayanlardır. Bu iki taraf bana insanları ve iblisleri anımsatıyor.
Yıllardır süren bir savaşın ortasındayız hepimiz aslında. İnsanların ve İblislerin savaşı. Ama unuttuğumuz bir şey var, iblisler de bir zamanlar insandı. Onlarında masum yanları vardı. Peki insanları katlettikçe masum tarafları kaldı mı? Elbette hayır! Onlar tamamen şeytana dönüştüler. Geri dönüşü olmayan pislik bir döngünün içinde hapsoldular çoktan.
Ben ise bu iğrenç döngüyü kırmak için büyüdüm ve olgunlaştım.
Galiba susuzluktan başım extra çalışmaya falan başlamıştı çünkü 5 gündür su içmemiştim. Hala nasıl ayaktayım hiç bilmiyorum. Bi dakika, az önce ayaktaydım ama şimdi sanırım oturuyorum. Başım çok fena dönüyor yada başım hariç her yer dönüyor. Bilemiyorum.
Kafamı zorla kaldırdığımda Bir çift ateş saçan gözlerle karşılaştım. Bu ateş saçan mor gözler Shinobu'nun gözleriydi tabii ki.
"Shinobu?" Şaşkın bir şekilde mırıldandım. Benim kafam fazla iyiydi galiba.
"Ne Shinobu, ne!" Kızgındı sanki.
"Nasılsın?" Bu kafayla mı söyledim ben bunu?
Kaşlarını çatabildiği kadar çattı. Pot kırdım sanırım.
İnsanlar susuzluktan ölür ben susuzluktan sarhoş oluyorum. Acaba Shinobu'nun gözbebekleri annemin karnında mı kaldı? Benimde göz bebeklerim annemin rahminde kalsaydı çok güzel olurdu. Aklına gele gele bu mu geldi Zeki ben? Ama güzel olurmuş.
"Senin kendine gelmen için ağzının üstüne bir tane çakmam gerekiyor anlaşılan." Deyip elini kaldırdığında ışık hızında ayağa kalktım. Artık hiçbiryerim dönmüyordu.
Shinobu en son bana tokat attığında 2 hafta izi kalmıştı ve müthiş bir acı çekmiştim. Evet, dersimi uzun zaman önce almıştım. Boyu kısa olabilirdi ama eli cidden sertti bu bücürün.
Sırıttı. O da aynı şeyi hatırlamıştı. Bütün ciddiyetimi toplayıp etrafı incelemeye başladım. Tokat yememiştim ama tokat yemiş gibi ayılmıştım.
Bitiş çizgisine yani dağın tepesine ulaşmamız için sadece 24 saat kalmıştı. Sarhoş olabilirdim ancak dedim ya sarhoş olunca kafam daha çok çalışıyor diye. Ne kadar zamandır buradayız biliyordum.
"Benim sarhoş olduğum 4 saatte tam olarak kaç tane iblisle dövüştün?" Bu dengesizliğime şaşırmadı, küçücük bir tebessüm etti bana. Beni çok iyi tanıyordu, bende onun bütün boklarını biliyordum.
"Sadece bir tane gebertebildim abla." Sesinde yapmacık bir hüzün vardı.
"Dağın zirvesine ulaşmak için 24 saatimi kaldı Shinobu, acele etmeliyiz."
"Dağın zirvesini buradan bile görebiliyorum 10 dakikada varırız." Dedi Shinobu ve yola koyulduk.
>5 saat sonra<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanemi x Kanae < Başka Bir Evrende >
Teen FictionAilesini kaybettiği için aynı kaderi yaşayan iki insan...