' Hadi anne! Üflemek istiyorum mumları. Yoksa dileğim gerçek olmaz.'
' Dur artık Deniz! Bak ikimizin de bir yeri yanacak sonra. Uyarmadı deme.'
' Daha açılacak bir sürü hediyem var. Hadi elimizi çabuk tutalım. Bir an önce hepsini açmak istiyorum.'
Bir insan doğum gününde ne ister? Araba mı? Ya da bir erkek arkadaş? Belki de zengin olmak. Ya da güçlü temellere dayanan bir kariyer...
Evet, bunların hepsini isteyecek kadar heyecanlı ve gözü doymaz biriydim. Ama şimdiki halimi görme şansım olsaydı, işte o zaman tanrıdan merhamet dilemek dışında hiçbir şey yapmazdım.Sonbahar henüz yeni yeni kapısını aralamış, ağaçlardaki yaprakları tek tek soldurup dökmüştü. Ben ne mi yapıyordum? Tabii ki de annem ile beraber doğum günü partimi kutluyorduk. Etrafı toparlayıp
- temizlik hastası annemin katlanamayacağı derecede dağınıktı- ikimize de bol köpüklü bir sıcak çikolata yaparak kırmızı kupalarımıza koymuştum. Yaklaşık 5 yıldır ikimiz bu evde yalnız yaşıyorduk. Babam hayatta mıydı bilmiyorum, çünkü annem ile büyük bir kavga etmeleri sonucu evi kalıcı olarak terk etmişti. Bizi uzun süredir arayıp sormuyor ve kimseler de onu etrafta görmüyordu. Doğrusu başta annem olmak üzere, onu ben dahil görmek isteyen yoktu. Bu zamana kadar evin içindeki gürültü yüzünden ev sahibinin bize "hemen evimden defolun!" dememesine, ve komşularımızın da hiçbir şekilde kapımıza dayanmamasına veyahut da her daim güler yüzlü ve hoş davranmalarına çok şaşırıyordum.Bütün pencere ve kapıların sıkıca kapalı olmasına rağmen, her seferinde soğukça esen rüzgar pencerenin aralıklı bölgelerinden içeriye girmeyi başarıyor, bütün iliklerimin titremesine sebep oluyordu. Kanepede uzanarak televizyon izleyen annemin sesini duyunca, hemen dolaptan iki tane battaniye kapıp odaya koştum. Yüzündeki her bir detay, ne kadar mutlu olduğunu zerre yalan olmadan belli ediyordu.
-Sen neden sürekli geç kalıyorsun? Bulduğum filmi sensiz izlersem görürsün gününü!
Ona kocaman gülümsedim.
-Tamam sakin ol buradayım.
Elimdeki battaniyenin birini ona uzatırken, televizyon ünitesinin yanındaki dolapta sıkılmadan izleyebileceğimiz bir veya bir kaç
film arıyordum. Seslice ofladım.-Neredeyse filmlerin hepsini izlemişiz.
Annem alt dudağını büktü ve eliyle koltuğun boş olan kısmına vurdu.
-Ne olacak canım, biz de bu seferlik film izlemeyiz. Hadi kanalları gezelim.
Bunları söylerken kulağı bende, gözleri ise bir elindeki kumandada bir televizyonun ekranında tur atıyordu.
-Lütfen kumandamıza iyi davran. Sert bastığının farkında olmayabilirsin, ancak zavallıcığın düğmeleri içine göçmek üzere.
Bir an toparlandı ve bana dil çıkarıp güldü. Eliyle boşver anlamında bir işaret yaparak;
-Senin için yenisini alabilirim. Bazen ne kadar zengin ve fedakar bir anneciğin olduğunu unutuyorsun.
Dedi.
Ben ise bu hareketi üzerine ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdım.
-Tamam, sen kazandın. Kumandaya işkence etmeye devam edebilirsin. Seni engellemeyeceğim.
Gözleri tekrardan televizyon ekranını bulurken, ben de film aramaktan vazgeçip koltuğa oturdum ve getirdiğim diğer battaniyeyi dizlerime örtüp, doğum günümde isimsiz olarak gelen kar küresini incelemeye başladım. Pembe ve beyaz renkten oluşan bir küreydi bu. Küçüktü ve içinde melek gibi kanatları olan bir kız oturmuş, ellerini dua eder ya da dilek diler gibi kalbine koymuştu. Kürenin içindeki beyaz tozların akışı çok yavaştı. Bu yavaşlık beni biraz rahatsız etse de çok tatlı olduğunu kabullenmiştim kendimce.
Sıcak çikolatamı içip, televizyona bakarken kürenin hala elimde olduğunu, ve onu bir o yana bir bu yana çevirdiğimi fark ettim. Kalkıp onu odamın en güzel ve kırılması en imkansız olan köşesine koymak için neşeyle odama koştum. Ama içeriden gelen bir çığlık sesi beni olduğum yere mühürledi. Ve hemen arkasından televizyonun sesi yükseldi. Bir haber kanalında spiker canlı yayında son dakika haberi sunmaktaydı. Duyduğumuz bu haber, annemi ve beni göz göze getirip buz kesmemizi sağladı. Ancak bu defa buz kesmemizi sağlayan şey, sonbaharın tatlı esintileri değildi." Efendim herkese tekrardan iyi akşamlar dilerim. Aldığımız son dakika bilgisine göre, şehir merkezinde çokça katledilmiş kişiler bulundu. Detay vermemiz şu anda pek uygun olmasa da, katil bulunana kadar şehre giriş ve çıkışlar yasaklandı. Vatandaşlarımız lütfen mecburi bir durum olmadığı müddetçe dışarıya çıkmasınlar. Kapılarınızı iyi kilitleyin, ve can güvenliğinizi sağlayın. "
Aynı anda annem ile tekrardan göz göze gelirken, avuçlarımın içindeki küreyi sıkıca tutmaya gayret göstersem de ellerimin arasından kayıp binbir parçaya ayrılmasına engel olamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANA BAK ( Sezon Finali)
ActionŞimdiki halimi daha önceden görebilseydim, omuzlarımdaki yükü hafifletmesi için Tanrı'dan merhamet dilenirdim... ~ Konu bana aittir. İzinsiz olarak farklı mecralarda paylaşımı yapılamaz ya da konudan esinlenilemez. Paylaşım yapanlar için hukuki iş...