Erken evden çıktığım için diğerlerine mesaj göndermiş erkenden okula geçmiştim.
Sınıfa girdiğimde hoseok çoktan gelmişti, üç kişi daha sınıftaydı, gülerek hoseok'a baktıklarında hoseok kafasını eğmiş defteri çiziyordu.
Yanına gittiklerinde onları izledim, liza hoseok' un kalemini aldı.
"Hoseok ne yapıyorsun?"
"Kalemimi alabilir miyim"
Juhon hoseok' un defterini alarak güldü.
"Bu ne? Sadece karalama"
"Verirmisin lütfen"
Yeri güldü ve hoseok' un çantasını yere attı.
"Cidden yürüyemiyor musun yoksa numarı mı yapıyorsun?"
Hoseok' un gözleri dolduğunda sinir ile kalktım, bana baktıklarında liza nın elindeki kalemi ve juhon'un elindeki defteri aldım.
"Siktirin gidin asabımı bozmayın benim"
Sert sesim ile gerilediklerinde yeri nin saçlarını tuttum.
"Sen nereye, getir o çantayı"
"T-tamam tamam"
Saçlarını bıraktığımda yerde olan çantayı aldı.
"Temizle"
Sırasında duran ıslak mendili alarak sildi ve yerine koydu, hızla sınıftan çıktıklarında kalem ve defteri sıraya koydum, hoseok kafasını kaldırdı.
"Teşekkür ederim yoongi"
"Rica ederim, seni rahatsız eden biri olursa söyle"
Kafasını salladığında gülüp sırama geçtim, diğerleri de sınıfa girdiğinde hoca içeri girip derse başladı, arada arkaya bakarak hoseok'u kontrol ediyordum.
Zil çaldığında kalktım ve taehyung'a döndüm.
"Hoseok tan gözünü ayırma, kantine gidip geliyorum"
"Tamam"
Hoseok' un yanına giderek eğildim.
"Kantine gidicem, bir şey istiyor musun?"
"Su alabilir misin"
"Tabi, başka?"
"Sadece su"
"Hemen gelicem, çocuklar ile konuşa bilirsin"
Kafasını salladığında geri çekilerek sınıftan çıktım, hızla kantine girdim ve sırayı kaynatarak öne geçtim, su, tost ve kek alarak ödemeyi yaptım, sınıfa çıktığımda diğerleri konuşurken hoseok kafasını sıraya koymuştu.
Elimdekileri sırama bıraktım, suyu alarak yanına gittim ve yanına çömeldim.
"Hoseok"
Gözlerini açarak kalktığında suyu uzattım, alarak güldü.
"Teşekkür ederim"
"Rica ederim, bir şey istersen bana söyle"
Kafasını salladığında kalktım, sırama oturduğumda suyu açarak bir yudum aldı, tostumu alarak ısırdığımda jungkook kolumu dürttü.
"Yakınlaşmışsınız"
"Diğerleri ona karışınca yanında kaldım"
Göz devirdiler, jin kafasını salladı.
"Şaşırtmıyorlar cidden"
Suyu açarak içtiğimde hoseok' a küçük kağıt parçaları attıklarında hoseok'un gözleri doldu, namjoon kalkarak önlerine geçti.
"Biraz insan olun, ileride sizde sakat kaldığınızda size de böyle davranıcaklar ama sizi koruyacak kimse olmayacak, empati yoksunu bir gurup piçten başka bir şey değilsiniz, çocuğu rahat bırakın"
Yunhe gülerek kollarını bağladı.
"Sana mı kaldı nasıl davranacağımızı öğretmek namu?"
Jin kalkarak yunhe'nin karşısında durdu.
"Seni yolarım oruspu, yerini bil"
"İbne de konuştu"
Jin yunhe nin saçını çekerek boynunu tuttu.
"Ne dedin lan sen fahişe"
Yunhe acı ile bağırdığında diğerleri geri çekildi, jimin gülerek geri yaslandı.
"İşte aradığım aksiyon, yol saçlarını jin"
Namjoon jin'in omuzunu tuttuğunda jin yunhe yi iterek bıraktı, yunhe saçlarını ovduğunda güldük, jin ve namjoon yanımıza geldiğinde jungkook elini kaldırdı, jin ile beşlik çaktıklarında zil çaldı.
Okul çıkışına kadar hoseok' dan gözlerimizi ayırmamış ve ona karışmalarını engellemiştik.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : tekerlekli sandalye
Fanfiction"Her zaman olmayacaksın, bir gün sende gideceksin" "Söz veriyorum gitmeyeceğim"