6

168 19 23
                                    

Okul çıkışı toplandığımızda hoseok öylece duruyordu, yerime geri oturdum.

"Dolaşmak ister misin?"

Bana bakarak gözlerini kırpıştırdı ve bacaklarına baktı, ona yaklaşarak güldüm.

"Ne, sandalyede olduğun için benimle dolaşamaz mısın?"

"Hayır ama garip karşılarlar"

"Sende kucağımda olursun"

Yanakları kızarırken gözlerini kırpıştırdı.

"Yoongi bana suç işlemişim gibi bakıyorlar, dışarı çıkmayı pek sevmiyorum"

"Neden onları takıyorsun, onlar senin çektiğin zorlukları biliyorlar mı da seni yargılıyorlar, bundan utanmamalısın, ben seninle gurur duyuyorum"

Gülerek kafasını eğdiğinde elimi koluna sardım.

"Gelicek misin?"

"Sandalyem"

"Çocuklara söylerim"

Kafasını salladığında gruba sandalyeyi alsınlar diye mesaj attığımda jimin onayladı, kalkarak hoseok'u kucağıma aldım.

Kafasını omuzuma koyduğunda güzel kokusu burnuma doluyordu, portakal çiçeği kokuyordu.

Okuldan çıkarak meydana ilerledim.

"Ne yemeyi seviyorsun"

"Yemek seçmiyorum, sana uyarım"

"Güzel, hadi et yiyelim"

Kafasını salladığında küçücük bir mekana girdim, köşede bir yere geçerek hoseok'u oturttum.

"Geliyorum"

Kafasını salladığında menüyü alarak kasaya gittim, karışık olarak siparişi verdim ve geri yerime döndüm, etrafa bakıyordu.

"Hiç geldin mi böyle bir yere?"

"Hayır, okul dışında evden çıkmıyorum"

"Daha çok dolaşmalıyız"

Kafasını olumsuzca salladığında elini tuttum.

"Seni daha eğlenceli yerlere götürücem ve sende itiraz etmeyeceksin"

"Ah tamam"

Güldüğümde kadın etleri getirdi, geri gittiğinde ızgaraya maşa ile dizdim, kola ve sevdiğini bildiğim için sprite aldım, açarak önüne koyduğumda güldü.

"Teşekkür ederim"

Gülerek etlere döndüm, olduğunda alarak tabağına koydum, yediğinde merakla ona baktım.

"Çok güzel, teşekkür ederim"

"Sürekli teşekkür ediyorsun"

"Ama"

"Teşekkür etme, anın tadını çıkar, bu bana teşekkür ün olur"

"Tamam"

Tombul yanağını sıkarak etlere döndüğümde gülerek tabağını bitirmeye başladı.

Mekandan çıktık, etrafa baktım.

"Nereye gidebiliriz? Gitmek istediğin bir yer var mı?"

Ona baktığımda kafasını salladı.

"Bilmem ki, sessiz sakin bir yer iyi olurdu"

"Han nehrine gidelim"

Kafasını salladığında ilerledim, tüy kadar hafifti, insanlar bize bakarken takmadım, salak düşüncelerini kendilerine saklayabilirlerdi.

Hoseok derin bir nefes alarak verdi, durup ona baktım.

"Ne oldu?"

"Yürüye bilseydim bakmazlardı"

"Hoseok sinirleniyorum artık, sana onları takmamanı söyledim"

Yanda duran banka oturttuğumda kafasını eğerek ellerine baktı.

"Bu benim için zor, iki yıldır bu bakışlara maruz kalıyorum ve fizik tevadim cevap vermiyor"

Göz yaşları aktığında eğilerek yüzünü ellerim arasına aldım, yanaklarını silerek anlını öptüm.

"Başaracaksın, olmadıysa da yanında ben varım"

"Her zaman olmayacaksın, bir gün sende gideceksin"

"Söz veriyorum gitmeyeceğim"

Gözlerine bakarak güldüğümde gamzelerini gösterdi, yanaklarını silerek sıkıca sarıldım, boynuma sarıldığında boynunu öpmemek için zor duruyordum.

Ben ne zaman ona bu kadar çok bağlanmıştım bilmiyordum bile.

/

sope : tekerlekli sandalyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin