Sınıfa girdiğimizde hoseok çoktan gelmişti, gülerek yanına oturdum, diğerleri de içeri girerken juhon bize baktı.
"Oo çifte kumrular kavuşmuş"
Güldüklerinde ellerimi sıktım, liza konuşunca sinirim den delirecektim.
"Sevgililere karışılmaz, juhon"
Kalkacak iken hoseok elimi tuttu, dudaklarımı öptüğünde gülerek karşılık verdim, geri çekildiğinde elini okşadım, diğerleri sustuklarında güldük, hoca içeri girince elini üzülerek bıraktım ve dersi dinledim, şimdiden okulun bitmesi için dua ediyordum.
Öğlen olduğunda dayanamayarak hoseok' u okuldan kaçırdım, ilk öpüştüğümüz tepeye geldik ve oturduk.
Ellerini tutarak öptüm, kafasını omuzuma koyduğunda saçlarını okşadım.
"Hoeok evin nerede?"
"Buraya üç saat uzalıkta"
"Üç saa mi?"
"Evet, o yüzen erken geliyorum"
"Ailen?"
"Onlar yılda bir gelir, iş seyahatindeler"
"Ov, bacakların nasıl oldu?"
"Ailem bir haftalığına geldiğinde vakit geçirmek istedik, yolda iken başka bir araba hızla çarpmıştı, fireni patlamış arabanın, arabamız takla attı, anne ve babama bir şey olmadı ama bacaklarım koltukların arsına sıkıştı, diz üstüm dört ayda kendine geldi ama diz altım için uzun süre uğraşsak da olmadı, bir yıl ara vermiştim çünkü pskolojik olarak çökmüştüm"
Yanağını öptüğümde güldü, saçlarına burnumu daldırdığımda güldü ve anlatmaya devam etti.
"Bir sürü okul değiştirdim ve eğer bu okulda olmazsa açığa geçecektim ama bu okulda bir prens le tanıştım, beni koruyup önemseyen, ilkleri mi yaşatan, bana cesaret veren, kendime söz vermiştim, iyileşecek ve onunla mutlu olacaktım ve o sözü tuttum, tek aksilik klinik ameliyat olmam gerektiğini yoksa damarımın tamamen solacağını söylediğinde ameliyat oldum ama iyi ki oldum, şimdi özgürce yürüyebiliyorum"
"Demek prens ha, sevdim"
Dudaklarımı öptüğünde sıkıca sarılarak karşılık verdim, geri çekilerek konuştum.
"Bu prens senden haber alamadı diye delirmenin eşiğine gelmişti, uykusuz geceler, kabus gibi sabahlar, kötü düşünceler, senin için delirecektim ve biliyor musun bu düşünce bile sırf içinde sen olduğun için güzel geliyor, aşkım için delirmek"
"Özür dilerim aşkım ama acilen yatırdılar, babam any'e emir verdiğinde ne olup bitti ben bile çözememiştim"
"Sorun değil, sonunda beraberiz ve bu bana yeter de artar"
"Senin aileni görmedim yoongi"
"Babam alkolilkti biliyorsun, böbrekleri dayanamayıp iflas etti yani öldü, annemde başka bir adam ile evlendi ve bana bir ev aldı, tek yaşıyorum ama yılda bir seule gidip onu görüyorum"
"Anladıım, baban adına üzüldüm"
"Boşver, sevmiyordum zaten, ölmesi iyi oldu"
Gözlerini kırpıştırdığında güldüm ve çenesini tutarak okşadım.
"Sınıfta yaptığın, çok seksiydin bebeğim"
Güldüğünde dudaklarını öptüm.
"Seni seviyorum, sonsuza dek de seveceğim"
"Tanrı ya kaderlerimizi bir yazması için dua edeceğim"
Gülerek sıkıca sarıldım, kafasını omuzuma yaslayarak çenemi öptüğüne güldüm, onu canımdan çok seviyordum ve bu aşk için her şeyi yapmaya hazırdım, hemde her şeyi.
Tanrım yalvarırım bizim kaderimizi bir yaz, yalvarırım, biz hiç ayrılmayalım.
Kafamı eğdim, elini tutarak okşadım, öperek güldüğümde kırmızı bir ip parmağımızda belirip kaybolduğunda gülüşüm büyüdü.
Anlımı anlına yasladım ve huzur ile derin bir nefes aldım, onu çok seviyordum ve sevmeye de devam edeceğim.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : tekerlekli sandalye
Fanfiction"Her zaman olmayacaksın, bir gün sende gideceksin" "Söz veriyorum gitmeyeceğim"
