İki hafta olmuştu ve ne aramalarıma ne mesajlarıma bakıyordu, artık aradığımda ulaşılamıyor sesi duyuluyordu.
Yine kulağımda o ses yankılandığında gözlerim doldu, kalbim acıyordu, onu özlemiştim.
Hızlı geçen günler artık çok yavaş geçiyordu, ıslanan yanaklarımı silerek evden çıktım.
Diğerlerinin yanına geldiğimde taehyung kolunu omuzuma attı ve beni kendine çekti.
"Ağlama yoongi, bir ayın bitmesine az kaldı"
"Merak ediyorum, korkuyorum"
Göz yaşlarım yine aktığında sıkıca sarıldı, giydiği t-shirtü avucumda topladım, jin saçlarımı okşadı.
"Bu gün dinlen"
"Olmaz, ya gelirse"
Jimin beni kendine çekerek sarstı.
"Yeter artık, kendine gel, çocuk bir aylığına rapor almış, iki hafta geçti sadece, önünde daha günler var, git ve dinlen, yumruğu çakarım suratına"
Jungkook gülerek jimin'i kendine çekti.
"Sakin ol chim"
"Ama aşkım"
"Yoongi'nin, hoseok'un iyi olduğunu duymasına ihtiyacı var"
Namjoon saçlarımı düzeltti.
"Onun iyi olduğunu düşün, sadece geçmesi gerek bir kaç gün, tamam mı?"
Kafamı salladığımda jin saatine baktı.
"Ders başlamış, hadi gidelim"
Okula doğru yürümeye başladık, hiç istemesemde kendimi zorladığımı itiraf etmeliydim.
Sadece onun iyi olduğunu düşünecek ve kendimi zor da olsa buna inandıracaktım.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : tekerlekli sandalye
Fanfiction"Her zaman olmayacaksın, bir gün sende gideceksin" "Söz veriyorum gitmeyeceğim"