Gülerek okula giderken jin omuzuma vurdu.
"Ne oldu lan, gülerek okula gidiyorsun"
"Bir şey olmadı"
"Yalan"
Diğerleri güldüğünde göz devirdim, jungkook kafasını salladı.
"Bu gün ayrı bir mutlu, neden amk söyle hadi"
"Bir şey yok amk, her gün asık suratlımı olayım"
Taehyung kolunu omuzuma koyarak güldü.
"Hayır da,birden mutlu mutlu okula geldiğin için şaşırdık"
Kafamı salladığımda okul bahçesine girdik, namjoon konuşunca ona döndük.
"Ne yapıyor bunlar"
Gösterdiği yere baktığımızda hoseok bahçedeyken yunhe üstüne su dökmüştü, sinirle çantamı yere atarak yanlarına gittim, yunhe'nin saçlarını çekerek yere attım.
"Ne yapıyorsun lan sen"
Acı ile bana baktığında eğilerek boynunu tuttum.
"Kız demem senin o yüzünü darmadağın ederim, bir daha hoseok'un yanına yaklaş da hayatının hatasını yap"
Boynunu bıraktığımda öksürerek kafasını salladı, liza yanına oturduğunda ona eğildim.
"Söylediklerim sadece onun için değil"
Korkarak kafasını salladığında yunhe yi kaldırarak götürdü, hoseok'a döndüğümde ellerini yüzüne sarmış ağlıyordu, diğerleri onu sakinleştirmeye çalışırken yanlarına gittim.
Hoseok'un bileklerini tutarak yüzünden çektim, beni görünce ağlaması şiddetlendi, eğilerek kucağıma aldım.
"Sandalyeyi sınıfa götürün"
Kafa salladıklarında hoseok'u arka bahçeye götürdüm, kimsenin bizi göremeyeceği yere geçerek oturdum.
Kafasını boynuma gömmüş ağlıyordu, saçlarını okşadım.
"Hoseok"
Hıçkırdığında sıkıca sarılarak saçlarını öptüm, zil çalsada takmadık, ağlaması dine ne kadar sessizce kaldım, sonunda iç çekişlere döndüğünde sarılışımı sıkılaştırdım.
Kafasını geri çekerek bana baktığında anlını öptüm.
"Özür dilerim"
"Sen bir şey yapmadın"
"Yanında olucağıma söz vermiştim, geç kaldığım için özür dilerim"
Gülerek ellerini yanaklarıma koydu.
"Şimdi yanımdasın, bu benim için önemli"
Dudaklarını öptüğümde karşılık verdi, kollarını boynuma sardığında elimi sırtına çıkardım,kafamı yana eğdim.
Dillerimizi birleştirdik, nefessiz kaldığında geri çekildi, küçük bir öpücük daha dudaklarına bıraktım, gülerek kafasını omuzuma dayadı.
Yanağımı saçlarına dayadım, sessizce kaldık, kokusunu derince içime çektim ve belini okşadım.
"Rahatmısın?"
"Evet"
Gözlerini kapatarak elimi tuttuğunda okşayarak öptüm, çenemi öptüğünde güldüm.
"Sınıfa gitmeye hazırmısın?"
"Değilim, ıslak ve acınası görünüyorum"
Kafamı geri çekip güzel yüzüne baktım.
"Hoseok acınası değilsin, bunu duymayacağım bir daha"
Kafasını salladığında anlını öptüm.
"T-shirt ümü verebilirim"
"Olur ama sınıfa gitmek istemiyorum, diğerleri getirsin"
"Sınıfa gitmeyeceğiz ki"
Bana anlamazca baktığında onu kaldırıp çimlere oturttum, üstümdeki t-shirtü çıkardığımda yanakları kızardı ve kafasını eğdi, t-shirtü uzattığımda titreyerek aldı.
"Gözlerini kapat"
Gülerek gözlerimi kapattım, hışırtılar sustu, omuzuma dokunduğunda gözlerimi açtım, t-shirtüm ona büyük gelmişti, gülerek elindeki ıslak t-shirtü alarak giydim, kolları biraz dardı ama bana olmuştu.
Kokusu yoğun şekilde burnuma doluyordu, onu kucağıma alarak geri yaslandım.
"Zil çaldığında sınıfa gideceğiz"
"Tamam"
Eğilerek burnunu öptüm, gülerek kafasını boynuma sakladı, zil çalana kadar sessizce sarılarak durduk, ona gittikçe bağlanıyordum.
/

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : tekerlekli sandalye
Fanfiction"Her zaman olmayacaksın, bir gün sende gideceksin" "Söz veriyorum gitmeyeceğim"