Yataktan kalkıp hergün boş yere direk dansı yapıp kafası güzel gençleri odaya kaçırdığım bara gittim.Çok sessiz,aynı zamanda da gürültülü bir ortamdı.Dansı yapmadan ve patron gelmeden sanırım küçük bir kadeh içmek sorun olmazdı.Yani ben öyle düşünüyorum.
Tezgaha geçip dolaptan bir şişe aldım ve boş bardağa doldurdum.Bardağı dudaklarımla buluşturduğumda vücudumun işleyiş şekli binevi değişmişti sanki.İçkinin
hazzı bütün vücudumu sararken omuzuma dokunulmasıyla irkildim ve ona taraf döndüm.Karşımda uzun boylu,mavi saçlı ve sadece siyah giyinmiş,seksi biri duruyordu.Uzun,ince parmaklarını masmavi saçlarıyla buluşturup geriye doğru attı.
Bu hareketi beni alevlendirmişti doğrusu.Ve diğer elinde ne zamandan beri bulundurduğunu bilmediğim viski şişesini dudaklarıyla sardı.Bir süre bakıştıktan sonra o minik dudaklarını araladı.
-Pulque.
Bu en ağırlarından değildi.Hafiflerinden de değildi.Ancak çok içilirse kafa bozacağından emindim.
-Peki efendim.
Dolaptan şişeyi çıkarıp bardağa doldururken eliyle kolumdan tuttu.
-Masam şurada,şişeyi getir.Bardağa koyma.
Kafamla yanıtladıktan sonra buz gibi suratını çevirip gösterdiği masaya oturdu.Bense içimden adamın neden bu kadar garip olduğunu düşünüyordum.Tabii ki ilk soğuk müşterim bu insan bozuntusu değildi.
Sonunda bir bardak ve içki viskisini tepsiye koyduktan sonra adamın masasına doğru ilerledim.Evet,garson olmasamda böyle beğendiğim kişilere hizmet etmek hoşuma gitmiyor değil.Ayrıca tezgahta çalışan garson da ortalıklarda yoktu.Bu da iyi bir bahane olurdu.
Yanına vardığımda eski,beyaz viskisinden son yudumunu aldı ve simsiyah gözleri benimkilerle buluştuğunda,sırıttığını anlamak zor değildi.Fakat vakit kaybetmek istemediğimden viskiyi masasına koydum.
Kısa,neredeyse kalçamı zor kapatan eteğimin biraz daha yukarıya çıktığını adamın bacaklarıma olan bakışlarından anladım.Eteğimi aşağıya asıldım.Sorun yoktu,birazdan çıkaracaktım zaten.
Adamın bakışlarını üzerimde hissetmeye devam ederken boşalan tepsiyi alıp tezgaha geri döndüm.Artık patron gelmeden işe koyulmam gerektiğini anladım.Tuvalete girip altımdaki varla yok arası eteğimi çıkardım.Üstümdeki kazağı da çıkarıp altındaki dar crobumla kaldım.
Evet,insanları- ahh pardon erkekleri azdırmak hoşuma gidiyor...
Tuvaletten çıktığım anda bütün gözleri üzerimde hissetmem,hele şu garip adamın keskin bakışlarını hissetmem anlık şoka uğratmadı.Her zaman hissettiğim bakışlar,her zaman beni azdırmayı başarıyordu.
Adımlarımı hızlandırıp barın ortasındaki,sahnedeki direğin yanına geldim ve elimi direğe koydum.İlk herkesin bakışlarını hissetmek ve beni izlemelerini istediğim için mikrofondan konuştum.
-Hey millet!Bırakın şimdi o acı şaraplarınızı da benimle beraber bu dansa bakın!Ve azın.
Son olarak kısık sesle de konuştuktan sonra direğe topuklu botumu attım.Diğer ayağımdan destek alıp yukarıya doğru çıktım.İnsanların beni izlemesi,dudaklarını büyük zevkle yalaması ve içimdeki o tuhaf ürperti gerçekten beni strese sokuyordu.Ani bir şekilde ya düşersem diye düşünüyordum.
Ancak yılların tecrübesi vardı bende.Öyle kolay kolay düşmezdim.
Yaklaştı,daha çok....ve daha fazla yaklaştı.Evet o,gök mavisi saçları olan,gece gibi,karanlıkta bile şahvetle parlayan gözleri olan kişi...Yoksa Tanrı mı demeliyim?
Direk dansıma devam ederken herkesi unutmuş gibiydim.Biraz önce içtiğim bir kadeh bile midemde çalkalanıyor,beni rahatsız edebilecek duruma getiriyordu.Bu his kötüydü...Şimdi anlamıştım patronun neden danstan önce bir viski içmeme izin vermediğini.
Direk dansıma ara vermeye karar verdiğimde beni izleyen gözler direkte ki son hareketime bakıp ellerinde 'şerefe'yaptıkları kadehe döndü.Tabii bir kişi hariç.O,gece karanlığında ki gözlerini bir salise bile benden ayırmamıştı.
Kıskançlık mıydı bilmem ama bu hoşuma gitmişti.Kim bilir beni neler bekliyordu,gece daha uzun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sex Prensim
RomanceHayatım tam bir boktan ibaretken onunla tanıştım....O her şeyden,herkesten farklı....O tam bir Sex Tanrıça'sı!