Seungminden
Pencerenin arasından bütün parlaklığı ile günaydın diyen ışık sayesinde uyanmıştım. Birkaç saniye boyunca normal bir şekilde gözlerimi açmaya çalışırken kolumu Chanın olduğu yere atmıştım ancak kolum boşluğa düşmüştü.
Chan gitmişti...
Acele ile yerimden doğrulmuş, ayağa fırlamıştım.
Masaya koyduğum telefonumu elime almış gelen bir bildirim var mı diye kontrol etmeye koyulmuştum.
Ne bir arama ne bir bildirim vardı. Chan da yoktu zaten.
Hızlıca odadan dışarıya fırlamış merdivenlerden inip kendimi evden dışarıya atmıştım.
Bahçenin ön kısmına hızlıca göz atmaya başlamıştım. Banhçenin önü küçüktü zaten. Çitlerin kenarını kaplayan sarmaşıklar, evin kapısından bahçenin kapısına doğru uzanan mermer yol ve mermer yolun kenarındaki ışıklandırmalar...
Ön bahçede bir iz yoktu.
Hızlı adımlarla arka bahçeye doğru ilerliyordum. Bu Chandı her hangi bir köşeye çökmüş oturuyor olabilirdi.Hızlıca evin arka bahçesine geçmiştim. Bahçenin tam ortasında orta büyüklükte bir havuz vardı. Havuzun sağ tarafındaki 4 şezlongun yanlarından geçmiş ve barbekü tezgahına yönelmiştim.
Orada da yoktu.
Chan evin hiç bir yerinde değildi.Cebimden telefonumu çıkartmış Chanın numarasını tuşlamıştım.
"Aradığınız kişiye şu an da ulaşılamıyor"
Telefonu kapalıydı. Endişe bütün hücrelerimi sarmış, etki olarak ise kendini göz yaşları ile belli etmeye başlamıştı.Olduğum yere çökmüş, sağlıklı bir şekilde düşünmeyi bekliyordum.
Neredesin gerizekalı. O tehliklei adamlar yüzünden başına bir iş gelecek diye ödüm kopuyor.
Ufak tefek akan gözyaşlarım, Chana olan saf öfkem her geçen dakika yerini endişeye bırakıyordu.
Telefonumu tekrar elime almış bir bildirim var mı diye kontrol etmeye koyulmuştum. Yoktu bildirim falan yoktu.
Artık son Çare olarak jisungu aramaya karar verdim.
HJ:"Efendim seungcuğumm."
S:" J-jisung."
HJ:"Ne oldu çabuk anlat."
S:"Chan kayıp Jisung. Gitmiş"
HJ:"Nereye gitmiş, nasıl gitmiş, sen dün gece Chanın yanında değil miydin??"
S:" Nereye gittiğini bilmiyorum. Arabası yok araba ile gitmiş. Aynı zamanda benden habersiz bir şekilde gitmiş."
HJ:"Tamam sakin ol bir. Kayıtlara bakıyorum."
S:"Ya başına bir şey geldiyse."
HJ:" O zaman başsavcının helvasını yeriz."
J: "Salak salak konuşma be jisung."
S:"Jeongin sen jisung'un yanındamıydın?"
J: "jisung ver şu telefonu. Heh duyuyormusun?"
S:"Evet, duyuyorum."
J:"Korkma tamammı?"
S:"Neden?"
HJ:"Çünkü Chan bir alt sokakta. Birazdan eve girer."
S:"Neee!"
S:"Tamam bu meseleyi akşam konuşacağız."
Telefonu kapatmış ve ayağa kalkmıştım. Daha sonra ise evin arka kapısının açık olacağını düşünerek arka kapıya doğru yöneldim.
Yanılmamıştım. Arka kapı açıktı zaten bu kapı oldum olası açık olurdu. "Manyak yine açık bırakmış."
Arka kapıdan içeriye girmiştim ve kapıyı kilitlemiştim. Bu kapı direkt salondan geçiyordu.
Kendimi koltuğa atmış yere tam basan ayaklarıma kilitlemiştim gözlerimi. Dirseklerimi bacaklarıma dayamış kafamı da iyice eğmiş saçlarımı karıştırıyordum. "Neden böyle davranıyorsun ki? Neden?"
Aradan geçen birkaç dakikanın ardından kapı açılmıştı. Ben ise hızlıca ayağa fırlamış Chanın boynuna atlamıştım.
S:"Beni çok korkuttun gerizeklı"
Kafamı iyice Chana gömmüş sarılıyordum. O da sarılmama karşılık veriyordu. Bir elini ise saç tellerimin arasında gezdiriyordu.
C:"Korkma. Zaten benim geleceğimi biliyordun. Neden bu kadar korktun ki?"
S:"Bir anda evde bulamayımca bir şey oldu sandım."
C:"Asıl sen korktuğun için ben korktum yaa."
Minik kıkırtılar çıkartıyordum. Komikti sonuçta.
Aradan geçen kısa bir sürenin ardından Chandan ayrılmıştım.
C:" Daha iyimisin??"
Başımı onaylarcasına sallamıştım.
O da her zamanki gibi güven verici tebesümmünü yerleştirmişti dudaklarına.2 saat sonra (Adliyede)
Herkes kendi odasına geçmiş işine odaklanmıştı. Bu sessizliği ve disiplini bozan ise Bay park oldu.
Bp: "Herkes odama gelsin!!"
Hepimiz ne olduğuna pek anlam veremeden Bay parkın odasında toplanmıştık.
Bp:"Hızlıca anlatacağım o yüzden dikkatli dinleyin. İki ay önce soruşturması açılan ve adliyeye beş adet cesedin bırakıldığı dava soruşturmaya kapanmıştır."
C:"NEE!!"
S:"NEDEN"
BP:"Delil yetersizliği, görgü tanığının bulunmaması gibi nedenlerle dava dosyası kapandı."
F:"Ama daha zaten iki ay çalıştık. Yani ilerleyen zamanlarda bir şey çıkabilirdi."
Bp:"ahhh çocuklar biz ihtimallere yer vermiyoruz. Aynı zamanda ilgili hakimler böyle istedi inanın herkes için en iyisi bu olacak."
Herkes artık bir şekilde ikna olmuştu. Bir yönden de Bay park haklıydı. Sonuçta suçlu olan benim sevdiğimdi. Bende onun kadar suçluydum.
Sakinleşmek ve biraz düşünmek için odama çekilmiş kendimi siyah kanepeye bırakmıştım.
Birkaç dakikanın ardından Jisung tarafından mesaj yağmuruna tutulmuştum. İlk mesaj ise şöyleydi:
BAŞSAVCININ GİZLİ KUYRUKLARI
JİSUNG:
(KONUM)
(Gün: bu pazar
Saat:24.30)EVETTT BÖLÜM BİTTİ.
FARKINDAYIM ÇOK KISA OLDU. HELE Kİ İKİ OKUMA SANIRIM İKİ HAFTAYI GEÇMESİNE RAĞMEN KISA BİR BÖLÜM
OLMAMALIYDI BİLİYORUM.HEM YAZILILAR HEM AİLEM HEM KENDIM DERKEN KAFAM BAYA DOLU.
O YÜZDEN KAYBOLMUŞUM GİBİ HİSSEDİYORUM.NEYSE YENİ BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ??
GELECEK BÖLÜM HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZİ ÇOK MERAK EDİYORUM.
ÇÜNKÜ BU BÖKÜMDEN SONRA OLAYLAR DEĞİŞECEK. STABİL YAZMAKTAN SIKILDIM.OKUMA SINIRI 18 OLSUN.
SİZİ SEVİYORUM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoners of Darkness |Chanmin|
Fanfiction"Söylesene, kendi suçlarını araştırmak nasıl bir duygu başsavcı?" "Söylesene, bu suçluya aşık olmak nasıl bir duygu savcı?"