Chandan
Seule dönmek için yola çıkalı bir buçuk saat olmuştu.
Seungmin ile fazla konuşamamıştık. Zaten o da yorgunluk ve vurulmanın verdiği his ile arabaya bindikten yirmi dakika sonra kendini uykuya teslim etmişti.
Bu yaşadıklarımız rüya değildi.
Rüya saatlerce sürmezdi.
Veya birden fazla hissi aynı anda uzun süre boyunca hissettirmezdi.
Gerçekti...
Biz kavuşmuştuk."Uyurken çok tatlı oluyorsun meleğim."
Kendi kendime mırıldanıyor, sırıtıyordum. Bazen ise Seungminin alnına düşen saç tutamlarını kulaklarının arkasına sıkıştırıyordum. O da huylandığını belli edecek sesler çıkartıp yüzünü buruşturuyordu.Düşünceler yine zihnimi yoruyordu.
Aslında ikimizde birer aileye sahiptik. Öyle anne baba ve çocuklardan oluşan bir çekirdek aile değildi bu. Bu bizim bile fark edemediğimiz bir aileydi. Biz birbirimizin ailesiydik. İkimizde birbirimize yapmadığımız şeyler için kızardık, birbirimize destek olurduk, birbirimizi severdik bunlar bir ailenin yaptığı şeylerdi...
Aramızdaki fark şuydu:
O yalnızdı benim gibi insan gölgelerine sahip değildi. Etrafı boştu benim ise etrafım gölgeler ile doluydu. Kısacası ikimizde karanlığın mahkumlarıydık...Her geçen saniyede Seungminin evine daha çok yaklaşıyorduk. Evet kendi evime gitmek istemedim o an. Onun evi farklıydı tek kişiydi ama evdi sıcaktı yani. Benim evim gibi soğuk hissettirmiyordu bana.
Aradan geçen birkaç dakikanın ardından Seungmin de uyanmıştı.
S:"ahhh neredeyiz?? Geldik mi?"
C:"Az kaldı on beş yirmi dakika sonra evinde olacağız."
Seungmin anladım anlamında kafasını sallamış ardından da tekrardan gözlerini kapatmıştı.
Sonra tekrardan gözlerini açıp ovuşturmuş ardından da konuşmak için dudaklarını aralamıştı.S:"Hala inanamıyorum Chan. Sanki birkaç saniye sonra uyanıp tavan ile bakışacakmışım gibi hissediyorum."
Boşta duran elimi Seungminin elinin bir tanesinin üzerine koyup hafifçe gülümsemiştim. Bu esnada da konuşmak için cümlelerimi toparlıyordum.
C:"Seungmin bu bir rüya değil. Rüyalar kısa sürer. Rüya esnasında acı hissetmezsin."
Sadece gülümseyip kafasını hafifçe sallamak ile yetinmişti. Ben de arabayı Seungminin evinin bulunduğu sokağa doğru yöneltmiştim.
S:"Ne ara geldik yaa??"
C:"Uyuduğun için hatırlamıyorsun galiba ama saat dört buçuk."
S:"Neee iki saat olmuş galiba."
C:"Olmuştur."
Seungmine doğru hafif bir şekilde gülümsemiştim o da gözlerini ovuşturmuş ardından gülümsemeye başlamıştı bu esnada da Seungminin evinin önüne gelmiştik.
S:"Neee, neden öyle bakıyorsun?"
C:"Nasıl bakıyormuşum ki??"
S:"Bilmem. Sanki bu günkü yaşananlar normalmiş gibi."
Seungmin konuşmuş daha sonra da arabadan inmişti. Ben de Seungminin yanına doğru ilerlemiştim. Tabi Seungmin eve girecek sanıyordum ama yanılmıştım.
C:"Nereye gidiyorsun Seugmin?"
S:"Bahçede oturmak istiyorum. İstersen sen de gel."
Seungminin dediğini kafamla onaylamış Seungmini takip etmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoners of Darkness |Chanmin|
Fanfiction"Söylesene, kendi suçlarını araştırmak nasıl bir duygu başsavcı?" "Söylesene, bu suçluya aşık olmak nasıl bir duygu savcı?"