2.BÖLÜM

115 10 3
                                    

Eve dönmüştük ama benim aklım hala peter denen lanet olasıca herifin söylediklerindeydi. "avyanna onlara inanmıyorsun her halde kızım?"

"neden inanıyım ikiside birer yabancı" söylediklerim harfi bile doğru değilken kendimi stabil tutabilmeyi başarmıştım. Odama Gittiğimde ise olan uykumda kaçmıştı. Ya doğruysa ihtimali kafamın içini yiyip bitiriyordu

Bir anda camdan içeri bir kutu atılmasıyla ayaklanıp dışarı baktım ama kimse yoktu. Kutuyu alıp açtığımda ise içinde ben yalan söylemem tamam belki bazen yazan bir kağıt ve bir flash vardı.

Flası bilgiseyar Ina takıp açtığımda ise duyduklarıma şok olmuştum. Peter ile babam karşı karşıya duruyorlardı arka planda yatan bir kadın cesedi vardı. Babamın üzeri kan revan içindeydi ve arkada ki kadın annemdi.

Peter bunu nasıl yapabildin tarzı hesap soruyordu babam ise sürekli canı istedi, o artık işime yaramıycaktı diyordu. Hızlıca kapattım ve kutuya koyup kaldırdım. Alt kattan konuşma sesleri kulağıma çalındı babam ve enisindi "deucalion o senin öz kızın"

"Marie de karımdı. O bu iş bittikten sonra zaten işime yaramıycaktı Julia ile birlikte o da ölücek." duyduklarıma dehşete düşmüştüm.

Hızlıca evden çıkma isteğini içimde çığ gibi büyümüştü. Üzerime v yaka lacivert bir triko, altına siyah kot üzerime ise deri ceketimi aldım. Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Aklıma derekler geldi gidip konuşucaktım. Eve ise birr iki gün farklı bir araştırma için ayrıldığımda dair not bırakmıştım. Çatı katına geldiğimde yol boyu ağlamış olmanın verdiği garip duyguyla kapıyı çaldım.

Kafamı eğikti kapıyı açan Derek idi "ne istiyorsun?" sesi tek düze, sert ve soğuktu. Çok soğuktu yıllar sonra bir boşlukta üşüyordum. "konuşmak istiyorum" bunca şeyin arasında bu iki kelime ağzımdan dökülmüştü.

Kapı kapatacağım sırada elim ile kapıyı tutup kafamı kaldırdım. Tam gözlerinin içine bakıyordum "biraz dinlenmeye ihtiyacım var burda kimseyi tanımıyorum." bu tarz bir cümle kuracağıma asla inanmazdım. "ya içeri girdiğin an seni öldürsem ne yapıcaksın?"diye soru yönelttiğinde boğazım daha da düğümlendi.

"babamın yapmasından daha az koyar." gözlerime bir süre daha baktıktan sonra kapının önünden çekilip geçmem için yer açtı. İçeri geçtiğimde sadece dikiliyordum"adın ne? "

" avyanna, adım avyanna" sesim hala titriyordu "geç otur ben papatya çayı getiriyim." usulca kafa sallayıp oturdum derek'te bir süre sonra karşıma oturdu çay ile birlikte. Kupayı önüme bıraktı. "ne oldu anlatmak ister misin?"

"babam Julia ile birlikte benide öldürme planları yapıyormuş meğerse anneme yaptığını banada yapıcakmış" gözlerim dolmuştu ağlamamak için çaba sarf ediyordum. Ellerim ile yüzümü kapattığım an ağlamaya başlamıştım.

Koltuğun sağ tarafı çökünce derek'in yanıma oturduğunu anladım." şşş sakinleş iyi olucaksın. "

" kendi babam beni öldürmeye çalışırken mi? "ellerimi yüzümden çekti." sana söz ölmene izin vermiycem tamam mı? "

" neden yapasın ki? "

" çünkü yaşadığımız şeyler benzer ve ne demek olduğunu nasıl olduğunu biliyorum. "

" sanırım ben gitsem iyi olur aslında seninde kafanı şişirdim. Neyse ya of herşeyi allak bullak ettim evde de not vardı gece gelemiycem diye"derwk bana baktı "burda kalben sana tişmert veriyim üzerindekiler rahat edemezsin. Ama emin ol sözümü tutucam zaten bir can borcum var."

"saol" Derek merdivenlerden yukarı çıktı. İki dakika içinde tekrar aşağıdaydı elinde siyah bir tişörtle. Bana tişörtü verdi. "pek misafirim olmaz kusura bakma"

"çat kapı gelen ve düşmanının kızı olan benim."

"neyse giyin sen ben balkona çıkıcam." o çıktığında bende tişörtü giydim. Yeterli derecede kapandığını düşünüyordum. Bende balkon kapısını aralayıp kafanı kapıdan çıkardım. "rahat ol avyanna. Kasılmana gerek yok"

Balkona adımlamış yanın tarafına duvara aynı onun gibi dayanmıştım. Yorgundum ve garip bir şekilde vücudum üşüyordu. Kafamdan bunları def ettiğimde. Hafif kıkırdadım. "ne oldu?"

"Enis hariç benden yapılı ve uzun bir erkekle tanışmadım pek. Senin yanında böyle bir kısa kalınca kompleksin ortaya çıkıyo"

"kompleks yapması gereken son kişisin." manzarası cidden güzeldi tüm şehir ayaklarının altında gibiydi. Korkulukları önüne oturup izlemeye başladım ama ben üşüyordum ben üşüyemezdim bu olamazdı.

Titrediğimin farkında bile değildim. Derek beni kucaklayıp içeri soktu ve koltuğa bıraktı" annem öldüğünde bende üşümüştüm,gücümü doğru dürüst kullanmamıştım. Senin ise  kafanda ölü." söyledikleri o kadar ağırdı ki ilk defa bir ağırlık altından kalkamıyordum.

"avyanna biliyorum çok kolay söylemesi diyiceksin ama inan söylemesi bile zor bişi yavaş yavaş daha az hissedeceksin. Aynı boşluğa ben tekrar düştüm jennefer sandığım kişi julianın ta kendisi çıktı. Ben onun o boşluğu doldurması izin vermiştim. Ve tekrar aynı soğukluğu hissettim ama toparladım. Önemli olan beynini ön plana atmayı başarmak ve bu kolay olmıycak. "

" saol Derek ciddiyim bu konuşmaya cidden ihtiyacım varmış. Ama yinede ne yapıcağımı bilmiyorum. Kaybolmuş gibiyim. "

" normal bir durum topaelıycaksın namını duydum eğer cidden öyleysen yaparsın. "

" şüphen mi var hale? "

" yok. "

.
.
.
.
Bu bölümde böyle oldu umarım beğenirsiniz yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum sevgili dostlarım.

am I falling in love? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin