Kaşlarım önce çatılmış sonra havaya kalkmıştı. Hangi ara trabzanlarla arama girmişti bilmiyorum ama saçımı okşayan eli yanağıma indiğinde soğuktan çatlayan dudaklarımı ıslatıp bakmıştım. Diyecek neyim vardı ki? Belki süslü kelimeler bilsem ona güzelliğini anlatırdım. Nasıl eşsiz olduğunu. Ama yoktu. İç çektiğimde gözleri dudaklarıma inip baş parmağıyla okşadığında yemin ederim kalbim birer buz parçası gibi eriyip gitmişti.
Ellerim beyazlayana kadar sıktığımda bana yaklaşmasına müsade etmedim. Edemedim." Yapma. Çok kirliyim" Ama yaptı. Beni belimden tutarak kendine çekip dudaklarımı okşarken " değilsin "demişti.
Öyleydim itiraz edememiştim.