~ seni çöpe atacağım, poşete yazık ~

3.3K 211 60
                                    

iyi geceler canlar, ben geldim. oy vermeyi ve satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Uzun bir bölümle geldim size. keyifli okumalarrr ❤

💔

Gece çok uyuyamadım. Daha doğrusu uykum bölünüp durdu. Cumartesi olduğu halde erken kalktım ve bu durum zaten iyi olmayan ruh halimi iyice kötüleştirdi. Önceden uyandığım zaman direkt Ateş'in yanına giderdim, bugün onu da yapamadım. Yani kısacası çok boktan bir güne başlamıştım ve devamının da güzel olacağını hiç sanmıyordum. Bu akşam için sözleşmiştik ve Emir bizi gece kulübüne götürecekti.

Hiç ama hiç içimden gitmek gelmiyordu.

Yalın'ı görmek istemiyordum. Zilan'ın hissettikleri ya da yaptıkları, düşünceleri onun suçu değildi ama sanki Yalın da suçluymuş gibi ona da tavır almaktan kendimi alamıyordum. Zaten kızgındım, kırgındım bu da üzerine tuzu biberi olmuştu.

Kahvaltı yapmak bile içimden gelmediği için normalde hiç yapmadığım halde bir kahve yapıp yanına kek koydum. Kahvaltıya önem verirdim ve kahvaltıda çay olmadan yapamazdım. Kahve hiç benlik değildi ama dediğim gibi bugün normal bir ruh halinde değildim. Kitabımı da alıp sessizlikte biraz ruhumu dinlendirmeye çalıştım. Sonra kalkıp hafta içi zor geldiği için yapmadığım ev işlerini yaptım. Elim sürekli telefona gitti geldi ama kendimi tutmayı başardım. Ateş'le Yalın uzun zaman sonra birlikte kalmışlardı. Ateş'i ne kadar özleyip ne yaptığını merak etsem de onların gününü bölmemeye karar verdim. Ama onlar beni arar diye de hangi odaya gitsem telefonumu yanımda götürdüm.

Yalın da böyle hissediyor muydu diye de merak etmekten kendimi alamadım. Eğer her seferinde böyle hissediyorsa haline acımıştım.

Evi hallettikten sonra bir duş aldım. Kendime bakım yaptım. Zaman geçsin diye her şeyi yaptım. Zaman sanki bugün yavaş akıyordu. Çünkü saatler geçmek bilmiyordu.

Saçlarımı tararken çalan telefonla tarağı resmen fırlatıp yatağa koştum. Arayanın Yalın olduğunu fark edince yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu ve telefonu açtım. Yalın'ın konuşmasına izin vermeden "Ateş'i versene telefona, bir sesini duyayım." dediğimde Yalın'ın arka taraftan güldüğünü duydum.

"Anne!"

Yalın'ın sesini duymayı beklerken Ateş'in sesini duymamla "Bebeğim, nasılsın?" deyip yatağa oturdum.

"Anne ben seni çok özledim." diyen Ateş'le gülümsemem büyürken "Hayır, asıl ben seni çok özledim. Ne yapıyorsun annem sen babayla?" dedim.

O sırada sessizlik oluştu birkaç hışırtı sesi geldi ve "Sevdiği bir çizgi film başladı herhalde. Direkt televizyonun önüne koştu." diyen Yalın'la "Ateş'in özlemesi de bu kadar oluyor işte." diye dalga geçtim. "Bir çizgi filme sattı annesini."

Yalın gülerken "Hakkını yeme çocuğun şimdi, ara ara aklına geldikçe 'annem nerede, anneme gidelim mi, annem işte mi, diye seni sorup durdu." dedi.

"Eziyet etti mi çok? Akşam durmazsa diye tetikte aramanı bekledim ama aramadın."

"Aslında bir ara çok zorlandım. Sana gelmek istedi ama sevdiği şeylerle kandırdım. Sonra da unuttu. Çizgi film izlerken uyudu kaldı."

"Anladım, o da alışacak." Dediğimde Yalın bir süre sessiz kaldı. "Ben seni şey için aramıştım aslında. Akşam buluşacağız ya... Ateş'i getirmeyeyim şimdi diyorum. Annemlere götüreyim ben. Hem biraz onlarla da vakit geçiririz hem de senin için kolaylık olur ne dersin? Birkaç saat için gel git yapma şimdi."

Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin