İyi okumalar...
•
Bilinmezlik insanı karanlığa sürükleyebilirdi. Belki de insanın sonunu dahi getirebilirdi.
Bu bilinmezlik benim sonumu getirecek sanmıştım, bu benim sonum sanmıştım.
Ancak ben, ne karanlığa sürüklenmiştim ne de sonum gelmişti.
Gözlerimi yaşadığım ağrı ile birlikte araladım. En son düştüğüm yerde, odamda değildim. Oda çok tanıdıktı ancak henüz yeni uyandığımdan, yaşadığım ağrının da etkisi ile buranın neresi olduğunu hatırlayamadım. Odada ki ışık gözü rahatsız etmiyordu. Hoş, loş bir ışıktı. Gözlerimi etrafta gezdirirken yattığım yatağın hemen yanında ki tekli koltukta gördüğüm beden ile hızla yatakta doğruldum.
Ryan, veliaht prens.
Onun odasında, onun yatağındaydım. Evimde değildim.
Ona baktığım an uyuyan Ryan, ben doğruluğumda tahta yataktan çıkan küçük gıcırdama sesi ile uyanmıştı. Gözleri birkaç defa bedenimde gezindi, iyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.
Ancak gözleri ile bakması ona yetmemiş olacak ki "İyi misin? Ağrın var mı hala?" dedi. Ağrım hala vardı ama bunu bilmesine gerek yoktu. "İlk defa hançerlenmedim, alışığım yani. Ağrım yok." derken bana hiç de inanmamış gibi bakıyordu.
İnanmamasına sevinmiştim çünkü çok ağrım vardı!
Normalde birçok kez yaralanmıştım ama bana saplanan hançerlerin hiçbiri zehirli değildi.
Özellikle de kendi yaptığım zehir hiç değildi!
Ryan yanıma geldi elini alnıma koydu ve ateşim olmadığımı fark edince derin bir nefes verdi. Aklımda birçok soru varken, ilk önce en merak ettiğim soruyu ona yönelttim "Sen benim hançerlendiğimi nereden öğrendin ve beni nasıl buldun?" Beni nasıl bulduğu konusu önemliydi çünkü tahta evin yerini de öğrenmiş oldu. Bu da bariz bir tehlikeydi.
Alnımda ki elini çekerken soruma da cevap vermeyi ihmal etmemişti "Hançerlendiğini bilmiyordum. Sen saraydan ayrılırken konuşmamızın yarım kaldığını düşünüp peşinden geldim. Bir ara izini kaybettim, seni bulamadım. Biraz zaman kaybı yaşadım bu yüzden ve sana yetişemedim. Daha sonra direkt tahta eve geldim. Kapı garip bir şekilde açıktı, senin açık bırakmayacağını bildiğimden bir terslik olduğunu anladım ve direkt olarak evin içine girdim. O an, orada, seni kanlar içinde yerde yatarken buldum Diana. İnan bana seni o halde görmek en çaresiz olduğum ikinci andı. Birincisi ise zaten senin işkence edildiğin o andı. O adam, her kimse benim ona işkence çektireceğimi bildiğinden kendini öldürmüş. Adamlar cesedini ormanda buldular."
Tek nefeste söylediği cümlelerin her birini dikkatle dinlemiştim. Benim için telaşlanması hoşuma gitse de dikkatimi çeken ve beni şüpheye düşüren cümlesi yüzünden ona pek sevinememiştim.
"Tahta evin yerini nereden biliyorsun sen?" dediğimde bir an bozuldu. Ancak yine benim sorumu cevapsız bırakmadı ve "O gün, tanıştığımız ilk gün yanında ki adam seni götürürken sizi takip etmiştim. O an öğrenmiştim." dedi.
En başından beri, tahta evin yerini biliyordu. Her şeyi biliyordu. Ayrıca küçükken gördüğü tahta evin yerini hatırlayamazdı unutmuş olması gerekirdi. O, yıllarca tahta eve gelip durmuştu. Belki de yıllardır beni takip ediyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADININ KIZI
Novela Juvenil✧˖ ° "Benim kızım yaşayacak, Diana yaşayacak ve neslimiz devam edecek. Diana gelecek sizin bedenlerinizi yakacak. Diana intikamımızı alacak!" • Ben Diana. Yıllardır tüm kraliyetin korkulu rüyası olan cadı Agatha'nın kızı Diana. Doğduğum günden beri...