Endişelenmek

91 11 3
                                    

Öğleden sonraki dört ders boyunca, sadece lavaboya gitmek için sınıftan çıkmış ve bu yüzden, Jimin ile hiçbir şekilde karşı karşıya gelememiştim. Çünkü, dokuzuncu sınıfların hepsi birinci kattaydı ve iki kat aşağı inmek için çok üşengeç bir insandım.

Onun yanına gitmek için, asansöre de binebilirdim, fakat kesinlikle binmek istemiyordum. Çünkü, teneffüsler de çok sıkışık oluyordu ve on dakikalık teneffüsleri sınıfta oturup, işlediğimiz derslerde aldığım notları tekrar ederek geçirmek daha cazip geliyordu...

Son dersin bittiğini çalan zil sayesinde fark ettiğimde, dışarı çıkmaya başlayan öğrencilerin ardından eşyalarımı toplamış ve sırt çantamı tek omzuma aldıktan sonra, kimsenin yüzüne bile bakmadan sınıftan çıkmıştım.

"Kim Yoongi!?"

Arkamdan duyduğum adım seslerinden sonra, seslenen kişinin Jungkook olduğunu anladığım için, hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye devam ediyordum. Çünkü, bugün aşırı derecede yorgun hissediyordum ve bundan dolayı onunla uğraşmak istemiyordum.

"Sana diyorum Kim!"

Gerçekten, katil olmama çok az kaldı. Hayır, neden ben mesela? Sebep ne?...

Yine onun yüzünden sinirlenmeye başlamıştım ve saatimden gelen 'bip' sesini duymuş olsam bile, şu an sadece bu insanların arasından siktir olup gitmek istiyordum.

"Sağır mısın beyinsiz!?"

Jungkook isimli çatlak, neredeyse koşarak indiğim merdivenlerin sonuna, yani zemin kata geldiğim zaman beni kolumdan tutarak durdurduğu için, öfkeyle konuşmaya başlamıştım.

"Ne var, ne!? Beni rahat bırak artık!"

"Bırakmazsam ne yaparsın? Mesela, abine mi şikayet edersin?"

Yüzüne sinirle bakmaya devam ederken, BENİM ABİM FALAN YOK! dememek için zor duruyordum. Fakat sakin olmam gerektiğini iyi biliyordum. Çünkü yine, saatim ötmeye başlamıştı ve kesinlikle Bay Kim'den azar yemek istemiyordum.

"Daha çok, etrafımdaki problemleri kendim halletmeyi tercih ederim. Başka insanların yardımına muhtaç değilim!"

Ağzının kenarıyla gülümsedikten sonra, tuttuğu kolumu serbest bırakmış ve sinirli olduğunu belli eden bir tavırla, dişlerini sıkarak konuşmaya başlamıştı.

"Bu özgüvenin, sana nereden geldiğini gayet iyi biliyorum Kim. Fakat kendine dikkat etsen çok iyi olur."

"Ne yaparsın? Mesela, müdüre mi şikayet edersin?"

"Ben senin gibi ibneleri şikayet etmem. Direkt döverim!"

Şaşkınlıktan dolayı aralanan ağzımı ve kocaman olan gözlerimi fark eder etmez hızla kendime gelmiş ve dişlerimi sıkarak konuşmaya başlamıştım.

"Bana bak, ben ibne değilim! Ayrıca Jimin denen çocukla, sırf o gay olduğu için uğraşıyorsan ve bundan zevk alıyorsan eğer, asıl senin kendine dikkat etmen lazım. Ve bir daha, benimle bu şekilde konuşursan-"

"Ne yaparsın küçük kedi? Döver misin?..."

Yüzüme doğru yaklaşırken gülümseyerek konuştuğu için, aramızdaki mesafeyi sinirle kapatmış ve dudaklarımız arasında çok az kalmış olan mesafeyi bile umursamadan konuşmaya devam etmiştim.

"Pençelerimle, o güzel yüzünü dağıtırım Jeon! Benden ve Jimin'den uzak durmazsan eğer, bunu gerçekten yaparım..."

Jungkook, şaşkınlıkla yüzüme bakıp kaldığı sırada, aramızdaki mesafeyi fark etmiş ve yakınlıktan dolayı çok rahatsız olmuştum. Öfkeyle geri çekildikten sonra arkama dönmüş ve biraz uzaktan bizi izleyen Jimin'i gördüğüm için, Jungkook'u ardımda bırakarak ona doğru yürümeye başlamıştım.

Unknown ValueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin