On üç yıl önce...
Ben... Ben, kim miyim?...
Orospuluk yapmak için, eşini ve oğlunu terk edip gitmiş olan bir kadının oğluyum. Aynı zamanda her gün, "Annenin gitmesine sen sebep oldun." diyerek beni suçlayan ve bu yüzden elindeki parayı tutmayarak, sadece alkole para harcayan bir babanın oğluyum.
Ben, şu genç yaşında çalışmaya mahkûm olan, sürekli zorbalık gören ve hakaretlere maruz kalan Kim Taehyung'um...
Neredeyse her gün, okuldan çıktıktan sonra beni sıkıştırıp dövmeye çalışan öğrencilerden kaçmak yeterince zor değilmiş gibi, bir de babam olacak ayyaş yüzünden okul harçlığımı çıkartmak için çalışmak zorunda kalıyorum. Babam, işe gittiği hâlde aldığı maaşı sadece kiraya vermek suretiyle elinde tutuyor. Geri kalanını da faturalara harcıyor ve benim okulum falan varmış diye hiç düşünmüyor. SADECE İÇMEYİ BİLİYOR ŞEREFSİZ!
Bu yüzden, kendime bakmak için çalışmak zorunda kalıyorum. Babam bunun farkında fakat, evin içinde iki yabancı olarak bir hayat sürdüğümüz için kendisinin asla umrunda değilim.
Şahsen, ben de aşık olduğum kadınla evlensem ve ondan bir oğlum olduğu hâlde, eşim bana geçinemiyoruz diye boşanma davası açsa ve hakim kararınca onaylansa, sonra da eşim dediğim, çocuğumun annesi dediğim kadın, para için başka erkeklerle beraber olsa ben de alkolik olurdum... Babamın da bu yüzden psikolojisi bozulmuştu ve bunu bana her seferinde yansıtmaktan hiç çekinmiyordu.
Geçmişte yaşanmış olan şeylerin acısını, neden benden çıkartıyordu bilmiyordum. Kendisi de, neden bana böyle davrandığını hiç söylemedi. Hoş, zaten her sorduğumda beni terslediği ve yüzüme bir tokat geçirdiği için, bir daha asla sormadım...
Neredeyse bir aydır, çalışmak zorunda kaldığım işi seviyorum diyebilirim. Çünkü evde durmak istemediğim için, çoğu zaman babamdan habersiz bir şekilde bilgisayar satan yerleri gezer ve kayıt olduğum bilgisayar kursuna giderdim. Gittiğim kursta bilgisayarlara karşı olan yeteneğimi gören bir teknolojik aletler satan iş yerinin sahibi, kendi dükkanında çalışmamı istediği için onun yanında işe girmiştim. Yaptığım iş, yeni çıkan bütün teknolojik ürünleri gelen müşterilere tanıtmak ve bozulan aletlerin tamirini yapmaktı.
Ve şu an lisede okuduğum bölüm de bu tarz bir bölüm olduğu için, hiç zorlanmıyor ve hem işe, hem de okula dört elle sarılıyordum...
Okulda benim fakir olduğumu bilen birçok kişi vardı. Annemin nasıl bir kadın olduğunu ve babamın nasıl bir adam olduğunu bilen öğrenciler, öğretmenler vardı. Bu yüzden, öğretmenlerim bana yargılayıcı gözlerle bakardı. Ama öğrenciler, kız-erkek fark etmeksizin benimle uğraşmak için fırsat kollarlardı.
Yine bir pazartesi günü, zor belâ okuldan çıkmış ve beni fark eden öğrencilerden kaçmaya başlamıştım.
İş yerime yakın olan çocuk parkına koşarak girmiş ve peşimdeki manyakları atlatmış olduğumu ümit ederek yere oturduktan sonra, bir ağacın arkasına yaslanmaya başlamıştım.
Hayatım zaten yeterince zor değilmiş gibi, bir de kendilerini yetişkin olarak gören üst sınıf ergenlerle uğraşmak zorunda kalıyordum. Bedenim bile, artık bir şeylerden kaçmaktan ve mücadele etmekten yorulmuştu.
Daha on yedi yaşındayım, on yedi! Derslerim haricinde hiçbir şey düşünmemem gerekirken, benimle uğraşıp duran saçma sapan insanlar tarafından gördüğüm eziyetler de, hayatımın ayrı bir trajedisiydi.
"Senin yine burada ne işin var çocuk!?"
Öfkeyle bağıran orta yaşlarda bir adamın sesini duyduğum zaman, bakışlarımı çimlerin üzerinden çekmiş ve sol tarafımdan gelen seslerin sahiplerine bakmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unknown Value
Ficción Generalİstediği her şey ona aitti. Ona ait olmayan ve elde edemeyeceği hiçbir şey, bu hayatta yoktu. Buna ben de dahildim... |TAEGİ| -Semetae -Ukegi (Fic içerisinde alıkoyma, argo kelimeler, zorbalık, zorla dediklerini yaptırma ve yaş farkı gibi unsurlar v...