İlk dersin bitmesine az bir vakit kala, şiir konusunu anlatmaya devam eden bayan Jihye'yi ilgiyle dinliyordum ki; ortada hiçbir sebep yokken, Jungkook'un nasıl bir durumda olduğunu merak ettiğim için arkama dönmüş ve ona bakmaya başladığımda ise, bana doğru gözlerini dikmiş bir şekilde baktığını gördüğüm için, sessizce önüme dönmek zorunda kalmıştım.
Sınıfa girdiğim ilk zaman, herkes benim hakkımda fısıldaşırken, kendisi hiçbir şekilde bana doğru bakmamış, hatta bakmak için tenezzül bile etmemişti. Ama şimdi, bana doğru neden böyle öfkeli gibi baktığını bir türlü çözememiştim.
Gözlerinden resmen ateş çıkıyor gibiydi; ama, aynı zamanda o ateşin altında yatan bir merak da vardı sanki...
Çok bir zaman geçmeden teneffüs zili çaldığı için, Bayan Jihye; "Derse geç kalmayın gençler." dedikten sonra, kol çantasını yanına alarak dışarı çıkmıştı.
Onun ardından ise, sadece kalem kutumu sıranın üzerinde bırakarak, diğer eşyalarımı da çantama koyduktan sonra, kendimi kimseye belli etmeden dışarı çıkmış ve merdivenlere yönelerek, Jimin'in yanına doğru gitmeye başlamıştım.
Fakat aklıma gelen şeyle beraber, aniden durduktan sonra kolumdaki saate bakarak, Bay Kim'i aramaya başlamıştım.
Üçüncü katta kimsenin bulunmadığı bir yer görür görmez oraya doğru yürümeye başladığımda ise; Bay Kim, birkaç çalıştan sonra aramayı yanıtlamıştı.
"Efendim?"
"Kusura bakmayın efendim, müsait miydiniz?"
"Şu an bir toplantının ortasındayım, ama dinliyorum. Bir sorun mu var?"
Kafamı s-. Adam mesajda o kadar; 'Toplantım var, MÜSAİT OLDUĞUM ZAMAN MESAJINA BAKARIM!' demişti. MALIM BEN!...
"Özür dilerim efendim."
"Neden?"
"Toplantıda olduğunuzu unuttum."
Bay Kim'in sessizce gülümsediğini duymuştum ve hemen ardından ise; "Önemli değil. Sabahki sorun neydi?" dediği için, kısa bir süre gözlerimi kapatarak ne demem gerektiğini düşünmüş ve ardından sakince konuşmaya başlamıştım.
"Sabah sınıfa girer girmez, bütün öğrenciler bana baktı efendim. Ve yüzüme bakmaya devam ederek, fısıldaşıp durdukları için kendimi kötü hissettim. Bu yüzden heyecan yaptığım için kalp atışlarım hızlandı."
Konuşmamın ardından, Bay Kim sabır dilenircesine oflamıştı ve; "İnsanlar her zaman konuşur. Önemli olan, onların çenelerini kapatmayı bilmektir. Kimseyi umursama ve sakinliğini koru. Sana kötü davrananlar olursa eğer, sınıf öğretmeninle iletişime geç tamam mı? Kendisi yakın bir dostumdur." dedikten sonra, aydınlanma yaşadığımı hisseder gibi olmuştum...
Kendisiyle daha dün tanışmış olmama rağmen, Seokjin hocanın neden bana bu kadar iyi davrandığını düşünüp durmuştum. Hatta bana dediği şeylerde bile ciddi olup olmadığını sorgulamış, fakat işin içinden bir türlü çıkamamıştım.
Ama her şey, şimdi yerine oturmaya başlamıştı; Çünkü, Seokjin hoca ve Bay Kim dost olduğu için, kendisi benim kim olduğumu biliyordu ve Bay Kim ise, bu okulda güvendiği birisi olduğu için beni buraya getirmişti demek ki...
"Yoongi~iii!"
Kendi kendime düşüncelere dalıp gittiğim sırada, arkamdan gelen Jimin'in sesini duyar duymaz, hızla kendime gelmiş ve ona doğru dönmüştüm.
"O kimin sesi?"
Aramayı hâlâ daha kapatmadığımız için, Bay Kim'in sorusuyla beraber Jimin'e doğru bakarken konuşmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unknown Value
General Fictionİstediği her şey ona aitti. Ona ait olmayan ve elde edemeyeceği hiçbir şey, bu hayatta yoktu. Buna ben de dahildim... |TAEGİ| -Semetae -Ukegi (Fic içerisinde alıkoyma, argo kelimeler, zorbalık, zorla dediklerini yaptırma ve yaş farkı gibi unsurlar v...