İşte Yolun Sonu

76 6 0
                                    

Multimedya : Tahsin'in adamları

Kendimizi toparladıktan sonra Mina annesine gitmek üzere yanımdan ayrıldı. Ne kadar çaresiz olduğu gözlerinden anlaşılıyordu. Biraz daha odada kaldıktan sonra zilin sesiyle aşağıya indim. Kapıyı açtığımda Akın'ı karşımda görmem beni şaşırtmıştı. Ellerindeki kanları farkedince bir an olsun telaşlandım. "Bu halin ne Akın, ellerin kan içinde." dediğimde susup sadece sarılmayı tercih etti. Üstelemeyip bende sarılmasına eşlik ettim. Kıpırdanmaya başlayınca başımı kaldırıp yüzüne baktım. Kapıyı örtüp koltuklara attı kendini. "Anlatacak mısın?" dedim tedirginliğimi ses tonumla belli ederek. O kadar rahattı ki cevap vermeye tenezzül bile etmiyordu. "Akın!" diye seslenişimin ardından oturduğu yerde yüzüme bakmaya başladı. "Sana dokunacak elleri, tehdit edecek ağızları yok artık hayatım, için rahat olsun. Sana zarar verecek olan insan parçalarını pişman etmeden uykular haram bana." demesiyle gözlerim büyüdü. Ne yani Akın o adamları bulup, dövmüş müydü? "Nasıl buldun onları?" dediğimde "Olmasını istediğim herşey iki dudağımın arasından çıkacak olan kelimelere bakar. Sen bunu daha öğrenemedin galiba Irmak." diye karşılık verdi. Doğru ya, benim karşımda Akın KARAHAN duruyor. Gerçekten saçma bir soruydu kabul. İki gündür hiç beraber vakit geçiremiyorduk. Fırsat bulup "Zaferimizi bu gece kutlmaya ne dersin hayatım?" dediğimde Akın'ın ağzı aralanmış, şaşkın yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Zaferimiz mi? Bu kelime benim ağzımdan mı çıkmıştı? İnanamıyorum ya, birisi bizi dinlemiş olsa para teklif etsem yine inanmazdı avukat olduğuma. Para teklif etmek nedir? Nereden öğreniyorum ben bu lafları anlamıyorum. Tabi yaa, ne bekliyordun Irmak. Körle yatan şaşı kalkar diye boşa demiyorlar. " Irmak ne diyorsun sen? Ortada bir zafer yok sadece ödenecek bir hesap vardı onu da kapattık. Sen benim gibi ol istemiyorum hayatım ama çok istersen yine çıkarız yemeğe. Bir daha duymayayım senden böyle cümleler. İnan ne o masumluğuna ne de tatlı diline yakışıyor bunlar." dediğinde haklı olduğunu anladım. "Tamam o zaman biz de sadece yemeğe çıkarız." dedim. Bu söylediklerimi toparlama çabam karşısında Akın gülümseyerek karşılık verdi. "Madem akşam yemekteyiz, adamlar yüzünden holdingde işlerimi yarım bıraktım. İmzamı bekleyen birçok dosya var. En azından yemeğe kadar onları halletmiş olurum. Sende bu süre zarfında anca hazırlanırsın. Saat yedide hazır ol, seni almaya geleceğim. Bence vakit kaybetme." dedikten sonra burnuma masum bir öpücük kondurup evden ayrıldı. Ayağımı yere sürterek odaya çıktım. Sıcak bir duşla kendime gelebileceğimi düşünüp üzerimdekileri çıkardım. Parmak uçlarımda banyoya girdim ve jakuziyi çalıştırdıktan sonra gözlerimi kapatıp kendimi suya bıraktım. Akın her ne kadar abartmış olsa da daha yemeğe üç saat vardı. Yavaş yavaş duşumu aldıktan sonra sıcak suyla vedalaştım. Yatağa kendimi attığımda gözlerimi dinlendirmek için kapatmıştım ki uyuya kalmışım. Açtığımda duyduğum "Sürpriz!" kelimesinin ardıdan çığlık attım. Tahsin'in adamları odamdaydı. Daha kötüsü o iğrenç ellerini bacaklarımda gezdiriyordu. Üzerimi giymediğime binlerce kez lanet ettim. Bornozla bacaklarımı kapatıp yatak başlığıyla bütünleştim. Bunlar nasıl girmişti evime? Yedikleri dayaktan sonra nereden geliyor bu cesaret? Peki ya kapıdaki onlarca koruma ne işe yarıyordu? Şuan bunları düşünmemem gerektiğini hatırlayıp çekmecedeki silahı ilk defa elime almak için can atmıştım. Çekmeceyi açmak için hamle yapmıştım ki bileğimde hissettiğim parmaklar buna engel olmaya yetiyordu. Gerçi silahı elime alsam ne olacaktı sanki. Elimden gelen sadece gözlerini korkutmak olurdu ki bu yamyamlar eline ilk defa silah almış birinden korkacak tipte değildi. İkisi de üzerime doğru yürümeye başladığında, sırtımı duvara çarpmamla bulunduğum durumun farkına vardım. İşte yolun sonu...



----------

Biraz geç oldu özür dilerim. Desteklerinizi bekliyorum :*

İNTİKAM KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin