VI.

962 98 41
                                    

Üç gün geçti. Soobin'in evinde acıyla geçirdiğim üç gün. Sabahları o okula giderken ben onun evinde, onun odasında tek başıma kaldım. Yaptığım yuvam bozulmadı. Aksine, her gece Soobin'in gelip beni okşamasıyla yuvamdaki koku daha da güçlendi. Tüm ağrımı aldı.
Bir gece şiddetli bir ağrıyla uyandığımda Soobin'in hemen yanımda yattığını fark ettim. Uyuyordu. Onu uyandırmadan, istemsizce, sadece içimdeki o dürtüyle hareket ederken kendimi ona sürttüm. Uyanmadı. Ben devam ettikçe kokusu odaya yayıldı, o an fark edemedim.

O gece içimden geldiği gibi davrandım. Soobin'e kendimi sürterken aklımdan geçen tek şey ağrımın dinmesiydi. Fakat dinmedi. Aksine, bacağına değen erkekliğim, göğsünde gezinen ellerim durmadı. Daha fazlasını istercesine üzerine çıktım. Soobin'in gözleri açılmadı. O gece kendisini tuttuğunu fark edememiştim.
Üzerine çıkmış, kendimi ona sürterek göğsüne uzanmış ve yuvamdan ayrı uyumuştum.

Soobin o süreçte isteğim dışında bana dokunmamıştı. Benim yaptıklarımı kabul etmiş, kendisini de tutmuştu. O'da biliyordu. Birkaç gün içinde kızgınlığa gireceğimi biliyordu.

"Sana okula gelmemeni söylemiştim." Sinirle etrafına baktı. Alfaların gözü benim üzerimdeydi. Arkamdan gelip arabanın kapısını kapattı, kolunu boynuma atıp beni birden göğsüne çekti. "Yanımdan ayrılmayacaksın."

"Sen benim alfam değilsin."

"Olacağım." Birlikte okula yürürken bize bakan her gözün içine içine bakarak ilerledi. Tüm alfalara tiksinircesine bakıyordu. Yeonjun benim dercesine.

Tüm gözler üzerimizdeydi. Hem Soobin ve benim bu kadar yakın olmamız yüzünden hem de benim kokum yüzümden. Bakışları hissedebiliyordum. Soobin ise hepsine öldürücü bakışlar atıyordu. Onu anlamak zordu. En başından beri peşimde olan o'ydu. Bunların hiçbirine katlanmak zorunda değildi ama o katlanmayı seçen kişiydi. Onu istemeyen bir omeganın peşinde dolaşan kişi Soobin'di.

Soobin beni yanından ayırmadı. Sınıfa girerken kolumdan tuttu, en arka sıraya kadar götürdü. Bu sefer yan yana oturacaktık. Öyle istiyordu. Beni pencere kenarına oturtturdu. İtiraz etmedim. Okula gelmek isteyen bendim. Savunmasız olan bendim. Beni koruyacak olan o'ydu.

"Sakın benden habersiz bir yere gitme." Kolunu masaya yasladı. Üzerine kafasını koydu ve bana doğru yüzünü çevirip bakmaya başladı. O sırada kitaplarımı masaya koydum. Gözlerim istemsizce ona kaydığında gözgöze geldik. "Herkes kokunu alıyor."

"İlaçlarımı almamı istemedin."

"Kokunu seviyorum."

Gözlerimi devirdim. "Herkes seviyor." Kaşlarını çattı. Yüzü gerildi, kastığı çenesinden sinirlendiğini anladım. "Sen benim omegamsın Yeonjun. Sana yaklaşacak her alfanın yoluna çıkarım."

"Belki ben başka bir alfayı istiyorsam?" Günlerce Soobin'in yanında kalmış, onun kıyafetleriyle yuva yapmış ve ona sürtünmüştüm. Bunu söylemem tuhaftı. Ve onu öfkelendirdi. Kafasını kaldırdı, çatık kaşlarıyla bana bakarken dudaklarımı yaladım.

"Öyle ya da böyle, benimsin."

"Öyle ya da böyle?"

Kafasını salladı. "İstesen de istemesen de." dedi üstüne basa basa. Gerildim. Gözlerimi kaçırdım. Söylediği şey beni korkuttu. Soobin bana dokunmamıştı bile ama bu cümleleri endişelendiriyordu. Söyledikleri ve yaptıkları farklıydı.

Masanın üzerinde duran elimi tuttu. Buz gibi olmuş elimin onu endişeye düşürdüğünü gördüm. "Korktun." Seziyordu. Hislerimi, duygularımı, beni seziyordu.

"Korkuttun." Elimi çekmek istedim ama daha sıkı tuttu. "Korkma Yeonjun. Benden korkma."

"İstemediğim zaman bana dokunmadın." Kalbim küt küt atıyordu. Sınıfta bizden başka kimse yoktu. Erkenden gelmemiz iyi olmamıştı. Kafasıyla onayladı beni. "Dokunmadım." dedi.

benim gençliğim- yeonbin (omegaverse)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin