Sabah Hyunjin'in başımda öksürmesiyle uyandım. Uykum çok hafif olduğu için her sese uyanıyordum. Yavaşça yerimde gerindim ve Hyun'a baktım. Ama tahmin ettiğimden çok farklı birşey gördüm. HYUN BANA SİNİRLE BAKIYORDU!
Yinede ona hafif bir şekilde gülümsedim. "Ceza alıcağını biliyorsundur umarım." Başımı salladım. "Dün gece sana yatmadan önce ne söylediğimi de hatırlıyor musun peki?!" Sesi sert ve korkunç çıkmıştı ilk defa. Ne söylemişti ki. Hatırlayamadığım için dudaklarımı ısırdım. Ama jeton o zaman düştü. EMZİĞİ DÜŞÜRMÜŞTÜM!
Emziğin olmadığını fark edince gözlerim kocaman açıldı. "Gece düşmüş olmalı ben çıkarmadım." Bana inanmayarak bakıyordu. Neden inanmıyor du ki? "Emin misin? Sen inandın mı buna?" Yalan söylediğimi düşünüyordu! "G-gerçekten ben çıkarmadım..." yine gozlerim dolmuştu tabi.
"Boşuna timsah gözyaşlarını akıtma. Hiçbir işe yaramaz. Dün dediğim gibi cezan ikiye katlanıcak. Şimdi aşağı iniyoruz." Dudaklarımı büzdüm. Ağzıma kenarda duran emziği verdi. Şu an daha fazla ceza almamak için kabul ettim. Daha sonra beni kucağına alıp aşağı indi. "Günaydın Hyunummm" dedi Felix bana göz ucuyla bile bakmadan. Hyunjin'de ona gülümsedi ve beni masaya bıraktı. "Günaydın Feliximm. Ne yapıyosun kahvaltıya?" Kahvaltı kelimesini duymamla karnımın guruldadığını hissettim.
"Bu gün Türk mutfağından bi yemek yapasım geldi. Menemen yaptım." Menemeni çok severdim. Anında gözlerim açıldı ve yemeyi beklemye başladım. "Dur sana yardım ediyimde kahvaltıyı kuralım." Dedi Hyun. Konuşmaları amerikan filmlerindeki konuşmalar gibi olmaya başlamıştı.
İkisi beraber masayı kurdular ama nedense iki tabak koymuşlardı. Ve daha sonra beni umursamadan yemeye başlamaları ayri bir meseleydi. Kaşlarımı çatıp ikisinede bakmaya başladım. Çok garip davranıyorlardı. Ama ben çok açtım. "Baba ben ne zaman yiyeceğim?" Beni duymamış gibi yaptı. "Ee ne zaman bir bebek sahipleniyoruz? Çok güzel olur ona güzelce bakarız." Felix başını salladı. "Evet keşke şu an bir tane olsaydı." Hey... ben burdayım...
"Baba ben burdayım." İkiside duymuyordu! Acaba ölmüş müydüm? Veya bu bir rüya mıydı? Evet evet rüya en mantıklı sebepti.
Karnım guruldamaya devam ediyordu. Ama hayla hiçbir şey yememiştim. Birkaç dakika daha sohbet edip yemeklerini bitirdiler. Daha sonra etrafı toplayıp salona geçtiler. Bende peşlerinden tabi.
"Alırsak kız alalım şöyle en güzelinden." Dedi Hyun. "Evet evet hem çok tatlı oluyorlar. Ayyy düşündükçe heyecanlanıyorum." Artık ağlayacak noktaya gelmiştim. Neden böyle oluyordu? "Baba ben burdayım..." yine ikiside takmayıp konuşmaya devam etmişlerdi.
Dolan gözlerimden birer birer yaşlar akmaya başlamıştı. "Ama adı Asya olmasın o ismi hiç sevmiyorum." Hyunun sözleri kalbime saplanıyordu. "Bende sevmiyorum. Hatta saçlarıda sarı olsun siyah saçı hiç sevmem." Ne oluyor du? Ağladığımı hissettiğime göre rüyada değildim. Neden böylelerdi o zaman?!
"Birde boyu kısa olmasın, uzun kizlar daha güzel." Felix te darbelerini vuruyordu yine. "Aynen. Ama geçmişi sorunlu olan veya karanlıktan korkan bi bebek olmasın."
"Ve yüksek sesten de" diye ekledi Hyun. Artık güçlü bir biçimde ağlamaya başlamıştım. Korkuyordum. Şu an içinde bulunduğum durum tam olarak neydi?Göz ucuyla bana bakan Felix halimi görünce gülümsemeyi kesti ve gelip beni kucağına aldı. "Bebeğim sakin ol." Güven verici bir ses tonuyla konuştuğunda ona sarıldım. "Özür dilerim, dün için cidden özür dilerim. Baba..." baba dedğime kendim bile inanamıyordum. Hyun'a ceza vermemesi için diyordum ama hiç dememiştim böyle bir içtenlikle.
Kolları bedenimi daha sıkı sardı. "Cezanı çekmiş oldun bebeğim. " bu ceza mıydı? Rahatlamıştım. En azından kötü bişey yoktu. Hyun'da yanımıza geldi. "Aslında daha hafif bi ceza vericektik ama sabah emziğin azında değildi." Kafamı ona doğru çevirdim. "Ben yalan söylemiyorum baba. O emziği çıkarmadım." Tam şu an elimde duran emzik yüzünden ceza almıştım.
"Peki bebeğim öyle olsun." Bakışlarından inanmadığı belli oluyordu. Ve lanet midem yine kendini gösterme potansiyeliyle guruldadı. Felix eliyle göbeğime vurdu. "Aç göbüş senii" ikimizde kıkırdadık. Kosarak mutfağa gitmeye basladığımızda daha fazla gülmeye başladım. Bu his harikaydı! Uçuyordum! "Uçuyoruuumm!!" Söyledigimle beraber ikiside gulmeye başladı.
............................................................................
Kahvaltı yaptıktan sonra odama çıkmış yatağımın tam onündeki bilgisayardan en sevdiğim anime olan death note'yi izlemeye başlamıştım. Tam odaklanmış bir şekilde izliyordum ki birden kapı açıldı. Gelen Felix'ti. Elinde bir şişe biberonla bana bakıyıyordu.
"Ne yapıyorsun bebeğim?" Diye sordu yanima gelirken. "Anime izliyorum." Gülerek yanıma oturdu. "Bu ne Asya!" Diye bağırdı birden. Kaşlarımi çatarak ona döndüm. "Ne, ne?"
"Bu film ne Asya!" Ne vardı ki hunda anlayamamıştım. Anlamadığımı gorünce derin bir ic cekti ve bilgisayarı kapattı. "Herneyse uyku vakti." Dedi yine ılıman sesiyle.Bu satte ne uykusuydu bu? "Ne uykusu bu?" Diye sordum kaşlarımı catarak. Bu saatte anca bebekler uyurdu. "Buna alişman gerek. Hadi zorlama beni." Daha sabah ceza aldığım için sorgulamadan kabul ettim. Yatağın başına oturdu ve benim basımıda dizine koydu. Sütüde ağzıma verip saçlarımı okşamaya başladı.
Ve ciddiyim ki bu halde uyurdum. Şu an ciddi sekilde mayışmıştım. Yatmak uykumu getirmişti. Ve tahminim gerçekleşti. Birkac dakika sonra göz kapaklarımda güç kalmadı.
............................................................................
Felix'ten
Kucağımda uykuya daldığı zaman sütü ağzından çektim. Asya çok farklıydı. Bu kadar agrasif olmasını beklemiyordum. Yinede o kadar güzel bir masumluğu vardı ki insanı içine çekiyordu. Hyun onu bulduğu için çok mutluydum. Onun gibi güzel bir kızım olabileceği hiç aklımdan geçmezdi.
Kendimi bu düşüncelerden sıyırıp onu yatırdım. Üstünüde örttükten sonra emziği ağzına verdim. İlk önce garipsedi ama sonra kabul edip emmeye başladı. Bu masum haline gülümseyip odadan çıktım.
Çıktığım gibi Hyun'un yanına gittim. "Hyuuuunnn" odada yoktu ve ben aramaya üşendiğim için sesleniyordum. Birden arkamdan sarılmasıyla irkildim. "Hmmm" gülerek arkamı dönmemle yüz yüze kaldık. Asyayla o kadar meşguldük ki kendimizi unutmuştuk. Yüzüne baktıkça onu ne kadar özlediğimi fark ediyordum.
Ve gözlerim gözlerinden sonra dudaklarını buldu.O kadar güzel dudakları vardı ki onları öpmek istiyordum. İsteğimi görmüş olacak ki birden dudaklarıma yapıştı. Dudakları alt dudağımı işgal ederken bende üst dudağıyla uğraşıyordum.
Kollarıyla beni sarmalayıp etrafında döndürdü ve yatağa bıraktı. "Yaramazlık yok Felix" dudaklarımı büzerek yüzüne bakmaya başladım. "Bana öyle bakma." Bakmaya devam ettim. Bakışlarıma dayanamamış olacak ki tekrar dudaklarıma yapışmıştı.
Ellerimi omuzlarına yerleştirmiştim. Sertleşmiş erkekliğini hissedebiliyordum. Birden ayrılıp anlamlı bir sekilde bakmaya başladı. "Duş alalım mı?" Göz kırparak tamamladı teklifini. Ve bu halde onu asla reddetmezdim.
Başımı sallamamla beni kucağına alması bir oldu. Zevkli dakikalar beni bekliyordu....
............................................................................
Bölüm nasıldı? Yorumlarınızı bekliyorum.
Bu görsel şölenle sizi baş başa bırakıyorum. Yazım yanlişları çok olabilir ama bir arkadaşı bekletmemek için yazdım. En kjsa zamanda duzelticem :)
Öpüldünüz🚨🗿🐣🗿💍🗿💍😈💍😈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my beautiful daughter [hyunlix]
Chick-LitHyunlix shipi vardır~ eşcinsel kurgudur~ age-play barındırır~ homofobikler uzak dursun. Asya 16 yaşında şiddet gören bir kızdı. Babası öldükten sonra annesinin sevgilileri oluyordu. Anneside sevgilisinden geçiniyordu. Ama sevgilisiyle ayrılınca par...