6'

70 5 33
                                    

-
-
-

Aradan birkaç gün geçmişti. Chan iyileşmişti neredeyse daha iyi hissediyordu ama ağrıları vardı. Changbin ise sürekli Chan ile ilgileniyordu.

Chan'ın zoruyla ofise gelmişlerdi. Changbin biraz daha dinlenmesi için ısrar etsede Chan dinlemedi.

Çalışmaya başlamışlardı ama ortamda bir gariplik vardı. Bu gariplik Jeongin ve Hyunjin'den dolayıydı. İkiside konuşmadılar sabahtan beri. Jeongin'in morali biraz bozuktu ama işine devam ediyordu.

Changbin'in babası aramıştı gitmesi gerekiyordu o yüzden izin alıp erkenden çıktı. Çıkmadan önce Chan'ı uyardı sürekli.

Chan'ın da işleri bitmişti neredeyse, son kontrollerini yaptı ve bitirdi hepsini. Masasını toparlayıp ofisin mutfağına geçip arkadaşları için hazır ramenlerden hazırladı. Yanına içecekte koyup arkadaşlarına götürdü.

"Teşekkürler hyung!" Felix gülümsedi kocaman.

"Afiyet olsun." Chan da gülümsemesine karşılık verdi.

"Hyung... Onlara ne oldu?" Felix, Jeongin ve Hyunjin'e bakarak ve sessizce konuştu.

"Ben de anlayamıyorum Lix. Zamanla anlarız." Felix'in saçlarını karıştırdı Chan.

Mutfağa gidip etrafı temizledi ve masasına geçti. Felix ile konuşurken telefonu çaldı. Kim olduğuna baktığında ilk başta korktu. Chan'ın babası arıyordu. Ofisin üst katına hızlıca çıkıp açtı aramayı.

"Christopher neredesin?!"

"Ofisteyim baba.."

"Atölyede bekliyorum seni çabuk gel!!"

Babasının son söylediği şeyle gözleri açılmıştı, atölyenin anahtarını nasıl bulduğunu anlayamamıştı. Hemen aşağıya inip eşyalarını toparladı.

Ofistekiler onun telaşlı halini görünce endişelenmişlerdi.

"Hyung nereye?" telaşlı bir sesle sordu Jeongin.

"Ne oldu?!" Hyunjin Chan'ı durdurmaya çalıştı.

"Gitmem lazım dönmeye çalışacağım. Sakın peşimden gelmeyin."

Chan aceleyle Hyunjin'den çekilip ofisten çıktı. Biraz hızlıca yürüdükten sonra taksi durdu ve çok geçmeden vardı. Ödemeyi yapıp üstünü almadan direkt atölyeye koştu.

Kapıyı açtığında masada oturmuş olan babasını gördü o an korkuyu her yerinden hissetti.

Babası Chan'a yaklaştı ve ilk önce kapıyı kapattı sonra kolundan tutup yere düşmesini sağladı. Chan'ın ağzından sessiz bir inleme çıktı.

Babası bir şey demeden sadece Chan'a vurmaya başladı. Chan ise bırakması için yalvarıyordu ve ağlıyordu.

En sonunda Chan'ın parmaklarını tuttu "Kırarsam çizim yapamazsın değil mi?"

Chan korkuyla bırakması için yalvardı.
Babası ise acımadı ve parmaklarından acı bir ses çıkardı. Atölyeyi Chan'ın ağlama sesleri dolduruyordu. Babası'nın açgözlülüğü yüzünden kendisi zarar görüyordu.

Babası Chan'ı öylece bırakıp gitti. Acıma duygusu kesinlikle yoktu. Chan hareket edemiyordu telefenonu almak için ayaklandı, ayaklandığı gibi düştü.

pretty boy, chanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin