-
-
-Chan ağlıyordu. Changbin'in de gözleri dolmuştu, onun saçlarını okşayıp sakinleştirmeye çalışıyordu.
Bir süre sonra sakinleşmeye başlamıştı.
"Chan bunları kim yapıyor sana..?" dedi Changbin.
Chan ilk başta sustu. Changbin onun gözlerine bakarak cevap bekledi.
"Babam.."
Changbin bu cevabı aldığında donmuştu. 10-15 saniye boyunca konuşmadı.
"Baban bunu sana nasıl yapabilir?!"
Chan'ın gözlerinden yaş gelmeye devam ediyordu.
Changbin ona baktı ve gözlerini sildi.
"Chan.. Seni güvende tutabilirim. Büyük bir sorumluluk olabilir ama yapabilirim. Buna izin ver lütfen. Sana daha ne yapabilir düşünmek istemiyorum. Seni böyle görmek istemiyorum. Seni üzgün, yorgun görünce kendimi kötü hissediyorum. Seni iyileştiririm, yaralarını sararım... Tüm kötü şeylerden uzak tutarım..."
Changbin, Chan'ın elini tutup okşadı. Teklifini kabul etmesini çok istiyordu. Kabul etmezse bile arkasında durmaya devam edecekti.
Chan, Changbin'in sözlerini dinlerken daha da büyülenmişti sanki ona karşı. Zaten onun enerjisi Chan'ı sürekli mutlu ederdi.
Chan yatakta biraz doğrulup Changbin'e sarıldı. Bu kabul ediyorum demekti. Chan göz yaşlarını tutamıyordu.
Changbin sevinmişti ve sarılmasına karşılık vermişti. Saçlarını okşayıp sırtını sıvazladı.
Bir süre sarıldıktan sonra ayrıldılar zaten Doktor girmişti. Chan'ın parmaklarını saracaklardı kırık olduğu için. Sadece parmakları kırılmamıştı aslında ayağında çatlak vardı, babası onu ittiğinde sertçe düşmüştü o sırada olmuştu.
Changbin daha da sinirlenmişti. Chan'ı germemek için sakin kalmaya çalıştı. Doktor çıkınca arkadaşları gelmişti.
"Hyung iyi misin?!" dedi Hyunjin telaşlı bir şekilde.
Chan hafifçe gülümsedi. "İyiyim merak etmeyin."
Jeongin Chan'ı süzdüğünde parmakları dikkatini çekti. "Chan hyung.. Parmakların.."
"Ufak bir kırık Jeongin önemli bir şey değil." Jeongin'in endişesini dindirir gibi konuştu Chan.
Changbin de o sırada Chan'ın güzelliğini izliyordu. Arada Chan'ın kırık parmaklarını nazikçe okşuyordu.
Chan sürekli hastaneden ne zaman çıkacağını soruyordu. Changbin doktorun yanına gitti öğrenmek için. O sırada arkadaşlarıda çıktığı için tek kaldı. Kırık olna parmakların baktı. Göz yaşlarını yine tutamadı.
Changbin odaya geldi ve tekerlekli sandalye de getirmişti. Sandalye ile daha rahat edebileceğini düşündü.
Chan'ın ağladığını görünce hemen yaklaştı ona ve yanaklarını okşayıp gözlerini sildi.
"Chan çok iyi olacaksın merak etme sana destek olacağım." Saçlarını okşadı Chan'ın.
"Şimdi eve gideceğiz ve bahçede oturup film izleyeceğiz, eskiden yaptığımız gibi.." Gülümseyerek konuştu Changbin.
Chan da onunla birlikte gülümsedi ve yatakta doğruldu. Changbin'in yardımıyla sandalyeye oturdu. Changbin onu odadan çıkardı.
Felix Chan'ın yanına geldi.
Felix ile de uzun zamandır arkadaşlardı.
Lisenin son yılında okul değiştirmişti Felix yani Chan'ın okuluna gelmişti. Chan da o zamanlar yalnızdı, Changbin o zaman gitmişti yurtdışına. İlk arkadaşı Chan olmuştu Felix'in.
Changbin tekerlekli sandalyeyi arabaya doğru sürdü. Arkadaşları ofise geçeceklerdi o yüzden taksiyle gittiler.
Changbin kendi evine doğru sürdü arabayı.
Chan, dışarıyı izliyordu. Changbin arada onu kontrol ediyordu.
Chan uyuya kalmıştı yolda, çok yorgundu zaten.
Eve geldiklerinde ise uyanmıştı hemen arabanın durmasıyla. Changbin arabadan inip sandalyeye Chan'ı bindirdi.
Eve girdiler
"Biraz uyuyabilir miyim..?" dedi Chan
"Tabii, sormana gerek yok." Chan'ı kendi odasına götürdü. Sandalyeden indirip yatırdı yatağına. Üstünü örttü.
"Teşekkür ederim Changbin"
Changbin gülümseyip Chan'ın saçlarından geçirdi pamaklarını.
-
-
-sunu gorunce cildirdim