-
-
-
-Chan uyanmıştı iki saat sonra. Changbin o sırada içeride işlerini yapıyordu.
"Changbin..!" diye seslendi Chan.
Changbin sesi duyduğunda gülümseyip yanına gitti hızlıca.
"Uyanmışsın. Dinlendin mi?" Chan'ın yanına çömeldi ve elini tuttu.
"Daha iyiyim. Seni çok yordum bugün sen dinlendin mi..?"
"İyiyim ben merak etme, sadece korktum." gülümsedi Changbin.
Chan gülümsedi hafifçe ve yatakta doğruldu. "Bir şeyler yapalım, sıkıldım."
"Tabii prensim nasıl isterseniz." Güldü Changbin ve Chan'ı kucağına alıp sandalyeye oturttu.
Chan da güldü. Changbin'e izin vermeden tekerleklerden tutup salona geçti.
"Çocuksun Chan." sessizce konuştu Changbin ve arkasından gitti.
"Aç olduğun için yemek sipariş edeceğim ne istersin?" Changbin açık olan bilgisayardan bir yemek sitesine girdi ve incelemeye başladı.
"Tavuk yiyelim!" Chan mutluydu, heyecanla ne istediğini söyledi.
Changbin gülümsemeden edemiyordu. Hemen yemeği sipariş etti.
Bekliyorlardı yemeğin gelmesini.
"Changbin, atölyem.."
Changbin onu koltuğa oturttu ve saçlarını okşamaya başladı.
"Halledeceğim Chan aklımda güzel şeyler var. Oraya baban sürekli gidecek o yüzden kullanmanı istemiyorum orayı."
"Teşekkür ederim. İyi ki varsın." Chan başını Changbin'in omzuna koydu.
"Sen de iyi ki varsın." Changbin hafifçe gülümsedi ve Chan'ın saçlarından öptü.
Kapı çalınca Changbin kalkıp kapıyı açtı.
Yemekleri alıp Chan'ın yanına gelip hazırladı önlerindeki sehpaya.Chan yemeye başlamıştı, biraz zorlanıyordu oarmaklarından dolayı sağ elini kullanırdı ama babası yüzünden kullanamıyordu şu an. Sol eliyle yemeye çalıştı.
Changbin bunu fark edip Chan'a yedirmeye başladı.
"Hayatımı mahvediyor, hiçbir işimi yapamıyacağım şimdi." dedi Chan bıkkınlıkla.
"Parmakların hemen iyileşecek ama ayağın biraz sürebilir.."
"Hem ben sana yardımcı olacağım demiştim öyle düşünme.""Yemek bile yiyemiyorum Chang."
"Geçecek Chan sen çok güçlüsün. Ben yokken neler yaşadın bilmiyorum ama bilmek istiyorum."
"Bilmene gerek yok geçti sonuçta."
"Ama bu seni zor durumda bırakıyor."
"Başka zaman anlatırım."
"Sen nasıl istersen ama çok geçmeden anlat"
Chan gülümsedi.
-
-
-İkiside yemeğini yemişti ve Changbin etrafı toplamıştı. Şimdi bahçeye çıkıp film izleyeceklerdi. Changbin atıştırmalık şeyler hazırladı.
Bahçeye çıktılar ve Chan bir film açtı Changbin'i beklerken.
Yorgan ve ayağını uzatması için tabure getirmişti Chan için.
"Daha ne kadar teşekkür edeceğim bugün?" dedi Chan.
"Teşekküre gerek yok ben anlıyorum Chan."
Changbin de yerleşince filmi başlattılar.
-
-
-Yarım saat geçmişti Chan filme odaklanmıştı.
Changbin ise Chan'a bakmaya başlamıştı.
Şu an onu öpmek istiyordu. Gözlerinden, saçlarından, dudaklarından...
Chan kendisine bakıldığını hissedince Changbin'e baktı. Öyle bakmasıyla bir şeyler hissetti. Kesinlikle sevgi dolu bakıyordu. Chan da bakmaya başladı ona, gözlerine..
Changbin bir elini onun yanağına koydu. Gözlerini yüzünün her yerinde gezdirdi.
"Chan sevgilim olur musun?" Changbin kendini tutamamıştı. Zaten sabırsız insandi normalde. Konu Chan olunca hassasiyet gösterirdi.
Chan şaşırmıştı gerçekten beklemiyordu çünkü. Sonra kocaman gülümsedi ve parmaklarını Changbin'in parmaklarının arasından geçirdi.
"Olurum Changbin."Changbin gülümsedi. Parmak aralarında hissettiği parmakları sıkıca tuttu ve dudaklarına kapandı nazikçe.
İkiside yavaş ama tutkulu bir öpüşmeye girmişlerdi. Chan gerçekten teşekkür etmişti şimdi.
-
cok guzeller aglicam