final

123 22 3
                                        

7 ay sonra

"Ne bakıyorsun öyle?"

San kendisine yöneltilen soruyla gülümsedi. İkisi de hala bunun gibi küçük şeylerde utanıyorlardı.

"Çok güzelsin."

Wooyoung omzuna vurduğunda gülümsemesi genişledi. Onu kendi mutfağında görmek San'ı çok mutlu ediyordu. Ne ara varlığına bu kadar alıştı ve bağımlısı oldu bilmiyordu bile. Her şeyi akışına bırakmıştı sadece ve Wooyoung her geçen gün hayatına daha çok dahil olmuştu.

"Burada kaldığın ilk geceyi hatırlıyor musun?"

"Her şeyi unuturum, onu unutmam. Birlikte uyumuştuk ve ilk kez beni öpmüştün."

San yaklaşıp ona arkasından sarıldı ve boynuna öpücükler kondurdu.

"Evet öptüm, ne olmuş? Beni heyecanlandırıyordun, mutlu ediyordun. Tutamadım işte kendimi."

"İyi yaptın bebeğim."

Wooyoung sebzeleri doğrarken San başını omzuna yaslayıp düşündü. Wooyoung gibi biriyle tanışacağını hiçbir zaman tahmin etmemişti. Çok kendi halinde biriydi ve konuştuğu tek kişi Yeonjun'du. Wooyoung'un onu bulması şanslı hissetmesine sebep oluyordu.

Arkadaş grupları büyümüştü. Başta sadece Soobin ve Yeonjun ile takılıyorlardı. Daha sonra kulüplerden tanıştıkları Beomgyu-Taehyun ikilisi ve Keeho ile Mingi'yi almışlardı aralarına. Herkesin rahatça iletişim kurabildiği ortam yarattıkları için ikisi de bu konuda çok rahat ediyorlardı.

Wooyoung'u tanımadığı günlerini telafi etmek istiyordu ama her şeyi yavaştan almanın en iyisi olduğunu biliyordu. Bu yüzden birlikte yapmak istedikleri her şeyi uygun bir yavaşlıkta gerçekleştiriyorlardı. Hem Wooyoung, San'ın yanına taşınmıştı. Sevgilisini istediği kadar görebiliyordu artık. Beraber yeni tarifler deniyorlar, her seferinde daha çok hayran kalıyordu ona.

İki ay önce Wooyoung çok hasta olmuş ve San'ın eli ayağı birbirine girmişti. Onu hastaneye götürdüğünde bayılıp yere yığılmıştı, kötü bir geceydi. Güzel günleri kadar hoş olmayan günler de geçirmişlerdi. Sınavlarda zorlanmışlar ve birbirlerine yansıtmamak için çok kasmışlardı kendilerini. Daha sonra ise açık açık konuşmuşlar ve hislerinden bahsetmişlerdi. San'ın bu ilişkide en sevdiği şey buydu. Birbirlerini hiçbir bu konuda yargılamıyor, ne sebep olursa olsun destek oluyorlardı. Onunla her şeyi konuşabilmek, San'a verilen bir nimetti sanki. Aksi olamaz gibiydi.

İlk kez öpüştükleri gecenin haftasında aralarında bir gerginlik olmasını ya da tuhaflık olmasını bekliyordu, inkar edemezdi. Ama Wooyoung hiçbir şey sormamış ve hiçbir şey için ısrar etmemişti. Bu yüzden San ona ayak uydurmuş ve bir haftanın sonunda açık açık konuşmuşlardı. Onun yanında ne kadar heyecanlandığını, bir an önce görüşebilmek için dersin bitmesini nasıl sabırsızca beklediğini anlattı. Wooyoung'un hislerini zaten biliyordu ve birlikte olmamaları için hiçbir sebep yoktu. San'ın mutfağında yemek yerken birden 'sevgilim olur musun?' diye sormuştu San. Daha sonra bu kadar basit olduğu için özür de dilemişti ama Wooyoung bu şekilde daha çok hoşuna gittiğini itiraf etmişti.

Başını olduğu yerden kaldırıp ellerini yıkadı ve Wooyoung'a yardım etmeye başladı. Yemek konusunda onun kadar iyi değildi belki ama birlikte bir şeyler yapıyor olabilmek çok iyi hissettiriyordu onu.

"Annem seni özlemiş, buraya gelin deyip duruyor. Anlatamıyorum müsait olmadığımızı."

Wooyoung güldüğünde kendisi de güldü. Bir de o konu vardı. Sevgilisini ve ailesini tanıştırmıştı San. Hiç yalan söylemeden, sevgilim diyerek tanıtmıştı. Ailesinin nasıl yaklaşacaklarını çok iyi biliyordu o yüzden hiçbir endişesi olmamıştı. Bu konuda çok ama çok şanslıydı. O gün sevgilisinin nasıl utandığını hatırladı, kıpkırmızı olmuştu. Ama birbirlerini çok sevmişlerdi, kendi ailesiyle Wooyoung'u o şekilde görmek San'ı gizliden ağlatmıştı. Wooyoung bunu hala bilmiyordu ve Yeonjun hep onunla dalga geçiyordu.

"Tatil yaklaşıyor, hiç beklemeden atlar gideriz. Ben de çok özledim onları."

San başını sallayarak onu onayladı. Yemek yapmaya odaklarında sessizleştiler. Telefondan çalan şarkı değiştiğinde birbirlerine bakıp gülümsediler. Mariah Carey'den Fantasy. Ne zaman bu şarkıyı duysalar yüksek sesle eşlik ederler ve dans etmeye başlarlardı. Yine öyle oldu, ellerindeki bırakıp dans etmeye başladılar.

"I'm in heaven, with my boyfriend."

Birbirlerine yaklaşarak eşlik ettikleri cümleyle birlikte öpüşmeye başladılar. Gerçekten de Wooyoung ile birlikteyken her yer ona cennet gibi geliyordu ve bunun sevgilisi için de aynısı biliyordu.

"Yemeği unuttuk."

Wooyoung aniden geri çekildiğinde San onun bu haline güldü ve işine geri döndü. Aylar geçmiş olmasına rağmen, bu belki onu bininci öpüşüydü, kalbine söz geçiremiyordu. Yerinden çıkacak gibi atıyordu ve yüzünde aptal bir gülümseme vardı. Wooyoung'a göz attığında onun da tencereye bakarak gülümsediğini görünce başını iki yana salladı.

Aptal aşıklardı.





cok basit bir final oldugunun farkindayim ama bu fic benim beceriksizligim yuzunden bir seneden fazladir surunuyor ve acikcasi hicbir ozelligi de yok (yine de benim icin ayri bir yeri var) sonuc olarak ilham gelmiyordu ve zorlamamanin daha iyi olacagini dusundum

ozel bolum yazarak daha hos olacagini tahmin ediyorum :(

okudugunuz icin tesekkur ederim <3

my wonderwall || woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin