-Okul-HÜNFEK TANIŞMA
Elinde kâğıttan yaptığı yelpazeyi, Adana'nın sıcağında serinlemek için çaresizce sağa sola sallıyordu ama nafileydi. Yüzüne vuran sıcaklıkla bıkkınca bir nefes verdi. Başını gökyüzüne kaldırdı.
"Allah'ım, bu sıcaklığı hak edecek ne yaptık? Seni kim kızdırdıysa adres ver gidip dövelim ne olur bu cezaysa bitsin."
Umutsuzda bakışlarını gökyüzünden indirdi. Kenarda kendisini izleyen kahvenin en koyu tonu gözle buluştu çimen gözleri. Genç kızın sorgulayan gözlerle bakışlarına dayanamayan genç adam, gözlerini gözlerinden ayırmadan yavaşça yaklaştı yanına. Genç kız, kendisine yaklaşan gözlerin içinde kaybolmuştu daha önce hiç görmediğine emindi. Görseydi bu gözleri asla unutmazdı.
Genç adam her adımda kalbinin ritmi değişiyordu. Bir çift çimen gözün esiri olmuştu. Ayakları kendinden bağımsız ona gidiyor, kalbi çoktan yerinden fırlamış, çimen gözlerin sahibinin yüreğine konmuştu. Yaklaştıkça avuçlarının içi terlemişti. Üstelik ne diyeceğini de bilmiyordu. Sesindeki heyecanı kontrol edip sakince konuşmaya çalıştı, yanına gelip durunca tüm bildiklerini unutmuştu bir an.
" Merhaba" diyebildi fısıltıdan farksız sesiyle.
Genç kız, baştan aşağıya süzdü genç adamı, gözleri dudaklarının kıvrılmasıyla oluşan gamzelerinde takılı kalmıştı. Okul formasının birine yakışabileceğini hiç düşünmemişti. Sarı saçları, güneşle yarışır gibiydi, ellerini o dalgalı saçlarının arasında gezdirmek istedi bir an.
"Merhaba" dedi genç kız, sorgulayan gözlerle bakıyordu.
Genç adam, karşısındaki genç kızı baştan aşağıya süzdü. Gözleri, gözleriyle tekrar buluşunca çimenlerinin içinde kayboldu adeta. Saçları rüzgârın etkisiyle özgürlüğüne kavuşmuş gibi uçuşmaya başlamıştı. İçine çekti ondan gelen güzel kokuyu. Sanırım âşık olmuştu. Gözleri bu kez okul formasına takıldı. Kendisinin aksine okul gömleğinin kollarını katlamış, kravatını gevşetmiş, gömleğinin düğmelerini üç sıra açmıştı, bir an yutkunamadı. Bu kız çok güzeldi. Daldığı dünyadan genç kızın cümleleri çıkardı.
"Bakışlarını üzerimden çekip konuşacak mısın artık?"
Genç adam şaşkınca bir adım geri çekildi. Utanmıştı. Bakışlarını yere indirdi. Her zaman çok heyecanlansa da çok iyi konuşurdu ama şimdi bir çift çimen göz tüm dengesini yerle bir etmişti. "Güzelliğin aklımı başından aldı" demek istedi bir an yutkundu, onun yerine
"Özür dilerim, ben rahatsız ettim galiba sizi, adım..." adını unutmuştu bir an.
Genç kızın dudakları kıvrılmıştı, gülmemek için alt dudağını dişledi.
Adını unutmuş olmazdı değil mi?
Genç adamın gözleri bir an dudaklarına gitti. Genç kız, bakışların dudaklarına kaydığını fark etmişti. Yanakları kızarmaya başladı. Aralarındaki çekim hareket etmesine engel oluyordu. Çalan zil sesi ikisini de üzmüştü. Gözlerini gözlerinden çekince ikisinin de içi üşümüştü. Sanki yıllardır birbirlerine aitmişler de ayrılmak zorunda kalmışlardı.
Genç kız istemese de bir adım atıp yanından geçmek istedi. İçindeki fırtınayı durdurmak istiyordu.
"Çimenlerim, kahvelerini kaybedince, toprağından koparılmışa dönüyorum, köklerim sende olsa da karanlıkta kalıyorum. Karanlıkta bırakma beni"
Genç adam, yanından geçen bahar kokusunu içine çekti, daha fazla içine çekebilecek olsa içine çekmek istiyordu. Sanki o gidince orada durmanın anlamı yokmuş gibi arkasından birkaç adım attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ZAMANLAR "AŞK"
RomanceSiz bitti sanırsınız nokta koyarsınız, kader ise onu çoktan virgüle çevirmiş beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkartır.