Demir, annesinden ilk "babasını" öğrendiği anda bulmuştu burayı. Anne ve babasının mazisine sığınmıştı. Bir keresinde bağırmıştı. "Susmasanıza anlatın geçmişi" demişti, rüzgar öyle bir sert esmişti ki kemikleri bile üşümüştü. Oysa o hep mutlu bir ailesi olsun istemişti, annesi ağlayacaksa bile mutluluktan ağlasın istemişti.
"Demir burayı nasıl buldun?" Dedi Hünkar, anlaşılan peşine herkes takılmıştı. Oğluna bir kaç adım attı, bu kez engel olmamıştı Ali Rahmet, şoku atlamamıştı. "Gidelim evimize" dedi hünkar, oysa o ev hiç onun evi olmamıştı, mezarım derdi.
Ali Rahmet, Hünkar'ın evimiz dediğini duyunca öfkeyle yumruğunu sıktı. Kalbini acıtmak istiyorsa başarıyordu, görmezlikten gelinmekten sıkılmıştı.
"Hünkar, canımı acıtmak istiyorsan başarıyorsun" dedi birkaç adımla yaklaştı, gözlerinin içine baktı. Bakışlarının buz gibi olmasına alışamayacaktı.Gözlerine oğluna çevirdi. "Demir..." dedi nasıl konuşacağını bilmiyordu. Hünkar'ın duvarlarını yıkmak için mücadele verebiliyorken oğlunun karşısında çok güçsüz kalıyordu. Ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu. Cümlelerini toparlamaya çalıştı. "Konuşabilir miyiz" dedi, sesi titriyordu. İstemiyorum dese ne yapacağını bilmiyordu.
Demir, karşısında konuşurken bile uzun uzun düşünen adama baktı, oysa Adnan Yaman kimseyi kırmaktan korkmazdı.
"Dinliyorum" dedi, gözlerini gözlerine sabitledi. Ne diyecekti merak ediyordu.
"Ben...özür dilerim..." dedi kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı, gözlerini gözlerinden ayırmadan devam etti. Az önceki korkan adamın yerine bambaşka biri gelmişti. Nasıl bu kadar hızlı değişmişti duygusu. "Bunca yıl babasız büyüdüğün için özür dilerim oğlum" dedi, ikisinin gözleri de dolmuştu. Hünkar, bakışlarını Alman Köprüsüne çevirdi. Gözyaşını görmelerini istemiyordu. Demir, annesine baktı bu kaçışı biliyordu. Tekrar bakışlarını Fekeli'ye çevirdi. Babasına bir adım yaklaştı. "Ben sizden hep nefret ettim, sizi öldürmek istedim" dedi gözlerini kaçırdı. Ali Rahmet bakışlarını kaçıran oğlunun mimiklerini izliyordu, pişmanlığını görüyordu. "Beni bir kalleş öldüreceğine sen öldür, gözüm arkada gitmezdi evlat" dedi, Demir'in bakışları hemen babasını buldu, gözlerindeki korkuyu görmesi bile kalbinin ritmini değiştirmişti. "Öyle söylemeyin.... Ben size zarar vermek istemem" dedi son kısmı utanarak söylemişti. Ali Rahmet oğluna yaklaştı iyice "Demir, sen benim oğlumsun biliyorsun değil mi?" Dedi bir çırpıda. Sanki gerçeği sesli söylemek istemiş olması artık meşrulaşmıştı, içinden hep avaz avaz bağırmak istemiş ama sesi çıkmamıştı.
Hünkar, güç almak ister gibi korkuluklara dayandı. İki sevdiği adam, kendisinin aksine geçmişi geçmişte bırakacaktı, birazdan. Bunu bilmek bile içini rahatlatıyordu. Ne kadar belli etmese de heyecanını görebiliyordu. "Seni iç kırmak istemiyorum, özlediğimde hep oğluma sarıldım", demek istiyordu ama gururu izin vermiyordu.
Demir, gözlerini annesinin gözleriyle buluşturmak istedi ama o kendisine bakmıyordu. Hünkar hissetmiş gibi bakışlarını onlara çevirdi. Elini göğsüne bağladı, kalçasını da korkuluklara dayadı. Demir annesinden güç alarak konuşmaya başladı.
"Evet biliyorum" dedi, gözlerini Ali Rahmet'in gözlerinin içine baktı, içinin parladığını görünce kaçırmak istedi bakışlarını, Adnan Yaman hiç böyle bakmış mıydı gurur duyar gibi? Gözleri doldu, hala kıyaslıyor olmak canını sıkıyordu. Geçmiş hiç peşini bırakmayacak, o yaraları hep peşinden gelecekti biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ZAMANLAR "AŞK"
RomanceSiz bitti sanırsınız nokta koyarsınız, kader ise onu çoktan virgüle çevirmiş beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkartır.