"Ama öldürmedin Soobin. Bak sapasağlam karşındayım. Bir çizik bile kalmadı ben de. Hem biz zaten böyle şeyler olabileceğinin farkında değil miydik?"
Soobin bitmiş olan serumu kolundan çıkardı ve Yeonjun'a doğru yaklaştı. Yeonjun'un gözlerinin içine bakarak "Hyung beni anlamıyorsun. Elbette konuştuk ama seni bir daha o halde görmeye dayanamazdım anlıyor musun? Sen beni kanlar içinde görsen ne hissederdin? Söyle bana. Her gün o görüntünün gözlerinin önüne gelmesi ile suçluluk duymaz mıydın?" dedi. Sonlara doğru ses tonu artmıştı.
"B-Ben." Yeonjun hem sesinin titremesine engel olamadı hem de cümleyi kuramamıştı. Kesinlikle Soobin'i o şekilde görmeye dayanamazdı. Onun kılına zarar verecek kişileri şüphesiz öldürebilirdi. Bu kendisi olsa bile.
"Daha cümlesini bile kuramıyorsun ama ben yaşadım hyung. Her şeyi birebir gördüm ve geçirdim. Sen uyanana kadar nasıl dayandım, o dakikalar saatler nasıl geçti bilmiyorum. Her saniyesinde delireceğim sandım. Sana ufacık zarar gelse ortalığı yıkan o çocuktum ben hyung ama zarar veren kendim olunca kendimi bitirdim. Bu yüzden o sikik kurdu baskıladım. Ölmek istedim ben."
Soobin gözünden düşen yaşlara engel olmadığında Yeonjun onu kollarının arasına alıp sımsıkı sarmıştı. Soobin Yeonjun'dan uzun olsa bile o an küçücük hissetti. Yeonjun'un omzunda içini dökmenin verdiği hisle ağlıyordu.
Yeonjun Soobin'in sırtını sıvazlarken "Özür dilerim." diye fısıldadı kulağına. Soobin biraz sakinleştiğinde geri çekildi. "Hayır özür dileme. Seni kendimden uzaklaştırıp asla konuşmayan bendim. Arin ile sahte sevgililik yapmayı kabul eden de bendim. Her şeyi benden uzaklaşmanın iyi olacağını düşündüğüm için yaptım ama canımı çok yaktı hyung.
Senden uzakta olmak, seni üzdüğümü görmek canımı öyle bir yaktı ki ne yapsam yüzümde patlıyordu. Ne senden ayrı kalabiliyordum ne de yanında olabiliyordum. Seni ufacık görmem ile ya da küçük sohbetlerimize tutunmaya çalıştım. Yine de dayanamadım. Bana öyle kırgın ve kızgın şekilde bakmana dayanamadım.
Ama en çok 2 gün boyunca şirkete gelmeyip geldiğinde de hiçbir duygu olmadan yüzüme bomboş bir ifade ile baktığında kalbim acımıştı. Sana her şeyi anlatmak istedim. Konuşabilseydik anlatacaktım da."
Yeonjun Soobin'in yanağına düşen göz yaşlarını sildi. "Ben nişanlanma haberini duyunca ne yapacağımı bilemedim ki Soobin. Her şey bitti sandım. Rahat rahat ilişkini yaşayabiliyeceğin omega bir sevgilin vardı. Onun yanında rahattın. O eşsiz gülümsemeni ona gösterebiliyordun. Ben ise seni öpmeyi bile aylar sonra başarabilen bir alfaydım. O nişanlanma haberini öğrendiğimde ise pes ettim. Mutlu olmaya devam etmen için pes etmek istedim. Sadece kendime kızıyordum işte."
Soobin burukça gülümsedi. "Gülümsemem sadece seninle anılarımı anlatınca oluşuyordu hyung. Benim tüm mutluluğumun sebebi sendin. Arin mevzusunu sana tam anlatmalıyım. Uyandığını söylediklerinde orada daha fazla duramadım. Kendimi dışarı attım ve nereye kadar koşabildiysem o kadar koştum yoksa etrafı kırıp dökebilirdim. Vücudum beni taşıyamayacak hale geldiğinde öylece bir yere oturmuştum. Deli gibi ağlıyordum. Kurdum sürekli bir şeyler söylüyordu. Susması için yalvardım ama susmadı. Ne kadar süre ağladığımı bilmiyorum çökmüş haldeydim. Soğuk vücuduma işlemiş olacak ki mayışmaya başlamıştım.
Yeonjun dehşetle Soobin'e baktı. Kaşları çatılmıştı. "O gün uyandığımda seni göremediğim için kafayı yiyecektim. Hanbin senden haber alamadığını söylediğinde çıkıp aramak istedim ama sakinleştirici vurdular sanırım bilmiyorum. Yanına gelmeme izin vermediler. Ya sana bir şey olsaydı Soobin? Çok korktum."
Soobin Yeonjun'un elini tuttu ve hafifçe okşadı. "Bir şey olmadı ama hyung sakin ol ve devam edeyim olur mu? Hatta gel oturalım." Yeonjun'u çekip yatağa oturmalarını sağlamıştı. "Şimdi beni kesintisiz dinle. Başka ne zaman anlatabilirim bilmiyorum." Yeonjun başını sallayıp "Tamam." dediğinde Soobin devam etti. Bir yandan Yeonjun'un parmaklarıyla oynuyordu.
"En son yanıma birisi geldi. Bir şeyler söyledi ama sesi buğulu gibi geliyordu. Sonra tamamen her şey karardı. Gözümü açtığımda yine o hastanedeydim ama başımda Arin vardı. Ben iyi olana kadar beni orada bırakmadı. Tek kelime etmesem bile ben bir şeyler söyleyene kadar beni bekledi. En sonunda beni konuşturmayı başardı ve yaşadığım şeyleri Hanbin dışında bilen tek arkadaşım oldu. Hanbin de zaten gördüğü kadarını biliyor.
Sevgili olayına gelince Arin'in ailesi ona evlenmesi için birini bulmuşlardı. Onu kurtarmak için bir anda çıktı o olay ve sonrasında da bozamadık. Senin de benden uzaklaşman için fırsat gibiydi. Ne kadar istemesem de benden uzakta olursan güvende olacağına inandığım için böyle bir şey yapmış bulundum. İlk başlarda işe yaradı. Gerçekten benden uzak durdun ama ben sensiz yapamıyordum.
En sonunda babam ve Arin'in ailesi evlenmemiz için baskı kurmaya başladı. İstemediğimi söyledim. Babamın karşısına geçip bizzat ben reddettim. Bana eve gelmemi istediklerinde nişanlanmamız için ortam kurmuşlar. Böyle bir şeyin olmayacağını söyleyip anında oradan ayrıldım ama sabaha o haberler çıkmıştı ve sana açıklayamadan sen ortadan kaybolmuştun. Sonrasını da biliyorsun işte."
Yeonjun duyduğu şeyleri sindirmeye çalışıyordu. Bir yandan da sinirini yatıştırması lazımdı. "Babamız olacak kişileri kesinlikle ölmekten beter edeceğim."
"Onları boşver şimdi. Ben bir şey sormak istiyorum. Beni yeniden kabul eder misin? Yeniden eskisi gibi olabilir miyiz hyung?"
Söylediklerinden vazgeçecekken dudaklarına değen baskıyla irkildi. Şaşkınlığını attığını anda hemen ona karşılık verdi. Yeonjun'u öpmeyi o kadar özlemişti ki şu an mutluluktan bayılabilirdi. Nefesleri kesildiğinde ayrılmak zorunda kalmışlardı. Yeonjun alnını Soobin'in alnına yasladı.
"Soobin ben seni ne olursa olsun her zaman kabul ederim güzelim. Sem benim evimsin. Sensiz nasıl yapabilirim ben?"
Soobin gülümsemesine engel olamadı. Ardından"Sen gerçekten şifasın Jun. Bence ben tam şu an iyileştim." dediğinde Yeonjun geri çekilip gülmüştü.
"Hadi o zaman buradan bir an önce çıkalım. Sana ellerim ile yemek pişireceğim."
"Acaba öldüm mü ben ya? Hem öpüştük hem bana uzun zaman sonra yemek yapacaksın."
Yeonjun Soobin'in omzuna vurdu. "Salak saçma konuşma." Yeonjun ayağa kalkarken Soobin canı acımış gibi davranarak omzuna dokundu. Alaycı bir şekilde "Sen çok kötü biri olmuşsun." dedi.
Sonunda o hastaneden el ele çıkabilmişlerdi. Kırgınlıkları, korkuları elbet vardı ama artık daha güçlüydüler ve Yeonjun'un planını gerçekleştirmesi için artık bir sebebi daha olmuştu.
••
SONUNDA KONUŞTULAR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken Hearts, Yeonbin
FanfictionYeonjun ve Soobin alfa olmaktan hiç bu kadar nefret edebileceklerini düşünmemişlerdi.