olduğun yerde kal eğer yapabileceğimiz tek şey buysa
evet, bu yüzden şahidimdir herkes
ve o deniz ülkesi
bir gece bulutun rüzgarından
üşüdü gitti annabel lee🌬️🌊
bir eylül, messina
jimin gittikten yaklaşık bir ay sonrasısoğuk kemikler, evet, bu benim aşkım
bir hayalet gibi uzaklarda saklanıyorbıktıran, boğan, insanı öldüren bir sızıya sahip olmanın aşktan da kaynaklanabileceğini hiç düşünmemiştim. acı, hep bir yerlerdeydi. kardeşimin kokusunda, yeni arkadaşımın ceylan gözlerinde, küçük bir çocuğun zayıf bedeninde, genç bir kadının göğsünde.
benimki omzumdaydı, kayıp balığımın olması gereken yerde.
jeongguk ve taehyung, gece on bir gibi ellerinde açılmamış bir pasta kutusuyla yanıma gelmişlerdi. meğer jeongguk'un doğum günüymüş. taehyung kaç defa da tembihlemişti beni, 'en azından bir mesajı çok görme, sana değer veriyor' diye fakat o gün olabilecek her şeyi kurgulasam da jeongguk'un doğum gününün bugün olduğu aklımdan geçmezdi.
sanki benim doğum günümmüş gibi meyveli bir pasta dilimi konmuştu önüme.
onun sıcak gözlerinin hatırına biraz çatallamadan edememiştim. zorlamayıp gerisini kendi önüne almıştı taehyung. öylesine bir televizyon dizisi arka planda oynuyordu. taehyung hafiften soğuyan havanın azizliğine uğrayınca eşi aktardan ve manavdan aldıklarıyla onu besliyordu yamacımda.
"al, mandalina." demişti jeongguk önüme yeşil bir mandalinayı koyarken. "turunculara daha var dedi adam, yeşil aldım. ama sen her türünü seviyormuşsun zaten."
"çıkmış mı mandalinalar?" diye bir soru çıktı ağzımdan.
"eylüle girdik hyung. hem burası narenciye ülkesi, elbette çıkar."
o olsaydı reçel yapardı.
elinde tuttuğu mandalinayı hâlâ bana uzatır gibi tutarken başımı iki yana salladım ve konuştum. "hâlâ ağustostayız sanıyordum."
"ama sen seversin..."
"pasta yetti bana, üzgünüm." evet, çok.
"limonlu pastayı bile daha çok yemiştin."
"o limonlu pastaydı çünkü." onu jimin yapmıştı.
jeongguk umudu kesip küskün gözlerini üstümde gezdirdi ve iri bedenini biraz geri çekti. arada bir ağzının açıldığını, bir şey diyecek gibi olduğunu görüyordum. en sonunda çıkardı ağzından baklayı. "hyung," dedi. ilk tanıştığımız zamanlar bir yoongi, bir hyung derdi bana hissettiği yakınlığa göre herhalde ama şimdi sadece hyung diyordu. "jimin'in değerleri pek iyi değilmiş. dün gözetim altında kalmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
annabel lee | yoonmin ✓
Fanfiction[tamamlandı] annabel lee, messina kumsallarından birinde fildişi tarağını unutur. iki apayrı deniz kasabasında yaşamak, iki apayrı hayata sahip olmak veya iki farklı kişi olmak kaderin bu iki şeyi bir araya getirmesine engel değil. min yoongi messi...