16 | stay where you are

503 83 669
                                    

olduğun yerde kal eğer yapabileceğimiz tek şey buysa

evet, bu yüzden şahidimdir herkes
ve o deniz ülkesi
bir gece bulutun rüzgarından
üşüdü gitti annabel lee

🌬️🌊

bir eylül, messina jimin gittikten yaklaşık bir ay sonrası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bir eylül, messina
jimin gittikten yaklaşık bir ay sonrası

soğuk kemikler, evet, bu benim aşkım
bir hayalet gibi uzaklarda saklanıyor

bıktıran, boğan, insanı öldüren bir sızıya sahip olmanın aşktan da kaynaklanabileceğini hiç düşünmemiştim. acı, hep bir yerlerdeydi. kardeşimin kokusunda, yeni arkadaşımın ceylan gözlerinde, küçük bir çocuğun zayıf bedeninde, genç bir kadının göğsünde.

benimki omzumdaydı, kayıp balığımın olması gereken yerde.

jeongguk ve taehyung, gece on bir gibi ellerinde açılmamış bir pasta kutusuyla yanıma gelmişlerdi. meğer jeongguk'un doğum günüymüş. taehyung kaç defa da tembihlemişti beni, 'en azından bir mesajı çok görme, sana değer veriyor' diye fakat o gün olabilecek her şeyi kurgulasam da jeongguk'un doğum gününün bugün olduğu aklımdan geçmezdi.

sanki benim doğum günümmüş gibi meyveli bir pasta dilimi konmuştu önüme.

onun sıcak gözlerinin hatırına biraz çatallamadan edememiştim. zorlamayıp gerisini kendi önüne almıştı taehyung. öylesine bir televizyon dizisi arka planda oynuyordu. taehyung hafiften soğuyan havanın azizliğine uğrayınca eşi aktardan ve manavdan aldıklarıyla onu besliyordu yamacımda.

"al, mandalina." demişti jeongguk önüme yeşil bir mandalinayı koyarken. "turunculara daha var dedi adam, yeşil aldım. ama sen her türünü seviyormuşsun zaten."

"çıkmış mı mandalinalar?" diye bir soru çıktı ağzımdan.

"eylüle girdik hyung. hem burası narenciye ülkesi, elbette çıkar."

o olsaydı reçel yapardı.

elinde tuttuğu mandalinayı hâlâ bana uzatır gibi tutarken başımı iki yana salladım ve konuştum. "hâlâ ağustostayız sanıyordum."

"ama sen seversin..."

"pasta yetti bana, üzgünüm." evet, çok.

"limonlu pastayı bile daha çok yemiştin."

"o limonlu pastaydı çünkü." onu jimin yapmıştı.

jeongguk umudu kesip küskün gözlerini üstümde gezdirdi ve iri bedenini biraz geri çekti. arada bir ağzının açıldığını, bir şey diyecek gibi olduğunu görüyordum. en sonunda çıkardı ağzından baklayı. "hyung," dedi. ilk tanıştığımız zamanlar bir yoongi, bir hyung derdi bana hissettiği yakınlığa göre herhalde ama şimdi sadece hyung diyordu. "jimin'in değerleri pek iyi değilmiş. dün gözetim altında kalmış."

annabel lee | yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin