[tamamlandı]
annabel lee, messina kumsallarından birinde fildişi tarağını unutur.
iki apayrı deniz kasabasında yaşamak, iki apayrı hayata sahip olmak veya iki farklı kişi olmak kaderin bu iki şeyi bir araya getirmesine engel değil. min yoongi messi...
ne yedi kat gökteki melekler ne deniz dibi cinleri hiçbiri ayıramaz beni senden güzelim annabel lee
🌬️🌊
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
jeongguk'a göre sevgi, aşkın bile önüne geçerdi.
kriz anlarında mantıklı davranmaya yatkındı. eşi taehyung'a deli gibi aşık da olsa ona eksilmesi imkansız bir sevgiyle de bağlıydı ve sevgisi, bir şekilde bu kriz anlarında devreye girdiğinde bir histeri krizi geçirmesindense olayları soğukkanlılıkla ele almasını sağlıyordu.
konu jimin ise, bazen.
şimdi kalabalık yemek sofrasında yanında oturan taehyung'un gözleri yarı kapalıydı. uyuklamak üzere gibi görünen eşi için bir önceki gece epey yorucu geçmiş olmalıydı, ara ara bir şeyleri ağzına atıyordu ve sonra yine uyuyakalır gibi oluyordu.
betty ve berry'nin italya'ya dönüşünden önce küçük bir yemek yemek istemişlerdi. hem berry'nin hem jangmi'nin kurtları daha yavru olduğundan aralarındaki bağ, yoongi ve jimin'inki kadar sağlam değildi. bu yüzden kısa periyotlarla uzak kalmalarında bir sakınca görülmemişti. ki uzak mesafe arkadaşlığını da gayet güzel sürdürmüşlerdi berry, kore'ye gelmeden önce. kızın ruh eşini bu kadar küçük yaşta ve en hasta zamanında buluşu ona derman olmuştu, keza jangmi için de öyleydi. fizyoterapileri eskisine göre daha iyi geçiyordu, konuşma terapilerine eskiden cevap vermese de şimdilerde terapisti ve gelişimini takip eden doktoru küçük de olsa umudunun olduğundan bahsetmişti.
bunu henüz bu sabah öğrenmişlerdi. namjoon ve jimin'in doktor ile konuşmasından sonra ikili öyle büyük bir sevinçle kaplanmıştı ki kötü giden çoğu şeyin üstüne ince bir tül kumaş çekilmişti sanki. berry'ye öyle minnettardılar ki...
jeongguk da biricik arkadaşı jangmi'nin sağlık durumunu öğrendiği an çığlık atmadan edememişti. kore'ye geldiğinden beri içi içini yiyorken aldığı ilk güzel haber bu olmuştu.
ve muhtemelen bir süreliğine tek.
jimin dün kapısına gelip özür dilemiş, iyi bir arkadaş olmadığından yakınmıştı. gyul'u nasıl kaybettiğini anlatmıştı.
en sevdiği arkadaşının en sevdiğini kaybedişi kalbini patlatır gibi olmuştu jeongguk'un. jimin'in her kötü ve iyi anına şahit olmuş biri olarak bu hazin sonu öğrendiğinde ellerinin titreyişine engel olamamıştı, jimin de aynı şekilde. araları hâlâ öncekine göre çok da iyi sayılmazdı ancak şimdi hiç değilse onun davranışlarının sebeplerini anlıyordu.
omega bir yas içindeydi, bu barizdi. eskisinden daha çok dalıp gidiyordu bazı noktalara, yüzü bembeyazdı ve kokusu eskisine göre daha az ferahtı. yemek yiyordu yemesine, esprilere gülüyordu gülmesine ama günün sonunda üstündeki kıyafet kapkaraydı.
