trigger warning // yoğun olmayan cinsellik anlatımı
🌬️🌊
ben bir ateşim ve senin kırılgan kalbini sıcak tutacağım
eğer çağlayan, okyanus dalgaları gibi mavilerin, hüznün, geliverirsetüm bu insanlar aşkın gösteriş için olduğunu söylüyor
fakat ben senin için gizlice ölürdüm🌬️🌊
bir gün işte bu yüzden göze geldi
o deniz ülkesinde🌬️🌊
"düşüncesizlik mi yapıyorum?"
"hayır," oysaki neyden bahsettiğimi bile bilmiyordu, bilmiyor olmalıydı. "düşüncesiz seni anlatırken söyleyeceğim son sıfat olurdu."
"başım çok ağrıyordu, papatya çayı ve ağrı kesiciyle bile geçemeyecek bir ağrıydı." nemli saçlarıma değen elleri, kuruluklarını kontrol ediyor gibiydi. ikimizi de görüyordum şu an aynadan, düşünceli bir şekilde nemli oldukları için rengi koyulaşan saçlarıma bakıyordu. "bunları ıslak tutarsan daha çok ağrıyacak."
"ama o kadar ağrımıyor şimdi. hem kurutunca kabarıyorlar, ağustos ayında saç mı kurutulur?"
"ağustos ayında mıyız? hâlâ temmuzdayız sanıyordum." yoongi, saçlarımı yoklamayı bıraktıktan sonra kendi ıslak saçlarını parmakları arasında düzeltip lavabonun önündeki mavi bir tokayla bir kısmını toplamaya çalışırken bir anda sesli bir şekilde gülmeye başladım. "ne kadar dikkati dağınık bir ikiliyiz biz? konudan konuya atladık on saniyede."
o da söylediğimle fark etmiş olmalı ki bir anda farkındalık ifadesini onda da gördüm, o da güldü. "benim dikkatim hep dağınıktır zaten."
"öyle mi?" hızla başını salladı. arkasını dönüp birkaç kirli kıyafeti kirli sepetine atarken konuşmaya devam etti. bu sırada çıplak sırtını izlemek de işime gelmişti. "küçüklüğümden beri, tam olarak okumayı bile dört senede söktüm."
dört çoktu, kimse ona yardımcı olmamış mıydı ki? muhtemelen olmamıştı, jeongguk'un da birinci sınıfta zorlandığı dönem öğretmeninin ona özel olarak yardımcı olduğunu hatırlıyordum. "hmm, çok oyun oynar mıydın sokakta küçükken?" banyodaki küçük sandalyeye oturmuş, etrafı toplayan yoongi'yi izlerken aslında hakkında hiçbir şeyi bilmediğimi fark etmiştim. yani, bildiğim şeyler de çoktu ama anlatmadığı kadarın bilmem kaç katını içinde bir yerlerde barındırdığına emindim.
ince belinden kayan eşofmanını düzeltirken işini bitirip yanıma yaklaştı, havada salladığım bacaklarımı ayak bileklerimden tutup iki yana ayırdı. bacak arama girip bana üstten bakarken ayaklarımı bırakıp saçlarıma gitti elleri. dışarıdan ufakça tebessüm edip belki kızarırken içimde omegam muhtemelen kuyruğunu sallıyor ve alfadan daha çok ilgi görmek için kendini oraya buraya atıyordu. benim kalbim mi? onu sormayın. o hiç iyi değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
annabel lee | yoonmin ✓
Fanfiction[tamamlandı] annabel lee, messina kumsallarından birinde fildişi tarağını unutur. iki apayrı deniz kasabasında yaşamak, iki apayrı hayata sahip olmak veya iki farklı kişi olmak kaderin bu iki şeyi bir araya getirmesine engel değil. min yoongi messi...