Bazıları için gün bitmiş olabilir ama benim için yeni başlıyor. Gündüzleri alışverişin göz bebeği olan Nişantaşı, geceleri adeta kimlik değiştiriyor ve eğlence merkezi haline geliyor. Son zamanlarda olduğu gibi yine burası tıklım tıklım. 2 gündür uykusuzluk beni sersemletti ve sinir sistemlerimi alt üst etti. Her gün bir sürü insanla muhatap olmak ne kadar zor biliyor musunuz? Hele ki bunlar sarhoş insanlarsa. Barın arkasında son sürat içkileri tazelerken bir anlığına kafamı kapı tarafına çeviriyorum ve aman Allah'ım. Bu kalabalıkta bile ben buradayım diye bağıran derin yeşil bakışlar beni esir alıyor. Bir insan böyle bakabilir mi ne düşündüğünü okur gibi. Kafamı çevirmek istiyorum ama o bana böyle bakarken bu imkansız. En az 1.80 boylarında yeşil gözlü, esmer ve kocaman gamzeleri olan bir dev. Bir dakika yanlış görmedim demi o yanağındaki kocaman çukurluk gamze mi ? Allah'ım sana geliyorum !! Peki ben ne ara bunlara bu kadar dikkat ettim. Her zaman buraya böyleleri gelir zaten. İşime bakmam lazım sakin olmalıyım. Ama son bir kez bakmaktan ne zarar gelir ki hem o güneşi kıskandıran gülüşünü kime bahşettiğini de merak ettim doğrusu. Nihayet tekrar başımı kaldırdığımda onu merdivenlerden inerken sağ tarafındaki sarışının belini tutmuş vücutları birbirine yapışmış bir vaziyette aşağıya inerken görüyorum. Ne bekliyordum ki sanki böyle bir adam boş bırakılmaz, kızda haklı. Son bir kez bari kıza bakayım derken aklımdan geçen son cümle Allah çirkin şansı versin oldu.
**** **** **** **** **** **** **** **** **** **** **** ****
Hani bazı anlar olur ya karşınızdakini tanımasanız bile böyle bir tiksinti gelir istemsizce nefret edersiniz. İşte tam olarak az önce o duygular içerisindeydim. Böyle vıcık vıcık yapışık ikizler gibi gülüşerek aşağıya inmeler.. Hele o sarışın kıza ne demeli tam bir çakma sarışın. Yani bence öyle. Saçları ve kaşları sarı ama olmasa ne yazar para onda her an boyatıyordur. Saçları sanki savaştan yeni çıkmış gibi kabarık desem değil tamam buldum arap saçı gibi. Yüzünde bir ton makyaj eminim kilosunun +5 kilosu makyajıdır. Ama fiziğine diyecek lafım yok. Hatunun fiziği taş taş. Neyse ne banane. Tam işime konsantre olmuştum ki bir ses duydum. Onca kalabalığın içinde kulaklarım vücudum onun sesiyle doldu. Bir ses bu kadar mı etkileyici olur. Tam sesin sahibini öğrenmek için viski şişesini almak üzere eğildiğim yerden kalkıyordum ki ahh kafam.. Kahretsin tamda sırasıydı kafamı vurmamın.
''Dilan iyi misin?''
''İyiyim Simge yok bir şeyim. Ve tekrar o ses ''iyi misiniz ?'''' diyor bu kez. Yok yok ölümüm kafa travmasından değil bu adamın sesinden olacak. Ve sonunda sesin sahibiyle göz göze geldiğimiz anda beni karşılayan bir çift yeşil gözle karşılaşıyorum. Ha siktir. Ne ara elimde tuttuğum şişeyi düşürdüm ne ara Simge yanıma geldi bilmiyorum. Ben o derin beni içinde boğan yeşil gözlerde saplanıp kalmıştım. Kalaklarım etrafımdaki sesleri duymazlıktan gelirken beni kendime getiren kahkaha sesi oldu. Ben daha gözlerinin etkisinden kurtulamamışken o gamzeler beni benden almaya devam ederken o dudaklarından çıkan çirkin kahkaha da neyin nesi. Yok yok ona ait olamaz. Gözlerimi kırpıştırıyorum. Simge beni sarsmasa beklide kendime gelemeyecektim.
''Ne sakar şeysin sen ya ahahahahaha''
''Be..ben..ben....''
''Kırıp döktüğün yetmiyor birde konuşmayı da mı bilmiyorsun. Senin gibileri burada çalıştırmamakta lazım aslında.'' Sabrımı taşıran son cümlelerdi bunlar.Tamam sakar olabilirim ama bu kadarda değil ne var benim gibiler de. Ayrıca çokta sakar değilim ,sadece heyecanlandığımda biraz. Tamam biraz daha fazla olabilir ama sadece heyecanlandığımda.
''Ne varmış benim gibiler de?''
''Daha ne olacak ama sizde olmasanız bizi kim eğlendirecek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR RÜYA
Romansa-Sen benim köprüden önceki son çıkışımsın dedim. -Anlamadım dedi. -Sorun değil bende anlamamıştım. Zamanla anlarsın dedim. Tek kaşını kaldırmış suratında şaşkın bir ifadeyle öylece bana bakmaya başladı. Gerçekten de o benim ilk ve son umudumdu...