Alejandro (+18)

Giriş

"Hoş geldin, kızım." dedi Alejandro.

"Hoşbulduk babacım, naber?" Sarıldılar. Güzel bir görüntüydü. Delfin geri çekildiğinde kadrajıma giren vücuduyla bacaklarımın gevşediğini hissettim ama sakin kalacaktım.

"Sen de hoş geldin, Güz." dedi soğuk bir tonda. Bu adamın benle bir derdi vardı.

"Hoş bulduk, Arman Amca." Türkçe adı buydu. Arman. Her ne kadar sesli bir şekilde hitap ederken Arman desem de o benim için Alejandro'ydu. Alejandro Arman L'estocq.

"Bugün Güz'ün erkek arkadaşının doğum günü babiş, onu kutlamaya bir mekana gideceğiz! Hazırlanıp çıkarız az sonra."

Yalandı, benim değil Delfin'in erkek arkadaşının doğum günüydü ama bunu babasına söylemekten çekiniyordu. Alejandro kıskanç bir babaydı.

Kaşlarını çattı ve bakışları bana döndü. Birkaç saniye sert bakışlarını üstümde hissettim, ardından Delfin'e baktı. "İyi." Başka bir şey söylemedi.

Midemde garip bir kasılma hissetsem de bozuntuya vermeden Delfin'in peşinden yukarı çıktım. O da söyleniyordu. "Babamın şu triplerinden bıktım, ne var yani partiye gideceksem? Sanki kendisi gençken hiç çapkınlık yapmamış!"

"Hâlâ yapıyor," dedim her ne kadar bunu söylemek beni üzse de, sırıtarak.

"Hiç sorma. Bir de eve getirmeyince haberim olmayacağını sanıyor ya, ayrı eğleniyorum. Neyse, neyse! Eğleneceğiz bugün! Hadi hazırlan, şarkı açıyorum." dedi odasına girer girmez modunu değiştirerek.

Arka planda The Weeknd çalarken Delfin'in kıyafet odasına girdik, kendi odasına bağlı kiler gibi bir yeri giyinmeye ayırmıştı. Kendime siyah bir etekle beyaz bir body seçtim. Sade giyinmek her zaman benim tarzımdı.

Delfin sarışın, kahve gözlü uzun ve ince bir kızdı. Ben ise siyaha çalan koyu kahve saçlarım, mavi gözlerim ve onun kadar olmayan boyumla yanında başka bir dünyadan gelmiş gibi duruyordum. Yine de çok iyi anlaştığımız için bize kardeş misiniz diye soran olmuyor değildi.

O 175 boyundaydı, babası gibi 1.95'lik bir adamdan daha kısası zaten çıkmazdı. Benim boyum ise 160'tı. Bu yüzden böyle eğlence etkinliklerinde genelde ben topuklu giyerdim, o ise şık bir düz taban. Bu sefer erkek arkadaşının doğum günü olduğundan topuklu giymeyi tercih edecekti. Üstünde kırmızı tonlarında, dar bir elbise vardı. Sarı saçlarına çok güzel uyum sağlıyordu.

Makyaj masasına geçip dudaklarıma kahverengi bir ruj sürdüm, toprak tonlarını seviyordum. Gözlerimi kalemle öne çıkartıp hafifçe rimel kullandım. Allığı da fırçanın ucuyla değdirip işimi bitirdim. Bir yandan da Delfin'i izlerken şarkıya eşlik ediyordum.

Benim saçlarım kıvırcık sayılmayacak bir dalgaya sahipti, onunkiler ise dümdüzdü. Bazen maşalamaya çabalardık, saatlerce uğraşsak da o düz saçları maşa tutmazdı. Her ne kadar Delfin bunu dert etse de benim her sabah karmakarışık bir görüntüden sıyrılmak adına düzleştirdiğim saçlarımın yanında o, oldukça şanslıydı bence.

"Ben tuvalete gidiyorum," dedim Delfin saçlarıyla meşgulken. Beni kafasıyla onayladı ve maşaya kızgın bakmaya devam etti. Odasından çıkıp koridorun ucuna yürürken kafamı çarptığım sert göğüsle sendeledim.

Eli bileğimi sardı, büyük ve kemikli elinde ince bileğim sanki kırılacak gibi duruyordu. "Ben.. Kusura bakmayın Arman Amca."

"Sorun yok," dedi derin bir sesle. Tam devam edecektim ki bir kez daha bileğimi tuttu. "Bi' baksana."

"Buyrun?"

"Kızımı ortamına çekmeni istemiyorum," dedi sertçe. Yutkundum. Ne kast ediyordu bu adam?

"Anlamadım?"

"Duydun beni, Güz. Senin erkek arkadaşın olabilir ama kızımın olamaz. Henüz 19 yaşındasınız, onu buna özendirme."

Tabii ki Delfin'i ispiyonlamayacaktım. "Sorun yok, biz... Gayet seviyeli bir ilişkideyiz ve Delfin sizi üzecek bir şey yapmaz."

"Güzel, git şimdi." dedi ve bileğimi bıraktı.

Tuvalete gidemeden gerisin geri odaya döndüm. Nefret ediyordum şu durumdan ama Delfin'in moralini bozmamak için ses çıkartmayacaktım. "Hazırsan çıkalım?" dedi Delfin gülümseyerek.

"Çıkalım canım," dedim ve ayakkabılarımın şeritlerini dolayıp doğruldum. Üstüme deri ceket alıp kapıyı kapadım, Delfin önden gidiyordu.

"Babiş, biz çıktık!"

"İyi eğlenceler kızım."

"Öptüm!"