Evdeki şişeleri devirmeden içeri girmeye çalışırken, "Anne, uyan!" diye bağırdım koltukta sızan anneme doğru.
Ev yine çöplüğe dönmüştü. Sadece 2 gün Delfinlerdeydim oysaki.
"Hay babasını..." dedim sessizce küfrederek.
Yanına gidip sertçe sarstım annemi. "Uyan. Saat 2."
Şişmiş yüzünü ovuşturarak gözlerini açtı. "Ne var be, ne geldin?"
"Of, anne. Kalk duş al, hadi."
"İyi tamam, car car car. Anca konuş."
O sallana sallana banyoya yürürken çöplüğe baktım. Ev çöp eve dönmüştü. Nerden başlayacağımı bilemesem de giriştim.
1.5 saatin sonunda kendimi yorgun argın koltuğa bıraktım. Annem yüksek ihtimal duştan çıkıp yatak odasına tekrar uyumaya gitmişti.
Cebimden telefonumu çıkardım. Onca bildirimin arasında kayıtlı olmayan bir numaradan gelen mesajla kaşlarımı çattım.
Bu bir videoydu. Tereddütle videoya tıkladığımda telefonumun ekranını kaplayan tanıdık vücutla şaşkınlığım arttı.
Bu Alejandro'dan başkası değildi. Spor salonundaydı, bir elinde 50 kiloluk dumbell vardı ve kolunu açıp kapattı. Bunu birkaç kez tekrarladığında istemsizce yutkundum.
Çünkü tam olarak 50 kiloydum ve bugün bana beni tek eliyle kaldırabileceğini söylemişti.
Videoyu tekrar izledim. Kol kasları kasıldığında öyle güzel görünüyordu ki... Hoş, kolu belim kadar vardı. Kasmasa da güzel göründüğü aşikardı.
Ben videoya bakarken bir bildirim daha geldi.
Alejandro A.L : Sana söylemiştim.
Rehbere girip onu Alejandro diye kaydettim.
Güz: Ben de bunun yaşanmayacağını söylemiştim.
Alejandro: Hayat bu, ne getirir bilinmez :)
Güz: Doğru, bilinmez.
Birkaç saniye ikimiz de çevrim içi kaldık. Daha sonra o yazmaya başladı.
Alejandro: Akşam yemeğe gel.
Güz: Bakarız.
Alejandro. 8'de burda ol, söz dinle.
Güz: Köpek miyim ben?
Alejandro: Ne münasebet?
Güz: Ne bileyim, söz dinle falan. Etrafımda bir tur da döneyim ister misin?
Alejandro: :))
Akşama kadar pek bir şey yapmadım, biraz müzik dinleyip kitap okudum. Saat 7 olduğundaysa istemsizce kendimi akşam yemeğine hazırlanırken buldum.
Bu adamın çekim alanındaydım. Bunun farkındaydı ve kullanıyordu. Bu durum hoşuma gitmiyordu.
Saçlarımı topuz yapıp anahtarı aldım ve çıktım. Annemi bilerek içeri kitleyecektim, bu gece de içerse komalık olacaktı.
Taksiye binip Delfinlerin evinde indim. Salonun ışıkları yanıyordu. Büyük ihtimalle yemeğe başlamışlardı.
Kapıyı tıklattığımda Delfin açtı. Kucaklaşıp içeri geçtik. "Otur Güz, babam sen gelmeden başlatmadı."
"Teşekkürler," dedim mahçupça. Yemek masasında hoş bir sohbet dönerken telefonum çaldı. Annem arıyordu.
Önemli bir şey olduğunu düşünmüyordum, bu yüzden masada açtım ama bağıran sesini duymamla pişmanlığım nüksetti.
"Gerizekalı! Neredesin sen? Ne halt yiyorsun dışarda?"
"Anne, efendim?" dedim bozuntuya vermeden ama Delfin'in bana bakan üzgün bakışları ve Alejandro'nun çenesini sıkışıyla bağırışının dışarı taştığını anlamam zor olmadı.
"Orospu olmadan bir an önce eve gel de şu kapıyı aç."
"Tamam, hallederim ben." dedim yutkunarak. Telefonu kapatıp "İzninizle," diyerek tuvalete doğru ilerledim.
İnsanlar düştüğünde anneleri kaldırırdı, beni ise annem itiyordu. Düştüğünde benim tarafımdan kaldırılan kişi ise annem oluyordu. Bu ilişki neden böyle ilerliyordu en ufak bir fikrim yoktu ama artık sol yanımda bir ağırlığı hissediyordum.
Gözlerimi silip aşağı indim. "Elinize sağlık, ben gideyim artık. İyi akşamlar." diyerek kapıya yönelmiştim ki Alejandro ceketi ve arabanın anahtarıyla yanımda belirdi. "Ben bırakırım. Yürü."
Yutkundum. "Teşekkürler." Gülümseyerek Delfin'e döndüm. "Görüşürüz canım."
"Öptüm, bebeğim!" dedi havaya öpücük atarak.
Alejandro önde ben arkasında arabaya bindik.
Evin önünde durduğumuzda kemerimi çıkarmıştım ki "Dur," dedi.
"Efendim?"
"Güz, o kadın sana sorun mu çıkartıyor?" dedi hafifçe üstüme eğilerek. Yakınlığımızla beraber yutkundum.
"A-annem bana sorun çıkartmaz."
"Emin misin?"
"Hıhı."
Gözleri gözümdeydi. "O zaman neden ıslak bu güzel gözler?"
"Alejandro..."
"Ha şöyle... Bana Arman Amca demenden nefret ediyorum, kızım."
"Ben... Anlamıyorum."
"Neyi?" dedi kafasını eğerek. Gözleri dudaklarımdaydı.
"Bu yakınlığı... Bana ilginizi... Attığınız videoyu... Söylediklerinizi..."
"Anlamlandırayım o zaman," dedi ve hiç duraksamadan kolunu belime sarıp beni kucağına çekti.
Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken istemsizce ellerim sert göğsüne gitti.
"Bu, attığım videonun açıklamasıydı." dedi ve elini çeneme koyup kafamı kafasının hizasına getirdi.
"Aramızdaki bu çekim, sana olan yakınlığımın açıklaması."
Dudaklarıma baş parmağını sürttü. "Ve bu güzelliğin de sana olan ilgimin."
Onu göğsünden ittirip kucağında hareketlendim. "Alejandro..."
"Kızım, oynatmasana kalçanı." dedi boğuk sesiyle. "Bilerek mi yapıyorsun anasını satayım?"
"H-hayır, özür dilerim." dedim sessizce. "Ne yapmalıyım?"
Kafasını geri atıp kahkaha attı. İlk defa bu kadar güzel gülen bir erkek görüyordum. Dikkatle onu izledim.
"Bu toyluğun beni mahvediyor." Ciddileşmişti.
"Alejandro..."
"Güz..." dedi inlercesine.
"Olmaz." Sesim fısıltıyla çıkmıştı.
Büyük ellerini belimin iki yanına yerleştirdi. "Neden, kızım? Aramızdaki şu çekimi hissetmediğini söyle hadi bana." dedi belimi okşarken.
"A-ama..." Avcuyla belimi sıktı. Hafifçe inledim. Acı ve zevk iç içe girmişti.
"Aferin bebeğim." dedi ve burnumun ucunu öptü.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Ben... gitmeliyim."
"Şimdilik kaçabilirsin ama peşindeyim, cariño."
Kendimi arabanın dışına zor attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alejandro (+18)
Romance"Seni istemek günahsa, şeytana diz çökmeye hazırım, cariño." Alejandro'nun gözlerine baktım, bal rengi gözlerinde gördüğüm şehvet pırıltılarının yanılsama olduğuna inanmak istedim ama başaramadım. O, en yakın arkadaşımın babasıydı ve birbirimizi fen...