Can kırıkları

402 31 42
                                    

Bazı insanlar vardır hayatınızdan çıkaramayacağınız. Kendinizden bile daha çok güveneceğiniz. Canınızı bile emanet edeceğiniz. Korkmadan arkasına sığınabileceğiniz. İnsan belkide en çok bundan korkar en güvendiği kişilerden birisinin onu hayal kırıklığına uğratması.

Bilmiyorum şuan ne düşünmem gerekiyordu? Nasıl davranmam gerekiyordu? Ne demem gerekiyordu? Bilmiyordum aklım durmuş gibiydi. Benim şuan kalbim bin bir parçaya bölünmüştü. 

Kolumun altındaki değnek yere düştüğünde telefona bakan Toprak ve beni kendime getirdi. Telefondan gözlerimizi çekip birbirimizin yüzüne baktık. Vücudum ürpermişti.   Vücudum titriyordu. Gözlerimde o kalp kırıklıklarının izi vardı. İzi değil yaşandığı an vardı. Bu benim bir insana karşı güvenimin yerle bir olmasıydı, bu benim bir güven enkazının altında kalış anımdı.

Toprağın gözlerinin içine bakarak dudaklarımı oynattım "Toprak; Ateş"
İnanamıyordum gözlerime inanamıyordum.  "Toprak! Ateş yapmış" gözlerim dolmuştu başım dönüyordu. "Toprak frenleri o kesmiş. Ateş yapmış! " diye haykırdım.

Toprak elindeki telefonu elime tutuşturup hızlı adımlarla bizim sınıfa doğru ilerledi. Toprak sanki ateş püskürtüyor gibiydi. Bende değneklerimle ne kadar hızlı gidebilirsem okadar hızlı gidiyordum. Toprağın koridoru hışımla dönüp bizim sınıfa girdiğini gördüm. Bende hızlıca Toprağın arkasından hızlıca girdiğimde gördüğüm manzaraya inanamamıştım.

Toprak hışımla Ateşe yumruk attığında Ateş yere yağımıştı . Ateş anlamaz gözlerle Toprağa bakıyordu. Toprak eğilip Ateşin yakasını tutup Ateşi sarsmaya başladı " Neden yaptın lan söyle yoksa öldürürüm söyle lan!" Diye bağırıyordu. Ateş şaşkın şekilde ne olduğunu anlamaya çalısıyordu.  Ateş Toprağın ellerinden tutup kendisinden uzaklaştırmaya çalısıyodu ama Toprak onu parçalamak ister gibi bırakmıyordu " Olum neyi yapmışım bırak konuşalım sakin olsana." Dedi Ateş sakin bir sesle.

Toprağın sinirden anlındaki damar fışkıracakmış gibi görünüyordu. Çenesi seyiriyordu. Toprak nefret kusarcasına " Neden frenleri kestin piç!"diye bağırınca Ateşin yüzü buz kesmişti. Artık herşeyi anlamaya başlamış gibiydi.

Toprak sertçe Atesi arkaya doğru itekleyip yakasını bıraktı. Ateş biraz arkaya doğru sendeleyip yere bakmaya başladı. Toprak elini saçlarıma geçirip olanları  anlamaya çalışıyordu. Kendimde konuşma gücünü bulup bir kaç adım atıp Ateşle Toprağın çaprazına ilerledim. "Toprak!" Dedim yüksek bir sesle. Toprak kafasını çevirip bana baktı. Ardından Ateş baktı "Bırak ben konuşucam." Dedim itiraz istemeyen bir sesle.  "Bunla bir insan gibi konuşmayımı planlıyorsun ? Bu az kalsın seni öldürüyordü! Sen ne konuşmasından bahsediyorsun . Bırak ben halledeyim." Diye itiraz etti Toprak. Toprak Çok sinirliydi  ve haklıydı. "Toprak lütfen senin karışmanı istemiyorum. Bu konu beni ilgilendiriyor."diye cevap verdim. Toprak bozulmuş olsada hafif bir şekilde başını aşağı yukarı sallayıp geri çekildi. Bende tam Ateşin karşısına geçip ona baktım. Onun ise kafası yere eğilmiş yere bakıyordu.

"Neden yaptın!"diye haykırdım. Sınıfta sesim yankılanmıştı. Sınıftaki herkes bize şaşkınlıkla bakıyordu. Linda olanları idrak etmeye çalışır gibi etrafına bakıyordu. "Söyle. Neden yaptın !"diye tekrarladım. Bir adım daha yaklaştım Ateşe. "Bir daha sormayacağım."dedim.  Tehditkar bir ses ile "Neden yaptın ?"diye devam ettim.

"Özür dilerim " bu ağzından çıkan iki kelime sadece iki kelime. Yaptıklarına karsı sadece bu iki kelime dökülmüştü ağzından.
"NE!"dedim anlamaz bir şekilde. "Ne özürü ne saçmalıyorsun sen! Özür dilerim öylemi he . Sadece özür dilerim . Ne saçmalıyorsun ya sen özürle geciyomu onca yara özür dilemekle geçiyomu.  Olum ben ölüyordum."diye ağlamaya başladım.  Bir adım daha atıp Toprak gibi yakasından tutum. "Özür dilemek zamanı geri alabiliyormu ? Olanları engelleyebiliyormu ? Özür dilemekle geçiyomu? Söylesene söylesene geçiyormu!"diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Ateş ise tepki bilr vermemişti.

Başım fazla dönmeye başlamıştı ve içim bulanıyordu . Elim ayağım titremeye başlamıştı. Etrafımdaki sesler uğultulu gibi geliyor du. "Toprak" diyebildim. Ardından Ateşin yakasından yavasla ellerim aşağı indi ve vücudum yere düştü.  Bedenim sert zeminle buluştuğunda başım yere düşmeden biri tutmuştu. "Didem" dedi Toprak ama cevap veremedim . Gözlerim kapandı ve sadece Toprağın kokusu ve karanlık vardı. Vücudum yerden havalandı ve bir kucağa alındı sadece bu kadarını anlayabiliyordum sonrası ise benim için bir karanlıktı.

Yeniden,attım bu bölüm kısa malesef 😭🤧🤧

Ölüm Kokan Çiçek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin