Sezon finali

351 26 18
                                    

Kısa bir not:

Önemli 📢📢📢

Kitabı reelde basılmış ve hâlâ yazmakta olan bir yazarım. Bu sebeple bxb kitaplarım talep olmazsa zamanımı verip de yazacağım bir tür değil.

Yani, beğeni ve yorumlar olmazsa, kendime ve birkaç kişiye yazıyorum zaten diye düşünürsem; iki kelime yazmaya zahmet bile etmem.

O sebeple ayda bir bölüm atıyorsun zaten deyip beni eleştirmenize gerek yok. Emeğimin karşılığını reelde bol bol alıyorum. Basılmış kitabım var daha ne olsun. Lâkin burada emeğimin bir karşılığı yok. Ücretsiz bir emek olması yanında bir beğeni ve yorumu çok görerek zaten kalemime haksızlık ediyorum. Yazdığım her kelime mülküm benim. O yüzden siz zahmet edip bir beğeni yapmazsanız, ben bin kelime yazarken üç kelimelik yorum yapmazsanız kusura bakmayın ben de uğraşmam. Zaten çocuk kitabı yazmaya başlayacağım, bayağı yoğun bir döneme gireceğim. Eğer emeğimin karşılığını almazsam buradan bir sonraki ayı bekleyin yb için. Keyfim geldikçe yazarım.


🖋️🖋️🖋️🖋️

Her gün yeniden doğan güneş, her gün acıkan karnım geç saatlerde gelen uykum.. Zaman bir kum saati gibi hızla akarken benim hiç değişmeyen rutin hayatım ise devam etti. Acı bir gün bile olsun azalmadan, özlem içimi bir kor gibi yakmadan geçtiği tek bir gün olmadı. Bu kadar büyük karanlığın içinden bir ışık gibi parlayan tek şey Mert, beni yeniden hayata döndürdü. Ne geçip giden zamanın bende açtığı yaraları hissettim, ne de hasret iliklerime kadar beni sömürdü.

O benim yeniden yaşama sebebim olmuşken beni binlerce parçalara ayırmaktan bir an bile tereddüt etmeyen adam, yıllar sonra gelmiş beni sevdiğini söylüyordu. Ne cebinde bahaneleri vardı, ne de dolu dolu sebepleri. Tek istediği bencilce duygularına yenik düşmüş olmasıydı. Aşk böyle bir şey miydi? İsteyince parçalara ayırıp, yine isteyince yeniden birleştirmeye çalışmak mıydı? Yusuf sevmeyi bilmiyordu. Sevmeyi bilmediği gibi vazgeçilen olduğunda geri almak isteyecek kadar da acımasızdı.

Seçimlerim için kızmayın bana, anlayın.

Yusuf artık olmayan bir aşkın koruydu ve ne kadar üflemeye çalışsa da başka bir sevgi kadar güçlü yanmıyordu. Giderken arkasında parçalanmış bir adam bıraktığını biliyordu ve şimdi o parçaları bir araya getirmiş adamı saf dışı etmek istiyordu. Acımasızca üstelik,
Ona gideceğime inarak. Lâkin bilmediği bir şey varsa, ben onun kadar vicdansız değildim. Aşk ile yanan bir adamı parçalara ayırıp sırtımı dönmezdim.

"Sevgilim, dalıp gittin yine?"
Dalıp gittiğim koylardan sevgilimin sesiyle çıkarken ağlamak istedim. Ama bu hissin sebebi, bir an.. sadece bir an Yusuf'a koşmak isteyen tarafım ile ona ihanet etmiş olmaktı. Öyle bir öfkeydi ki o tarafıma hissettiklerim, onun sevgi dolu bakışlarına her denk geldiğimde hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.

"Özür dilerim, sadece.."

"Önemli değil yavrum." Ellerimi avuçlarının içine alarak şefkatli bir öpücük kondurduğunda gırtlağıma yapışan sızıyla yutkundum.

"Seni seviyorum"
Dudaklarından dökülen bu iki kelime için bir zamanlar köle olmaya hazır ruhum, şimdi korkuyordu. Her duyduğumda kaçıp gitmek istiyordum. Geçen akşam onun dudaklarından döküldüğünde bile ayaklarım kaçmak için an kolluyordu. Artık hiç duymak istemediğim lanetli iki kelimeden farksız olması gözlerimin dolmasına sebep olurken kollarını belime sarıp kendine daha çok çekti.

Küçük bir piknik yapmak için gölün bulunduğu bir koya gelmiştik. Bizden başka kimsenin olmaması da ayrı bir rahatlıktı. Zira homofobikler hâlâ vardı.

Kül - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin