4. Bölüm

30 4 9
                                    

|Kaya|

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştı demek isterdim ama hayır Kaya hala uyumamıştı. Arada biraz biraz kestiriyordu ama asla tam bir uykuya yatmıyordu. Yaklaşık 3 gündür böyleydi, zaten düzensiz olan uykusu iyice arap saçına dönmüştü.

Önünde Mert ve Aşkın'ın getirdiği öğretmen listeleri vardı. Yeni atanmışlar ve hala görevde olan ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin isim listeleri.

Sabır çekerek bir nefes verdi. Tekrar isimlere göz gezdirdi. İlkokul öğretmenlerinin uyarısı bitmişti. Oğuz ve Yasin o işle çoktan ilgilenmişti. Hafifçe kafa sallayıp elindeki listeyi kenara bıraktı. Onu bırakırken hemen diğer listeyi eline aldı. Sırada ortaokul öğretmenleri vardı bu iş ise Kaya ve Batu'ya aitti.

Bugün bu işi halledeceklerdi, lise ve üniversiteleri ilçe emniyet müdürlüğüne bırakmışlardı ve buraya yardım gelene kadar kendileri idare edecekti. Emniyet müdürlüğüne bununla ilgili bir yazı da çoktan yollamıştı.

Ela gözleri tek tek listedeki isimleri taradı, dikkatlice okudu hepsini. Şu anda hala görev yapan öğretmenler listesine göz atıyordu. İsim ve yüz hafızası oldukça mükemmeldi, o yüzden hemen ezberliyordu.

Bu listeyi de kenara bıraktı ve yeni atananlar listesine geçti. Göz kararı bir inceleme yapmaya karar vermişti halbuki ama listedeki ilk kişi dikkatini oldukça çekmişti. İki eliyle tuttu listeyi, oturuşunu dikleştirdi. Sessizce mırıldandı dudakları.

"Doğa Aktuğ..."

Fotoğrafa baktı, oldukça genç bir erkek vardı karşısında. Şaşırmıştı. Okuduğu öğretmenler arasında en genç olanı oydu. Neden buraya gelmişti diye düşündü ama kafasını sağa sola salladı, ona neydi ki?

Listeyi kenara koydu ve ellerini birleştirip deri koltuğuna yaslandı. Uzaklara daldı ela gözleri, sanki bir şey arıyormuş gibi. Tabi uykusuzluğun etkisiyle de kendine gelemiyordu.

Tekrar aldı listeyi eline ve bu sefer daha dikkatli incelemişti.

"Doğa Aktuğ, 25 yaşında, ortaokul matematik öğretmeni. Doğum yeri, Antalya. Atandığı yer, Mardin."

Tek kaşı birden havalandı. Oradan buraya neden gelir ki diye düşündü tekrar. Gözleri fotoğrafa kaymıştı. Yemyeşil gözler, turuncu saçlar, açık renk çiller ve beyaz bir ten.

"Adam harbi portakal olarak doğmuş." dedi ciddiyetle. Şu an fotoğrafına baktığı bu adam gerçekten portakala benziyordu. Kaya, böyle bir saç rengini daha önce hiç görmemişti.

Tekrar yan tarafa bıraktı kağıdı, düşündü. Bu soysuz adamın bir sonraki hedefini düşündü. Bir elini dudaklarına götürdü ve uzun kemikli  parmakları alt dudağında hareket etti, düşünüyordu.

"Birileri leyla mı oldu acaba?" diye bir ses geldi tam karşıdan. Odaklandığı yerden gözlerini ayırdı Kaya. Kafasını kapı tarafına çevirdi.

"Batu, kapıyı çal diye kaç kere uyaracağım ben seni?" Kaya yükseldi birden ama Batu onun bu haline kahkaha atıyordu resmen.

"Ne gülüyorsun yavşak?" dedi tekrar. Batu ise sakinleşmeye çalıştı.

"Ya kardeşim ne komik adam olmuşsun sen görmeyeli." Tekrar gülmeye başladı hatta kapıya tutunuyordu.

"Batu..." dedi Kaya, dişlerini sıkarak.

"Hop hop sakin sakin, ay ne güldüm gözümden yaşlar geldi. Ahem heh.. ben kapıyı çaldım ama sen duymadın, bende girdim içeri." demişti gözlerini silerek.

Cidden kapıyı mı çalmıştı? Onu gerçekten duymamıştı.

Kaya cevap vermedi konuyu değiştirmek adına başka bir soru yöneltti. "Neyse, sen neden geldin?"

YONCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin