•5•

56 28 20
                                    

Hoşgeldiniz... 😊🩷
Umarım beğenirsiniz
Hiç yorum yapmıyorsunuz ve oylamıyorsunuz kırılıyorum☹️🥺

Bu bölüme 10 oy ve 10 Yorum gelirse yeni bölüm gelir haberiniz olaaa :)

_______

Eve girdiğimde, ilk işim hemen içeriyi kontrol etmek olmuştu. Ama şükür ki kimse uyanık değildi. Beni zaten bu halde görmelerini istemiyordum, üstüm başım toz olmuştu.
Rahatlıkla derin bir nefes almış, sonrada ayakkabımı ve montumu çıkararak, adımlarımı mutfağa yönlendirmiştim.

Elimi yıkadıktan sonra, pansuman için ilk yardım çantasını alarak, içinden pamuk ve sargı bezi çıkarmıştım. Elimdeki yara, yara bandı takacak kadar küçük değildi ama öyle abartacak kadarda büyük değildi.

Elime pansuman yaptıktan sonra ışıkları kapatıp, odama çıkmıştım. Gökçe uyumuştu.
Bende hiç beklemeden, üzerimdekileri çıkarıp kirli sepetine atarak dolabımdan geceliğimi alıp giymiştim.

Gökçe'nin uyanmamasına özen göstererek, yanına yattım. Ama uyanmıştı. "Selin... geldin mi?" Demişti. Uykulu sesiyle. "Evet." Demekle yetinmiştim.

Kolunu üzerime atarak bana sarılmaya çalışmıştı. Ama bir şey dikkatini çekmiş olacak ki, durup baktı. Nereye baktığını anlamak için baktığımda, gözlerini yararlı elimde bakakaldığını gördüm. "Geri zekâlı." Diyerek, yavaş olacak şekilde iki eliyle elimi elleri içine almış, beni kendine çekerek sarılmıştı.

Seviyorum ya ben bu kızı. Deli kız.

____

"Selin! Kalk kızım uyan artık! Kış uykusuna mı yatın." Diye bağırarak, beni uyandırmaya çalışan Gökçe'nin sesiyle irkilmiştim. Ne oluyordu ya?

Bu çığılıklar ne? Neden böyle sarsılıyorum deprem mi oluyor??

"Selin!" Yine adımı bağırarak söyleyen Gökçe'ye anlamsızca baktım. "Deprem mi oluyor? Ne oluyor!" Diye sordum.

Gökçe ellerini üzerimden çekince, beni sarstığını o zaman anladım.
"Kızım aklı başında insan çığlık atan kadın seslerini alarmı yaparı mı ya! Cehennemde mi bunlar ayol?!" Dedi çemkirerek. "Ödüm koptu!"

"Bende bir şey oldu sandım." Böyle diyince bana şaşkınca bakakalmıştı. "Allahım yarabbim ya!" Bu alarmın sesiyle bile uyanamaz oldum. Yine değiştirmem gerekecek sanırım...

Gökçe söylene söylene yataktan kalkarak banyoya girmişti elini yüzünü yıkamak için. Bende telefonu elime alıp saate baktım. 7.40 geçiyordu. Biz niye bu kadar geç uyandık ya!

Yerimden kalkarak, banyoya ilerledim. "Kız biraz çabuk ol geç kalmışız ya biz." Ses gelmeyince, kapıyı tekmelemeye başladım. "Kızım çıksana artık."

"Bi dur ya! Çıplak mı görmek istiyorsun sen beni!" Diye bağırdı. "Allah korusun. O güzel gözlerim böyle şeylere şahit olacak kadar şerefsiz değil."

Beş dakika bekledikten sonra, Gökçe çıkınca bende elimi yüzümü yıkayım, çıkmıştım. Üzerimi değiştirip.

Koyu mavi bir kazak, diz üstü siyah eteğim, çanta olarak küçük siyah bir el çantası almıştım yanıma. ( Selinin kıyafetine yukardan bakabilirsiniz)

"Bu ne güzellik Selin hanım." Demişti Gökçe. "Güzel olmuş mu?"

"Ay evet. Erkek olsam kesin sana yürürdüm." Demişti. Gülüp göz devirmiştim. "Zaten gördüğün beğendiğin herkese yavşıyorsun yavşak!" Demiştim.

"Şşş... keserim dilini." Demişti. Sonra "ne giyeceksin ayakkabı olarak?"

"Benim uzun dizimin üstüne gelecek kadar bir botum var. Siyah. Onu giyeceğim." Beni onaylayıp oda hazırlanınca evden çıktık.

Yazardan

Selin, kendi halinde çalışırken kütüphaneye genç bir kız girmişti. "Merhaba."

Selin gülümseyerek karşıladı. "Hoşgeldiniz." Demişti. Elindeki paketi bir yana bırakıp yeni gelen müşterine dönerek.

Gördüğü kişi karşısında epeyce şaşırmıştı. "Yıldız?" Genç kızda, Selini baştan aşağı süzmüştü. "Selin?" Demişti oda şaşkınca. İkiside birbirlerine sarıldılar.
"Senin burada ne işin var?" demişti. Tekrar sarılarak. "Burada mı çalışıyorsun?"

"Burası benim." Yıldız gülümseyerek baktı. Selin, Yıldıza hitaben "Nerelere kayboldun? Sana hiç ulaşamadım."

"Acil bir durum yüzünden abim yanına, yurt dışına gitmek zorunda kaldık." Demişti. "Ayakta kalma gel oturalım." Demişti Selin. İkiside kafeterya bölümüne ilerleyerek masalardan birine geçmiştiler.

Selin ve Yıldız, İlk okul arkadaşıydılar, aynı üniversiteyi bile kazanmışlardı. Ama bir sabah uyandı bir daha yıldızdan haber almadı.

"Sen ne zaman geldin?"

"Ben daha bu sabah döndüm. Abim döneli bir kaç ay oldu. Babamın işleri uzadı. Abimde bize işi kalmayınca, işi bitti döndü." Güldüm. "Kullanılmışsın be kanka." Demişti Selin gülerek.

"Vallaha ne demezsin."

Selin'in aklına düşmüş gibi "Sen nasıl buraya buldun?"

"Abim sürekli bu kütüphaneyi övdü. Aşık olduğu bir kız varmış. Buradaymış." Diyince. Selinin kaşları şaşkınlıkla kalktı. "Aşk yaşanıyor burada haberim yok." Demişti.

"Geldim ama abimi göremedim. Sen nasılsın?" Selin omuz silkti. "İyim, böyle uğraşıyorum meşgul etmek istiyorum kendimi."

"Ne zaman açtın kütüphaneyi. Senin en büyük hayalindi." Demişti yıldız. "Açalı bir yıl oldu."

Yıldız hüzünle arkadaşına baktı. Yerinden kalkarak selinin yanına gidip sarıldı. "Hayalini gerçekleştirirken yanında olmadığım için özür dilerim."

Selinde kollarını boynuna dolayarak. "Özür dileme... hepimiz biliyorduk başınızın dertte olduğunu ve gitmek zorunda kaldığınızı."

Yıldızın babası, Tefeciye borçluydu. Ve kapanmayacak kadar büyük bir miktarda para almıştı. En sonda Türkiye'yi terk etmiştiler. 2 yıl sonra tekrar dönmüştüler.

"Anneler döndü mü?" Diye sordu Selin, konuyu değiştirmek için. "Evet bu sabah hep birlikte döndük."

"O zaman bu akşam bize yemeğe geliyorsunuz." Yıldız ağızını açıp tam itiraz edecekken. Selin işaret parmağıyla susturup "Sakın o ağızını açıp itiraz etmeyeceksin!" Diyerek telefonu eline almış annesini. Aramıştı.

"Alo anne nasılsın?"

"Şey anne, güneş teyzemler dönmüşler. Bu akşam davet ettim. Bize gelecekler."

"Tamam. Ellerine sağılık, Zaten bende erken çıkacağım gelirim yardıma. Hadi görüşürüz." Selin telefonu kapatarak, Yıldızla sohbete devam ettiler.


Bölümü burdan sonlandırmak istedim eğer daha yazsaydım çok uzun bir bölüm olurdu.

Umarım beğenmişsinizdir ❤️😁
Sizce Yıldızın abisi kim? Tahminizi bırakın

By_PianoX

Lavanta Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin