5 🌶️

149 18 9
                                    

Helo gays naber. Güzel gidiyor mu bakalım ?

Oy verenler Seonghwa'yı rüyasında görüyormuş.

İyi okumalar bebekler.

San ile olan ilişkim günden düne daha iyiye gidiyordu. İkizimde birbirime karşı rahat davranıyorduk. Eskisi kadar yapsam mı yapmasam mı diye düşünmüyordum. İçimden geliyorsa yapıyordum ki o da aynen bunu yapıyordu. Her gün görüşmeye çalışıyorduk ve ilginç olan şey benim buna her zaman ihtiyaç duymamdı. Mingyu ile birlikte iken ben her gün görüşme fikri hakkında pek istekli olmazdım. Çünkü kendi kişisel alanıma düşkün bir insanım ve her an dip dibe olan beni gererdi. San ile olan şey ise tam tersiydi. Her an onunla olmak istiyordum. Bunun pek çok farklı sebepleri vardı. İlk olan vakit geçirdiğim her an gülüyor kahkaha atıyor ve benden beklenmeyen şeylerden biri çok ama çok konuşuyordum. Konu ne olursa olsun ilgiyle dinliyorduk birbirimizi. Her an bir gülümseme vardı. İkincisi temas etmeyi kesmiyorduk ve bu benim çok hoşuma gidiyordu. Benim istediğimden emin olduğu temaslarımız kesilmiyordu. Diğer tanıdığım alfalar gibi kafası sikinde çalışanlardan değildi. Tabii bazen tansiyon artıyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi. Evimdeydik televizyonda Sokak köpeği ve Lady çizgifilmi oynuyordu. Biz bacaklarımızı uzatmış filmi izliyordum. İkiz içinde yorucu bir gündü, erken saatten itibaren akşama kadar dersimiz vardı. Okul çıkışı buluşmuştuk ve benden daha çok yorgun görünüyordu. Üniversitenin çıkışında beni beklediğini görmüş hızlı hızlı yürüyerek yanına vardığım gibi hemen elini tutmuş gözlerini bana dönmüştü. Yorgunca gülümseyip elimi bırakmış bana sıkıca sarılmıştı. Kafasını boynuma gömmüş kokumu içine çekmişti. Sonrasında nefesini boynuma doğru sertçe vermiş komik seslerin çıkmasına sebep olmuştu. Aynı zaman da gıdıklanmış gülmeye başlamıştım. Mızmızlanmalarımı dinlemiyor daha da yapıyordu. Sonrasında dağılmış saçları ile bana dönmüş gülümsemişti.

"Çok yorgunum Wooyoung" demiş elimi tutmuştu. Hemen yanaklarını kavramış dudaklarına minicik bir öpücük bırakmıştım. Gözleri yavru köpek bakışlarına dönünce ne istediğini anlamış "Hadi bana gidelim" demiştim oda hemen gülümsemiş beni kendi evime doğru sürüklemişti. Ve evet bütün üniversite bizi izliyordu.

Evime geldiğimizde onunla ilgilenmeye karar vermiştim. Üsündeki montunu hemen çıkartmış üzerindeki kapüşonu ile kalmasını sağlamıştım. Hemen onu solana koltuğa oturtmuş o da oyuncak gibi onu nereye nasıl bıraktıysam öylece kalmıştı. Mutfağa gitmiş sıcacık rezene çayı yapmıştım. İçtikten sonra beklediğim gibi uykuya dalmıştı. O uyurken bende mutfak masasında ders çalışmıştım. Gözüm arada onu takip ediyor sonrasında dersime geri dönüyordum. Üç saat sonra uyanmış yüzü gözü şişmiş bana bakıyordu. Uykunun etkisi ile kalınlaşan sesi her ne kadar dikkatimi dağıtsa da ona doğru gülümsemiş "Günaydın prenses" demiştim. "Günaydın" demiş yanıma doğru gelmeye başlamıştı. Arkamadan sarılmış bir süre daha benimle konuşmuştu.

"Daha iyi misin? "

"Evet uyumak iyi geldi"demiş telefonunu eline almış yemek istediğimiz şeyleri söylemişti.

Yemeklerimizi yemiş filmin sonlarındaydık. Pekala bende bir haller vardı, hayır bende değil kurdumda bir şeyler vardı. Başım onun omzundaydı o da başını bana yaslamış bir kaç dakika sonra filmin bitişi ile sohbete başlamıştık. Saat 10'du ve hala sokaklar canlıydı.

Koltukta birbirimize bakacak şekilde oturmuştuk. Bacaklarım onun bacaklarının üzerindeydi ve elleri ile olduğu yeri sıkıp bırakıyordu. Bundan etkilenmem saçma olurdu peki tamam ama yani ne bileyim belkide daha önceden kimseyle yakınlaşmamam buna sebep oluyordu bilemiyorum. San'ın dediklerine değilde bileklerimden daha ileriye giden ellerindeydi aklım. 

Precious /woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin