1

380 19 7
                                    

Hepinize merhaba ben jabamiiiii  iyi geceler ve günaydın

aslında çok uzun süredir okuyucu olarak olduğum bu plartformda içimde kalmaması için ve yoğun hayat temposundan kaçmak için burayı biraz şöyle kullanayım dedim. Umarım beğenirsiniz 😇




Güzel Ekim ayı bütün renkleri ile evimim camından görünüyordu. Turuncunun her rengi yapraklar, yağmurun verdiği o güzel görüntü...

Elimdeki sıcak sade kahvem ile dışarıyı izliyordum, hayatımın ne kadar düzenli olduğunu, başarılı bir öğrenci olduğumu, ailemin beni sevdiğini düşünüyordum. Şanslı ve sakin bir hayatım vardı. New York'ta okuyor doktor olmak adına elimden geleni yapıyordum. Kore de olan ailem bana destek veriyordu. Babamın milletvekili olması anneminde avukat olması beni buradan okutmalarını destekliyordu. Küçük kardeşim hala onlarlaydı. Uzak olmamız ikimizİ üzsede neredeyse her akşam FaceTime yapardık. Babam siyasetin vermiş olduğu gerginliği üstünde taşıyordu o yüzden bizimle çok iletişime giremiyordu ama yaşımız kaç olursa olsun her akşam uyumadan saçlarımızı öperdi. Annem her zaman ilgisini korurdu ve bize verirdi. Benim omega bir erkek olmam da üstüme düşmelerini destekliyordu. Erkek omegalar çok fazla olmuyordu yüzden uzun bir dönem cinsiyetimi gizlemiştim. Üniversitede açıldım ve şu an daha rahat ediyorum.

Dersimin olmadığı bu günü de evimde dinlenerek geçiriyordum. Sabah rutinlerimi yapmış ortalığı toparlamış dinleniyordum. Pişirdiğim kurabiyelerin kokusu buraya kadar geliyordu. Ayağa kalkıp mutfağa gitmiş piştiklerinden emin olmuş yavaşça dışarı çıkartmıştım. Kurabiyeler soğurken yukarı çıkmış üzerimdeki siyah kapüşonluyu çıkartıp üzerime balıkçı yaka kiremit rengi kazağımı giymiş altıma bol düz siyah kumaş pantolon giymiştim. Hafif tarçınlı parfümü sıkmış vanilya feromunumla uyumlu olmasını sağlamıştım. Salona geçip küçük ışıkları açıp ortamı neşelendirmiştim. Etrafta küçük bal kabakları mumlar vardı. Bu hissi seviyordum, kendimi çok mutlu hissediyordum. Kapı çaldığında etrafa bakmış yavaşça kapıya yürüdüm aldığım feromonlarla Hongjoong ve Seonghwa Hyungun geldiğini anlamıştım. Kapıyı açmış gülen yüzleri ile bende huzurla dolmuştum. Seonghwa ve Hongjoong hyung benden bir yaş büyüktüler. İkisi de eşleşmişlerdi bir çok kişiden çok daha şanslılardı ki ikisi ruh eşiydi. Bu yüzden her şey daha kolay olmuştu.

Seonghwa hyung oldukça sakin bir yapısı olan bir alfaydı hatta bazen bana anne gibi davranırdı. Evde üç kadınla büyümesi buna sağlam bir sebebi. Hongjoong hyung çok tez canlıydı yerinde duramayan bir omegaydı.

" Hoşgeldiniz" demiş yavaşça kenara çekilmiş içeri buyur etmiştim.

"Hoşbulduk Woo Seonghwa ile seni çok özledik" demiş bana sıkıca sarılmıştı.

"Bende hyung" demiş sıkıca sarılmış daha sonra Seonghwa hyung'a sarılmıştım.

Staj yapmaları sebebi ile görüşemiyorduk uzun bir süre. Onları evime çağırmak bunu ayarlayabilmek bile zordu. Malum mevsim geçişi herkes hastaydı ve hastaneler çok yoğun oluyordu.

"Bir türlü ayarlayamadık ki hyung."

"Olsun geç olsun güç olmasın. Sen öyle bak." Dedi Seonghwa hyung

"Haklısın hyung. Hadi gelin, yemekler hazır güzel bir şarap açtım bize özel" demiş gülerek ikisini iteklemiştim. Sandalyelere oturmuş hemen sosunu ısıttığım makarnayı servislemiş önlerine koymuştum. Şarapları da dökmüş hemen oturmuş afiyet olsun demiş yavaşça yemeğe başlamıştık.

Sohbetimiz gayet basit konulardı. Aile mevzuları, okul, müzik, sinema vs.

Yavaş yavaş konular özelleşmeye başlamış direkt odak benim özel hayatım olmuştu.

Precious /woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin