19

67 12 12
                                    

Hiii naber nassınız ??

OYYYY yorum atan canlarıma çok teşekkür ederim çok tatlılar beni çok mutlu ettiniz. Fikirlerinizi görünce şevke geldimmm. Şöyle çıtır kısa bir bölüm yazdım sonraki bölüm güzel. 

karakterlere sormak istediğiniz bir soru varsa buraya yazabilirsiniz :)))) örn: Seonghwa Hongjoong dominant olmak istese ne yapardın ??? :)))))))))))DDDDDDDDDD

oy sınırı : 5

Hastane kafeteryasında San ile gülüşüp sohbet ediyorduk. Arada bir iyi olup olmadığımı soruyor yanaklarıma öpücükler veriyordu.Gayet iyi hissediyordum karnımın ağrısı sürüyordu ama yinede alfamın yanımda olması beni rahatlıyordu. Şimdi ise gerçekleştiremediğimiz randevumuz hakkında konuşuyorduk. Bazı şeyleri belirlemiş bu tatilde nereye gidebileceğimizi konuşmuştuk. Onunla uzun süreli bir seyahat yapmak istediğimi söylemiştim. Sonrasında ikimizde gelen mesajlara bakmak için telefonlarımıza dönmüş kafamın yaslı olan omzu çok rahat gelmişti. Sonrasında söze girmişti. 

"Sevgilim bu aradan babam gelecekti iyi olup olmadığını görmek için." şaşırmıştım açıkçası, mahçup olmuştuda. 

"Zahmet etmeseydi San" 

"Sorun yok seni çok seviyor zaten." Demiş onu onayladıktan sonra kafama bir öpücük vermiş masamıza doğru yürüyen Hyunglarımı görmüştüm. San'la ikimiz yandan yandan bakışlarımızı atarken Hongjoong hyung her zaman ki gibi suratı kıpkırmızı olmuştu. İkiside yanımıza oturduğuna Seonghwa hyung "Dönün önünüze." demişti.

O an San'da bende diken üstünde önümüze dönmüştük.Hongjoong hyung alttan alttan San'a mahçup bakışlarını yolluyor kararsız görünüyordu. Seonghwa hyunga bakmış sonrasında alfasından destek  alınca hareketlenmişti. Bizi şaşırtacak bir olay olmuş Hongjoong hyung San'ın kafasına bir öpücük vermiş ve kulağına bir şey söylemişti. San "Önemli değil hyung. Haklıydın." Demiş Seonghwa hyunga baktığımda iki gözünü de kapatmış bana mesajı vermişti. Ortamı dağıtmak için "Hyung yemek söyleyecektik ne yersiniz ?" Demiş sohbet etmeye devam etmiştik.


Odamızda yemeklerimiz yerken hepimiz sessizdik tabii. Telefonda restoranlara bakarken hastanenin yakınlarındaki Kore yemekleri yapan bir yeri bulmamızla hepimizin Kore damarı atmış ne var ne yok söylemiştik. O yüzden herkes nefessiz yemeklerini yemekle meşguldü. Ağızımın kenarları teobbokki sosu ile kaplıydı ve açıkçası pekte umrumda değildi. Karnımın şişkinliği hakkında konuşmuyordum bile.

San da ağzına beşer tane kimbap yollamış bir ara öksürük krizine girmiş hepimizi kahkahalara boğmuştu. Seonghwa ve Hongjoong hyung  elitliklerinden ödün vermiyor birbirlerine yediriyorlardı. Hepimiz sessizleşmiş yemeklerimizi yiyorduk. 

Ağzıma yeni bir parça atacakken ilk önce kapı çalmış sonrasında Bay Choi'yi içeri girmişti. Benimle göz göze gelmesi ve ağızımdaki teobbokkinin tabağa düşmesi bir olmuştu. Üzerime bulaşan teobbokki sosu ve ağızımın her yerinde sos olan ben alfamın babası ile göz gözeydik. 

Rezill oldum.

"Merhaba çocuklar" dediği gibi herkes ayağa kalkıp eğilmişlerdi Bay Choi'de onlar karşılık vermiş ben yavaş hareketlerle kalkacakken Bay Choi beni durdurmuştu. "Sorun yok Wooyoung lütfen kalkma." Demişti.

San bir peçete verip ağızımın etrafını gösterince utançtan gözlerim dolmuştu. "Daha iyi misin Wooyoung ?" Demiş sohbete başlamıştık. Üniversitemizden, derslerimizden, ilişkimizden her konudan konuşmuş üzerimdeki gerginliği atmıştım. Bir ara hemşire gelmiş ve değerlerimi düzenleyecek bir serum takmıştı.

"Aslında size bir süprizim var. Buraya bu yüzden geldim."

Meraklı gözlerle Bay Choi'ye bakıyor ne olduğunu merak ediyordum.

"Süpriz mi ?"

"Evet size ve arkadaşlarınız için bir seyahat planı yaptım. Benden ilişkiniz için bir jest gibi düşünün. Üç günlük Paris gezisi, daha sonrasında Jeju adasında 4 günlük bir gezi planı yaptım. Eğer eksik olduğunu düşündüğünüz bir şey varsa hemen ayarlarım." Demişti.

Odadaki herkes öylece kala kalmıştı. Şaşırmayan kişi sadece San'dı. San bana ben Bay Choi'ye bakıyordum.

Sonrasında fazla beklediğimi düşünüp "Bu jestiniz için çok teşekkür ederiz Bay Choi. Ben ne desem bilmiyorum. Çok teşekkürler."

San'ında da bazen gördüğüm o egolu sırıtışını takınmış "Teşekküre hiç gerek yok Wooyoung. Oğlumu çok uzun zamandır bu kadar mutlu görmüyordum. Bunu ayrıca bir teşekkür olarak gör lütfen." San'a bakmış "Annesinde gördüğüm o parlak gözlerin aynısı senin sayende artık San'da da görebiliyorum" demişti. O an bakışlarım San'ı bulmuş gözleri dolu bir şekilde babasına baktığını görmüştüm. Sonrasında kafasını yere eğmişti, buna dayanamamış elini tutmuştum. Anında elimi tutmuş bakışları beni bulmuştu. Ona gülümsemiş içindeki huzursuzluğun yavaş yavaş azaldığını hissetmiştim.

"Ekstra yaptığım bir şey yok Bay Choi sadece oğlunuzu seviyorum." Demiş Bay Choi' nin gülümsemesini kazanmıştım. Sonrasında elindeki çiçeği bana vermiş hem bana hemde San'ın başına öpücük bırakıp hyunglarıma sonrasında tekrardan bize dönüp iyi eğlenceler dilemişti. Hepimiz teşekkür etmiştik.

Bay Choi gittikten sonra hepimiz heyecanlanmış hemen planlar yapmıştık.Sonrasında Namjoon hyung gelmiş omurgamdaki durumu açıklayıp gerçekten iyileştirici etkinin orada da olduğunu söylemişti. Hyunglarım ve San'ın içi rahalamış hepsi Namjoon hyunga teşekkür etmişti. Bende son kez teşekkür etmiş yavaştan eşyalarımı hazırlamıştık. Yarın sabah eve geri dönecektik çünkü.

...

Pekala bunu beklemiyordum. Hastaneden çıkarlı bir hafta olmuştu ne bir ağrım nede bir acım vardı. Eskisinden daha iyi hissediyordum hatta. San üniversiteden arkadaşları ile dışarıda buluşmak için hazırlanıyordu. Her şey çok güzeldi. Odada saçını yapan alfama yanaşmış yakışıklı olduğunu söyleyip duruyordum. O da şımarıyor bana gösteriş yapıyordu. İçimdeki kıskançlığı yatıştırmak için dudaklarına bir sürü öpücük vermiş sonrasında uzun bir öpüşmeyi uzatmıştım. Aslında onu fazlasıyla özlemiştim, bu yüzden öpüşmeyi ilerletmek istiyordum. Buluşma saatine daha vardı bu yüzden hızlıca özlem giderebilirdik diye düşünüyor kendimi ona bastırıyordum. Onunda bana karşılık vermesini beklerken...

Yapmadı.

Bunun farkındalığı ile kendimi geri çekmiş iki yanda olan ellerine bakmıştım. Bozuntuya vermemiş dağılan saçını düzettikten sonra "İyi eğlenceler sevgilim." Demiş yüzüne bakmadan kendimi mutfağa atmış kahve yapmaya başlamıştım.

Pekala olabilir o an yapmak istememiş olabilir, kafası karışık olabilir. -gerçi içimde öyle bir his yoktu- Çok irdelememiş hem onun hemde benim moralimi bozmak istememiştim. "Woo ben çıkıyorum sevgilim" dediğinde hemen yanına koşmuş "Erken değil mi ?" Demiş elini tutmuştum. "Yoldan bizimkileri alıcam ondan erken çıkıyorum" demiş alnıma bir öpücük bırakmıştı. Bende gülümsemiş kafamı salladıktan sonra "Şimdi, eğer olurda biri sana sulanırsa ne diyoruz ?"  "No Engilişi" demiş tam bir koreli olmuştu. "Numaranı isterlerse?"  "Senin numaranı vericem." Dedikten sonra yanaklarını mıncırmış öpmüştüm bir sürü. O da bana karşılık vermiş onu uğurlamıştım. Kafaya takmamayı seçmiştim. Bir sorun yoktu.

Dimi ?


Hadi bakalımmm biraz kudurun

Hadi bakalımmm biraz kudurun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Precious /woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin