Mezdeke eşliğinde siyah çarşaflı, gözü sürmeli, çok güzel bir kız dans ederek stüdyonun ortasına gelmişti.
Müge Anlı:
-İşte sayın seyirciler, günlerdir aradığımız Erçin Arabic.Emir bir anda oturdugu yerden kalmış ve:
-Evet, evet hatırlıyorum. Erçin sonunda seni buldum. Bu kadar güzel birini nasıl unutabilirim ki ?Arka sırada oturup gülmeyi bekleyen Erçin ve Sitare şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlardı.
Sitare:
-Knk sen kimi çağırdın aq? Ben Melih'i çağırırsın sanmıştım ama bu afet kim la?
Erçin:
-Zaten Melih'i çağırdım da bu kadar güzel bi karı olacağını nereden bileyim?Müge Anlı:
- Evet Emir, ne düşünüyorsun? Sonunda hayatının aşkını, o çok aradığın Erçin'i buldun.Emir:
- Valla Müge Abla çok mutluyum. Erçin dünyalar güzeli bir kız. Ben buradan tüm Türkiye 'ye duyurmak istiyorum. Erçin benimle evlenir misin?Arka sırada oturan Erçin ve Sitare şoka girmişti. Müge Anlı, Melih'e cevabını sorduğunda tüm stüdyo gibi onlar da sadece Melih'e odaklandılar.
Melih:
-Müge Abla güzelliğimin farkındayım. Emir'in bu kadar etkilenmesi normal ama ben öyle bi kız değilim. Bu teklifi hemen kabul etmem mümkün değil. Önce birbirimizi bi tanıyalım.Müge Anlı Melih'e hak verdi ve:
- Madem öyle sizi bi çay içmeye yollayalım.Melih ve Emir sahne arkasına gönderildi. Girdikleri şoktan ancak birkaç dakikada hass... diyerek çıkabilen Erçin ve Sitare de koşarak Melih'i bulmaya gitti tabii.
Sahne arkasına girdiklerinde Emir, peçesini açması için Melih'i zorluyordu:
- Aç şu güzel yüzünü bi göreyim.
Melih:
-Dur artık amk azgını! Nereye düştüm lan böyle? Hani parti, hani kızlar?
Emir:
-Sen varken başka kıza ne hacet!
Melih:
- İmdaaaatttt gay panic !!!Erçin:
- Bu ciyaklama başka maymundan olamaz. Gel knk buradalar.Sonunda Melih ve Emir'i bulmuşlardı.
Melih:
- Knk senin yapacağın işe.... Hani parti vardı, kız vardı? Müge Anlı'ya geldik la!
Tamam bu hayalimdi ama böyle değil lan!
Emir'e ne olmuş, niye beni sen sanıyor?Erçin tüm planını Melih'e anlattı. "Sadece eğlenecektik knk. Bu uşak instada karı bırakmayınca sıra sana geldi demek."
Sitare:
- Ama yalan yok gideri var.
Melih:
- Yaptık bir şeyler. Allah vergisi gülüm.Onlar konuşurken Emir dinliyor, Erçin'e dik dik bakıyordu.
Sitare bunu fark etmişti. "Knk, Emir seni hatırlayabilir. Gidelim artık."Melih:
- E ben ne olacağım?Tam o sırada Sitare'nin telefonu çaldı. Arayan Ünal'dı. Olamaz yine başına hangi belayı açmıştı?
Sitare telefonu açtı:
- Sonra Ünal, şimdi işim-
Sitare aniden durdu ve dinledi. Ünal, Melih'i televizyonda görüp dansını çok beğendiğini, onda saf bir yetenek olduğunu söylüyordu. "Onu alın ve ses stüdyoma (tsal müzik sınıfı) getirin. Çok iyi iş var bu karıda."Sitare, Erçin'e:
-Knk Melih'i de alıp Ünal'a gidiyoruz. Haydi anlatırım yolda.Melih ise Emir'e:
-Üzgünüm Emir, biz biribirimize göre değiliz, elveda...Emir ağlamaya başladı, kameramanlar onun sesine geldiğinde Erçin, Sitare ve Melih çoktan stüdyoyu terk etmişti bile.
Sitare yolda Ünal'ın teklifini anlattı ve Erçin ile araba yolda çıkana kadar güldüler.
Melih:
- Bunda gülünecek ne var? Sonunda biri içimdeki cevheri fark etti.Araba tekrar yola girmişti. Tsal'a geldiler.
Ünal, Alizade ile şarkı sözü yazmaya çalışıyor ama bir türlü anlaşamıyordu. Alizade:
- İnanmakı çok zor olsa da nota biliyor ben. La yazıyor burdakı.
Ünal:
- Bilmiyorsun demedim, görmüyorum dedim.
Alizade:
-Sen benım taytı bile gormuyor. Kör müsün?
Ünal:
-Gözlerim kötü görüyor diye ben kör müyüm ?
Alizade:
- Gözlerin çekik moruk ondanki görmuyor. Nerde doğdu sen?
Ünal:
-Nahçivan'da doğdum, ben köylüyüm.Melih:
- Harika ortam la. Sonunda kendimi buldum. Sağ ol kanka her şey senin sayende oldu, dedi ver Erçin'e sarıldı.Erçin ve Sitare artık olanlarda mantık aramayı bırakmıştı sadece Melih'i oraya bıraktılar ve Vegas'taki evlerine doğru yola koyulmaya karar verdiler.
Eve gitmeden önce L.A.de bir partiye katılmaya karar verdiler...